Akşener: 12 Şehidin sorumlusu iktidardır

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener  Türkiye’nin acı günlerden geçtiğini söyledi. Akşener Partisinin Meclis grup toplantısında yaptığı konuşmada 12 askerin şehit edilmesinde iktidarın uyguladığı politikayı eleştirdi. HÜDAPAR’ın anayasa meydan okumasına sessiz kalan bir belediye kazanmak için terör örgütü lideri mektubunu TRT’den okutan iktidarın terörle mücadele edemeyeceğini  anlatan  Akşener’in konuşması özetle şöyle: Hepimizin yüreğini yakan, acı […]

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener  Türkiye’nin acı günlerden geçtiğini söyledi. Akşener Partisinin Meclis grup toplantısında yaptığı konuşmada 12 askerin şehit edilmesinde iktidarın uyguladığı politikayı eleştirdi. HÜDAPAR’ın anayasa meydan okumasına sessiz kalan bir belediye kazanmak için terör örgütü lideri mektubunu TRT’den okutan iktidarın terörle mücadele edemeyeceğini  anlatan  Akşener’in konuşması özetle şöyle:

Hepimizin yüreğini yakan, acı günlerden geçiyoruz. Evlere, ocaklara ateş düşüyor. Gencecik fidanlarımız, evlatlarımız, Mehmetçiklerimiz, toprağa düşüyor.

Velhasıl, bu vatan; Tarihin her döneminde, her şartta, her türlü zorluğa karşı; Tek vücut, tek yumruk, dimdik duran; büyük Türk milletinindir!  Dolayısıyla, bizler de; Bu vatanın sahiplerine, Aziz milletimize, çok şey borçluyuz. Gazi Meclisimizin çatısı altında,
taşıdığımız sorumluluk çok büyük. Memleketimizin, bugünkü şartları içerisinde; vazifemiz, her zamankinden, çok daha önemli.

Düşünün ki; 24 saatte, 12 şehit verdiğimiz, millî bir acıda bile; kendi evlatlarına, millî yas ilan etmeyi çok gören, bir büyük vicdansızlıkla, mücadele ediyoruz! Terörle mücadelede bile; hamasetin arkasına sığınan, ir büyük ciddiyetsizlikle, mücadele ediyoruz!

Çok değil, daha 1 yıl önce; “Şu kadar terörist kaldı…” “Ayakkabı numaralarını bile biliyoruz…” “Terörü bitirdik…” diye, milletimize yalan söyleyen; dün verdikleri sözlerin, bugün hesabını veremeyen; ir büyük basiretsizlikle, mücadele ediyoruz.

Ve ne yazık ki, sadece iktidarla da mücadele etmiyoruz… Biz aynı zamanda; milletin vicdanını temsil eden, bu kutlu çatının altında;
pkk terörünü, aklama peşine düşenlerle de, mücadele ediyoruz! Terörist başına, methiyeler düzme yarışına girenlerle de, mücadele ediyoruz! Haine hain diyemeyen, sözde demokrasi havarisi riyakarlarla; Oy kazanma uğruna, bölücülüğe ses çıkaramayan;
koltuk meraklısı fırsatçılarla da, mücadele ediyoruz!  İşte bu yüzden, İYİ Parti olarak; sonda söyleyeceğimizi, en başta söyleyelim.
Adı sürekli olarak değişen; ama terörist başına duyduğu sevdası, bir türlü değişmeyen, bir sözde siyasi partinin; bizim gözümüzde, siyasi meşruiyeti yoktur!

Kürt vatandaşlarımızı, kendilerine kalkan olarak kullanıp;  Terörü aklamaya kalkanların; Gazi Meclisimizde yeri yoktur!  “Öcalan Kürtlerin bir değeridir.” diye yapılan, bir açıklamanın da;  emir aldıkları hainlerin dışında; u vatanın hiçbir evladında, karşılığı yoktur!

Biz, İYİ Parti olarak;  On binlerce insanımızı, katleden bir caninin, Kürtlerin bir değeri” olarak pazarlanmasını, asla kabul etmiyoruz!
Çünkü bizim için Kürtler; inde, on binlerin kanı olan bir teröristle, aynı cümlede anılamayacak kadar değerlidir. Çünkü Kürtler;
merttir, namusludur, vicdanlıdır! Kürtler bu vatanın, has ve şerefli evlatlarıdır.

