Amin Maalouf
Son yıllarda adından en çok söz ettiren Amin Maalouf, 1949 Beyrut doğumludur.
Kitaplarını Fransızca yazan bir Lübnanlı. Zaten, 1976’dan beri Fransa’da yaşamaktadır.
Babasının Atatürk’e hayranlığından sık sık söz eder.
Yazar, 1993 yılında Goncourt Akademisi Edebiyat Ödülü’ne layık görülmüştür.
Tüm kitaplarını Yapı Kredi Bankası basmaktadır. Günümüzde kitapları en çok satan yazarlardan biridir.
Afrikalı Leo, Amin Maalouf’un yazdığı ilk romandır. İlk basımı 1986 yılında Fransızca olarak yapılmıştır. Yayımlandığı yıl Fransız – Arap Dostluk Ödülü’nü kazanan roman anı, günlük şeklinde yazılmıştır. Leo, günümüzde bir “klasik” olarak kabul edilmektedir. Maalouf’un da en çok sevilen yapıtı olmuştur.
Semerkant, bir roman. Yapıt, Ömer Hayyam’ın Rubaiyat adlı elyazması eserinin 1072 yılında Semerkant’ta başlayan ve 1912’de Titanik’te biten hikâyesini ele alıyor. Romanda ve bazı başka romanlarında Antakya adı da geçiyor.
Uygarlıkların Batışı, Ölümcül Kimlikler ve Çivisi Çıkmış Dünya, bir üçleme. Yaşadığımız pandemi döneminde bu üçlemeyi büyük bir dikkatle okudum.
“Uygarlıkların Batışı, doğup büyüdüğü Lübnan’ın çokkültürlülüğünden beslenen ve bunun önemini her zaman dile getiren Amin Maalouf’un Ölümcül Kimlikler ve Çivisi Çıkmış Dünya ile başladığı düşünce serüveninde en karamsar durak. Buzdağını gördüğü halde ilerlemeye devam eden insanlık gemisi için bir taziye.” Özellikle Beyrut’ta meydana gelen atık patlaması yazarı derinden sarsmıştır.
Ve Yazar Amin Maalouf’un sekiz yıl aranın ardından kaleme aldığı yeni romanı Empedokles’in Dostları geçtiğimiz günlerde okuyucuyla buluştu.
Amin Maalouf’un yeni kitabı, Empedokles’in Dostları diğer yapıtları gibi, Yapı Kredi Yayınları’ndan çıktı. Kitabı Ali Berktay Türkçeye kazandırdı. Geçtiğimiz günlerde Habertürk kanalı yazarla uzun ve güzel bir röportaj gerçekleştirdi. Youtube’den izlenebilir. Bence mutlaka izlenmeli
Eserinde Maalouf, okuru, kendilerini Empedokles’in Dostları diye tanıtan, son derece gelişmiş bir teknolojiye ve tıp bilgisine sahip bir grup gizemli insanla tanışmaya davet ediyor.
Yapıt, Atlas Okyanusu’nda Antiocha (Antakya) adlı bir adada geçiyor. Bu ad, elbette tesadüfen seçilmiş bir ad değil.
2011 yılında Amin Maalouf’la Dubai’de bir araya gelmiş ve uzun uzun sohbet etme olanağı bulabilmiştim. Antakya’yı görüp görmediğini sorduğumda aynen şu yanıtı vermişti. “Antakya’yı henüz görmedim ama ölmeden önce görmek istediğim birkaç kentten biri.”
Büyük bir olasılıkla, koşullar iyi giderse, Ekim ayında Antakya’da konuğumuz olacak büyük yazar.
Çağdaş toplum okuyan toplumdur.
Okuyan toplum hoşgörülü, aydınlanmış, bilinçli bakan, gören, algılayan toplumdur. Edebiyatçısı olmayan, edebiyat etkinlikleri yaşanmayan kentler duygusuz, ruhsuzdur.