Ahmet’in hayallerinde, rengarenk birer umut oldular

Ahmet Atakan’ın acısında beden bulan kütüphanenin ön kısmındaki alanda düzenlenen geleneksel Ras el seni etkinliğinde bir araya gelen çocuklar, söylenen şarkılara eşlik ettiler, dağıtılan oyuncakların keyfinde mutlu bir gün geçirdiler. Hafta sonunda, Ahmet Atakan Kütüphanesi tarafından çocuklar için düzenlenen geleneksel Ras el seni etkinliğine dalıp giden gözler, umudun resminde coşkuyla dans eden çocukları izlerken, Edip […]

Ahmet Atakan’ın acısında beden bulan kütüphanenin ön kısmındaki alanda düzenlenen geleneksel Ras el seni etkinliğinde bir araya gelen çocuklar, söylenen şarkılara eşlik ettiler, dağıtılan oyuncakların keyfinde mutlu bir gün geçirdiler.

Hafta sonunda, Ahmet Atakan Kütüphanesi tarafından çocuklar için düzenlenen geleneksel Ras el seni etkinliğine dalıp giden gözler, umudun resminde coşkuyla dans eden çocukları izlerken, Edip Cansever’in kelimelerini hatırladı. Umuda dair kelimeleri… “Bütün iyi kitapların sonunda… Bütün gündüzlerin… Bütün gecelerin sonunda; meltemi senden esen, soluğu sende olan yeni bir başlangıç vardır” diyen kelimeleri…

Peki, bu özel gün için bir araya gelen ve yüzleri rengarenk boyalarla süslenen çocuklar mı? Söylenen şarkılara eşlik ettiler, dağıtılan oyuncakların keyfinde dopdulu bir gün geçirdiler. Ahmet Atakan’ın acısında beden bulan kütüphanenin ön kısmındaki alanda gerçekleşen eğlencenin tadını sonuna kadar çıkardılar. Edip Cansever’in ‘umut’ kokan kelimelerine kendi kelimelerini eklediler.

-Hüzünlü bir anne-

Ras el seni etkinliği kapsamında, Ahmet Atakan Kütüphanesi tarafından hayata geçirilen bu minik eğlencenin belki de en hüzünlü gözleri, çocukların keyifli hallerine kırık ve yaralı kalbini ekleyen bir anne oldu. Ahmet Atakan’ın Annesi Emsal Atakan, gözleri doldu dolu izledi her anı. Belki de her çocukta, her gülümsemede, Gezi döneminde yaşamını yitiren Ahmet Atakan’ı gördü. Antakya Gazetesi’ne konuşurken, yanaklarından akan gözyaşına aldırmadan anlattı hissettiklerini, umuda dair konuşurken ki sözleri de buna dairdi, hissettiklerine dair… “Buradaki çocuklar bizim çocuklarımız. Onlar bizim umutlarımız. Bizler, onlarda, her birinde, Ahmet ağabeylerinin hayallerini yaşatacağız. Buna dair umudumuz var. Yarına dair umudumuz var. Herkes çok iyi biliyor ki, Ahmet çocukları çok severdi. Her alanda onlarla birlikteydi. Eğitimlerine katkı verirdi. Ben şuna da eminim ki, Ahmetimin ruhu burada ve olanları izliyor. İzlediklerinden, gördüklerinden ve çocuk yüzlerdeki gülümsemelerden dolayı çok mutlu. Bunu biliyorum. Bu anlamda, böylesi bir etkinliğe imza atmaktan dolayı ben de çok mutluyum. Çocukları mutlu görmekten dolayı mutluyum. Çünkü onlar bizim umudumuz. Onlar bizim geleceğimiz.”