Belli ki unutulmuş. O nedenle, hatırlatmakta fayda görüyorum: “Kürtlerin bir değeri” diye, pazarlanmak istenen bu cani, Çarşıda pazarda bombalar patlatıp, binlerce masumun canına kıydı. Bu mudur Kürtlerin değeri? Bu cani; sırf turizmi baltalamak için, ormanları yaktı. Bu mudur Kürtlerin değeri? Bu cani; beşiğinde uyuyan bebekleri bile katletti. Bu mudur Kürtlerin değeri?

Değerli dava arkadaşlarım;  Yere göğe sığdıramadıkları, o sözde “değer”; Sorgu sırasında; “Beni idam etmeyin. Devlete her türlü yardımı yapacağım. Bildiklerimin hepsini, size anlatacağım.’’ demişti… Yunanistan’ın, bomba eğitimi verdiğini; İtalya’nın, plastik mayın sağladığını; Ermenistan’ın, kamplara lojistik destek verdiğini; Suriye’nin de, hem lojistik, hem de silah yardımı yaptığını;
bir bir anlatmıştı.

Yani;  Bundan, 24 sene önce; “değer” diye ambalajladıkları o katil; PKK’nın, Türkiye’yi zayıflatmak için kullanılan, bir maşa olduğunu; aynı söylediği gibi, tek tek anlatmıştı…  Ama onlar;  terör propagandasından vazgeçmiyorlar. Demokrasi diye ambalajlayıp;
kurucu değerlerimize saldırmaktan vazgeçmiyorlar.  Her fırsatta, her yerde, bu caniye methiyeler dizip;  milletimize, hakaret etmekten vazgeçmiyorlar.

Değerli dava arkadaşlarım; Ama buradaki asıl sorun, e Türkiye’yle, ne de Türk Milleti’yle, Zaten hiçbir bağı olmayan, bu uzaktan kumandalı şer odağı değildir. Asıl sorun;  onlara, bu cüreti verenlerdir. Bir belediye kazanmak uğruna, teröristin mektubunu okutanlardır. Açılım sürecinde, utanmadan, teröristten Gandi çıkarmaya çalışanlardır. Oy uğruna, şekilden şekle giren partiler;
 kimi kapının arkasında, kimi de kapının önünde yapılan diplomasiler; her seçim öncesinde, kapılarında paspas olan siyasetçilerdir.

Kirli zihniyeti reddediyoruz

Ve nitekim; Maşanın da maşası olan, bu siyasi parti görünümlü yapıyı; her seçimde, bir aktör haline getiren de; ittifak diye diye, insanımızı bir rakama indirgeyen, bu yozlaşmış kutup siyasetinin, ta kendisidir. Biz; terörist başını lider, PKK’yı pusula, Kürtleri de, pazarlıkta kullanılacak kaldıraç gören;  bu kirli zihniyeti reddediyoruz. Alın, o oylar sizin olsun. Alın, Türkiye düşmanlarına pirim veren, pısırık siyasetiniz sizin olsun. Alın, bölücülüğe yol veren, yılışık siyasetiniz sizin olsun.

Buradan iktidara seslenmek istiyorum:  Bugün eğer, millet iradesinin tecelligâhı, Gazi Meclisimizin kürsüsünden, terör propagandası yapılabiliyorsa;  federasyon, özerklik, çok ulusluluk çıkışlarına, sessiz kalınıyorsa; burada en çok da, sizin sorumluluğunuz var.
Eğer terörle, gerçekten mücadelede etmek istiyorsanız; öncelikle siyasetten, terörün gölgesini kaldırmak için adım atın.

Bakın, önümüzde yerel seçimler var. Bu seçimde, geçtiğimiz yıllarda yaptığınız gibi; Önce terör sempatizanlarının, aday olmasına izin verip; seçildikten sonra da, kayyum atama kurnazlığından vazgeçin. Millet iradesini çiğnemeyin. Demokrasimizi daha fazla kirletmeyin.

Madem terörle mücadele etmek istiyorsunuz;  O zaman, terörle iltisaklı olan kişilerin, aday olmasına, göz yummayın!
Bunu sağlamak için, Elinizde, devletin tüm imkânları var. Güvenlik kurumlarımızın, kaynakları var. Eğer samimiyseniz;
Kayyum meselesi üzerinden, gizli pazarlıkları bırakın; buyurun, gerekeni yapın.  Milletimizi de, bu karagöz hacivat oyunuyla, daha fazla oyalamayın!

