Seçim tarihi yaklaştıkça siyaset dünyasında da hareketlilik giderek artıyor.
Bunun örneklerinden biri de CHP İstanbul il başkanı Canan Kaftancıoğlu ile ilgili daha önce verilmiş bulunan mahkûmiyet kararının Yargıtay’ca onanması ve TCK 53. madde uyarınca hüküm yiyen Kaftancıoğlu’nun siyasi geleceğinin ne olacağıdır.
Bu doğrultuda çeşitli görüşler öne sürülmeye, il başkanı olarak kalabileceği, ancak genel merkezde görev alamayacağı, milletvekili olamayacağı gibi konularda masaya yatırılmak suretiyle tartışmaya açılmış bulunmaktadır.
Sandığın seçmen önüne konulacağı tarih yaklaştıkça bu tür haberlerin gündeme düşeceğinden ve tartışma konusu yapılacağından şüphe etmemek gerekir. Zira seçim tarihi yaklaştıkça, iktidar ile muhalefet kanatlarını oluşturan siyasi partilerin yeni yeni adımlar atacağı, bu nedenle de sürpriz gelişmelerin olabileceği gözden uzak tutulmamalıdır.
Yıllar önce yapılan bir mesajlaşmanın, Canan Kaftancıoğlu’nun il başkanı seçilmesinden sonra gündeme getirilmesi ve bunun sonucu olarakta hüküm giymesi, iktidar ile muhalefet kanadını karşı karşıya getirmiştir.
İktidar kanadı, yargı kararına saygı gösterilmesi ve yargının gösterdiği doğrultuda hareket edilmesi gerekliliğini savunmakta, muhalefet kanadı ise seçim arifesinde ve zaman aşımı süresi dolmak üzere iken hükmün onanmasının, İstanbul büyükşehir belediye seçimlerinde yapılan başarılı çalışmaların bir tepkisi olarak ortaya konulduğunu ve bu nedenle de kararın siyasi niteliğinin de daha ağır bastığını söylemektedir.
Görünen o ki; Seçmen önüne sandığın konacağı tarih yaklaştıkça bu tür haberlere ve tartışmalara daha çok tanık olunacaktır.
Canan Kaftancıoğlu ile ilgili Yargıtay kararından sonra tartışma konusu olan, ileriki günlerde, yani hükmün infazına başlanması ile birlikte siyasi geleceğinin ne olacağıdır.
Önümüzde TCK 53. maddesi bulunuyor. Bu maddenin bazı bölümleri Anayasa mahkemesi tarafından iptal edilmiştir.
Buna göre siyasi gelecek şekillenecek ve bu doğrultuda da hareket edilecektir.
TCK 53. maddenin, Anayasa mahkemesinin iptal ettiği bölümlerden sonraki hali göz önünde tutulduğu takdirde, Canan Kaftancıoğlu’nun il başkanı olarak görevini sürdürmesinde yasal bir engel yoktur. Hukukçu gözüyle bakıldığında, görevini sürdürmesinde bir sakıncanın olamayacağı hususu daha ağır basmaktadır.
Sonuç ne olursa olsun, yani Kaftancıoğlu ister il başkanı olarak görevine devam etsin, isterse bu görevi yapamasın.
Ama görünen bir gerçek vardır; bu da iktidarda kalabilmek için bu tür yollara başvurulması halinde, bunun o yola başvuranlara bir kazanç sağlamayacağıdır.
Şöyle bir geçmiş döneme baktığımızda, bunun tipik örneklerini görürüz.
Bu nedenle geçmişten ders alarak hareket etmenin daha doğru ve daha mantıklı olacağı hatırdan uzak tutulmamalıdır.
Şimdi akla bir soru geliyor:
Acaba bu son gelişmeler yaklaşan genel seçimlerde başarılı çıkabilmek için mi yapılmaktadır?
Hatırlanacağı üzere İstanbul Büyükşehir belediye başkanlığı seçimlerinde, muhalefet kanadının başarılı çalışmaları olmuş ve sandık güvenliğini sağlamak suretiyle İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimini CHP kazanmıştır.
Bu başarıda sandık güvenliğinin sağlanmasının ne denli önemli olduğu görülüp anlaşılmıştır.
Bu konuda da en büyük başarı payı CHP İstanbul il başkanındadır.
Bu gelişmeler göz önünde tutulduğunda sandık güvenliğinin ne denli önemli olduğu ve demokrasilerde seçimin kazanılmasında veya kaybedilmesinde önemli bir rol oynayacağı bir kez daha kendini göstermiş bulunmaktadır.
Bu nedenle son gelişmeleri bir kerede bu gözle irdelemek ve buna göre de bir yol haritası çizmek gerektiği kanısındayız.
Eğer Yargıtayın Canan Kaftancıoğlu ile ilgili onama kararı üzerine oluşan gelişmeleri bu gözle görür ve ona göre gereken adımlar atılır, gereken kararlar alınır ve gereken yol belirlenir ise, seçmen önüne konulacak sandıktan çıkan oylar içinde herhangi bir tartışmanın yapılmasına, herhangi bir şüphenin oluşmasına mahal kalmaz.
Yine bir hususu da hatırlatmak istiyoruz: Siyasette, görevler devamlılık arz etmez. Gün gelir, görev başkasına devredilir. Bunu da seçmen önüne konacak sandıktan çıkacak oylar belirler. Korkunun sonucu değiştirmesi mümkün değildir.
Demokratik yönetimlerde bunun aksini düşünenler kaybetme durumu ile karşı karşıya kalırlar.
Son gelişmeleri bu açıdan görmek ve değerlendirmek gerektiğini hatırlatmakta yarar görüyoruz. Unutmamak gerekir; yanlış yanlışla düzeltilemez…
nabiinal@hotmail.com