-Yüreğimdeki yara-

“Ahmet Atakan’ın Annesi olarak sözün bittiği yerdeyim” diyen ve “Yüreğimde hala kocaman bir yara var” diye de ekleyen Emsal Atakan, “O yara kabuk bağlamadı mı” sorusunu cevaplarken, gözyaşlarını tutamadı ve söyledikleri de o gözyaşına karıştı: “O yara hiçbir zaman kabuk bağlamayacak. Niye biliyor musunuz? Ben bir anneyim. Evladını kaybetmiş bir anneyim. Böyle bir acının yarası kapanır mı? Kapanmaz. Çünkü evlat dediğiniz şey bambaşka bir şeydir. Hele ki evlat acısı hiçbir acıya benzemez. O yüzden adalet beklentim devam ediyor. Adalet için mücadelem de… Çünkü adaletin yerini bulmasını istiyorum. Ama bugün görüyoruz ki, bu ülkede hak da hukuk da yerlerde. Eldeki bu tablo bizleri çok daha fazla üzüyor. Belki de bu nedenden yaralarımız kapanmıyor, öfkelerimiz dinmiyor. Ama her şeye rağmen hayat devam ediyor ve bizler, o hayatın içinde dik durmaya çalışıyoruz. Çocuklarımız için dik durmaya çalışıyoruz. Geleceğimiz için dik durmaya çalışıyoruz. Sebebi mi? Gelecek nesillere daha iyi şeyler bırakmak istiyoruz. Daha iyi bir yaşam, daha çok umut ve acısı olmayan bir dünya… Tüm mücadelemiz de buna dair. Buradaki çocukların, tüm çocukların hayallerine dair. Buraya gelirken ne oldu biliyor musunuz? Çocuklar beni görüp, bana doğru koştular ve dediler ki, ‘Emsal Anne, Ahmet abimizi çok seviyoruz. Onun hayallerini biz yaşatacağız.’İnanın, bu, apayrı bir duygu. Bu sözler beni o kadar mutlu etti ki, anlatamam… Özetle şunu söylüyorum ki, ne olursa olsun, umutlarımızı yitirmeyeceğiz. Ahmetimizin hayallerini yaşatmaya devam edeceğiz.”

Çabamız çocuklarımız-

Gerçekleşen etkinliğin evsahipliğini yapan, Ahmet Atakan Kütüphanesi yöneticilerinden Mahir Mansuroğlu ise, kendilerine bu konuda destek veren herkese teşekkür etti. Defne Belediye Başkanı İbrahim Yaman’ın da bu anlamda omuzladığı geleneksel Ras el seni etkinliğinde bir araya gelen çocukların mutluluğunun görülmeye değer kareler ortaya çıkardığına işaret eden Mansuroğlu, “Kütüphanemizin kurulduğu ilk seneden bu yana, bu özel anı çocuklarımızla, velilerimizle, gönüllü çalışanlarımızla ve bizleri seven tüm dostlarımızla birlikte kutluyoruz, geleneksel kültürümüzü de bu şekilde yaşatmaya çalışıyoruz. Tek temennimiz, çocuklarımızın bu yeni seneye gülümseyen yüzlerle girmesi. Böyle bir çabayla yola çıktık” dedi. “Ahmet Atakan neyi temsil ediyor” sorumuzu cevaplandırırken, ‘umut’ kelimesini kullanan ve kullanırken de çocukları işaret eden Mansuroğlu, şöyle devam etti: “Ahmet Atakan umudu temsil ediyor, geleceği temsil ediyor. Ahmet, o umut ve o gelecek adına mücadele verirken yaşamını yitirdi. Bugün yaşıyor olsaydı eğer, bu etkinliği hepimizden önce kendisi yapardı, burada benim yerime sizinle kendisi konuşurdu. Ama ne yazık ki o yok. Onun düşlerini, umutlarını ve geleceğe dair hayallerini yarınlara taşımak istiyoruz ve bunu da hep beraber yapacağız.”

-Praksis renk kattı-

Praksis, Ahmet Atakan Kütüphanesi’nin şenliğine şarkılarıyla renk kattı. Türkiye’nin dört bir yanını dolaşarak doğa talanına karşı verdikleri mücadeleyle tanıdığımız Praksis müzik grubu adına şarkılarını paylaşan isim ise, Serdar Türkmen oldu. Yapılmak istenen nükleer enerji santrallerine ve HES projelerine karşı ‘notalarıyla’ verdikleri doğa mücadelesine ekledikleri şarkılar nedeniyle sık sık davalık olan Praksis için konuşan Serdar Türkmen, düne dair bir açıklamasında oldukça çarpıcı bir ifade kullanmış, aslında çıktıkları yoldan neden bir türlü çevrilemediklerinin de altını çizmişti: “Farklı sesler çıkaranları, söyleyecek başka sözü olanları baskı altına almaya çalışıyorlar. Bu açıdan bakınca bize dava açmalarını mantıklı buluyoruz. Mahkeme salonlarında bu düşüncelerle karşı karşıya geliyoruz. Sokaklar gibi, mahkeme salonları da bizim için bir sahne. Şarkımızı söylemeye, müziğimizi yapmaya, mücadeleye devam edeceğiz.”

-Herkese oyuncak-

Etkinlik çerçevesinde söylenen şarkılara hep bir ağızdan eşlik eden çocuklar mı? Ritim tuttular, oynadılar, kahkaha attılar ve yeni yılın bu geleneksel şenliğinde kendilerine dağıtılan oyuncaklarla mutlu oldular. Tamer Yazar

Exit mobile version