Mesela; bir siyasetçinin aday olabilmesi için, geçtiği bir güvenlik soruşturması var.  ama ne hikmetse; Adaylık esnasında bulunamayan suçlar, aday olan kişi, seçildikten sonra, anında bulunabiliyor. Biz diyoruz ki; önümüzdeki seçimler bir milat olsun. 31 Mart’ta, Yüksek Seçim Kurulu,  milletimizin önüne, terörle iltisaklı adayları çıkartmasın! Seçimlerden sonra yaptığınız, “derinlikli” soruşturmaları,
bu sefer, seçimlerden önce yapın! Ağer rahatsızlığınızda ciddiyseniz; kürsülerden hamasi nutuklar atıp, şikâyet etmek yerine; devleti yönetmenin gereğini yapın.

O koltukta oturmayacaksın
Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin’in “Sizin tarikat cemaat dediğiniz bizim STK dediğimiz yapılarla protokol yapmaya devam edeceğiz” sözlerine şu sözlerle yanıt verdi:

“Öncelikle, gözümüzün önünde, resmen anayasa suçu işleyen, Millî Eğitim Bakanı’na değinmek istiyorum. Bütçe görüşmeleri sırasında; Bakanlığın, tarikat ve cemaatlere ayırdığı bütçeyi, savunmak için, bu arkadaş, çıktı ve dedi ki; ‘Sizin tarikat, cemaat dediğiniz; bizim, STK dediğimiz yapılarla, protokol yapmaya devam edeceğiz. Çünkü onlar, çocukların, dağa çıkmasını engelliyor. Çocuklarımın dağa çıkmaması için, buna devam edeceğim.’

Şu rezalete bakar mısınız? Şu aymazlığa, şu ciddiyetsizliğe bakar mısınız? Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni düşürdükleri, şu duruma bakar mısınız? Yazıklar olsun!

Sayın Bakan; belli ki, siz bilmiyorsunuz; ama ben hatırlatayım… Anayasamızdaki, eğitime ilişkin maddeler gayet açıktır. Eğitim, devletin gözetim ve denetimi altında yapılır. Çocuklarımızın, eşit şartlarda yetişmesini sağlamak; onlara çağın gereklerine uygun, bir eğitim vermek; ve hür bireyler olarak yetiştirmek için; eğitimi devletin üstlenmesi şarttır.

Peki, eğitim gibi, memleketin istikbali için, hayati öneme sahip olan bir sorumluluk; sizin anlayışınızda olduğu gibi; cemaatlere devredildiğinde, ne olur biliyor musunuz? Ortaya, paralel bir eğitim sistemi çıkar.

Cemaat aidiyeti, ülke aidiyetinin üstünde olan, çocukların yetişmesi tehlikesi doğar. Tercih hakkı, çocuğun elinden alınır, ve cemaatin emrine teslim edilir. Bu yüzden de, devletin amacı, alternatif doğrularla kodlanmış, itaatkar bireyler yerine, kendi doğrusunu kendi bulan, özgür bireyler yetiştirmektir.

Siz belli ki, yaşadıklarımızı çabuk unutmuşsunuz! Türk milletinin, FETÖ terörüne karşı verdiği sınavdan; belli ki siz, hiç ders almamışsınız! Devleti yönetmenin getirdiği sorumluluktan; belli ki kendinize, hiç vazife çıkartmamışınız!

Ama eğer ki; ‘Benim devlet olarak verdiğim eğitim, çocukları, teröre yönlendiriyor; ama cemaatin verdiği eğitim, bu çocukları terörden koruyor.’ diyorsanız; bir zahmet dönüp, suçu kendinize arayacaksınız!

Eğer ki; Devlet olarak, çocuklarımızı, güvenli ve kaliteli eğitime eriştiremiyorsanız; iktidar olarak, suçu kendinizde arayacaksınız! Ve eğer ki; 1 trilyonu aşan bütçeniz ile, sizin yapamadığınızı, bir cemaat yapabiliyorsa; O zaman, o koltukta boşuna oturmayacaksınız! Bu kadar basit.” (Sami Gökçe)

Exit mobile version