Ali Yüce Aydınlığı

Ali Yüce, 29 Nisan 2015’te aramızdan ayrılmıştı. Çağdaş Türk şiirinin en önemli adlarından biri olan Ali Yüce, 1928 yılında Yayladağı’nın Hisarcık köyünde doğdu. Doğar doğmaz başlamış kavgası. 18 yaşına kadar köyde çobanlık, ırgatlık yapmış. “Oğlak çobanı iken henüz ot yemeyi bile beceremeyen bir oğlak, ağanın ekinine girmişti. Hemen koşup çıkarmıştım. Ama kaşla göz arasında ağa, […]

Ali Yüce, 29 Nisan 2015’te aramızdan ayrılmıştı.

Çağdaş Türk şiirinin en önemli adlarından biri olan Ali Yüce, 1928 yılında Yayladağı’nın Hisarcık köyünde doğdu. Doğar doğmaz başlamış kavgası. 18 yaşına kadar köyde çobanlık, ırgatlık yapmış.
“Oğlak çobanı iken henüz ot yemeyi bile beceremeyen bir oğlak, ağanın ekinine girmişti. Hemen koşup çıkarmıştım. Ama kaşla göz arasında ağa, at üstünde yetişip beni kırbaçlamıştı.

Yetmiş yaşıma geldim; çektiğim bütün çileleri, sıkıntıları, acıları unuttum ama o derebeyi kalıntısının kırbacını unutmadım. Kırbacın kabarttığı boynum hep ağrıyor. Ölünceye dek ağrıyacak.”
Ali Yüce’nin “O benim künyemdir.” dediği Şeytanistan adlı bir romanı vardır. Çocukluk ve Düziçi Eğitim Enstitüsü yıllarını anlattığı bu romanı herkesin ibretle okuması gerekir. Romanın başında bir şeytanlarla savaş sahnesi vardır ki, trajikomiğin doruklarında çizilmiştir. Yoksul halk, sofrasından aç kalkışı, lokmasına şeytanların ortak oluşuna yorar.

“Ali Yüce sanat yaşamı boyunca Anadolu insanının acılarını, sevinçlerini, umut ve özlemlerini, sömürülüşünü, ezilmişliğini, özgürlük ve mutluluğa susamışlığını çağdaş bir aydına yakışır biçimde dile getirmiştir. Onun şiirinde çalışmak, emek ve emekçi, emeğini alın teriyle kazanan, üreten yaratan halk en yüksek yerde oturur.

Ali Yüce, doğduğu toprağın, Hatay’ın, tarih, kültür ve doğal özellikleri yanında Antakya’nın dar sokaklarını, baharat kokan çarşılarını yansıttı şiirlerine. Şiiri “sözcüklerle gül yapma” olarak niteler. Gülün taçyaprağının iyiler, dikenin ise kötüler için var olduğunu söyleyen Yüce, ‘dedem’ diye nitelendirdiği Nasrettin Hoca’nın mizahının şiirlerinde yer aldığını, acılardan damıtılan bir şiir yazdığını her zaman vurgulamıştır.

Ali Yüce gibi değerler kolay yetişmiyor. Yerleri de kolay doldurulmuyor. Bunun için bu aydınlık ağaçlarını sahiplenmek gerek.

Antakya Belediye başkanı sayın Doç. Dr. Lütfü Savaş büyük bir değebilirlik göstererek, dernek olarak önerdiğimiz bir parka “Hataylı Ozan Ali Yüce Parkı” adını vermiştir. Daha önce Harbiye

Belediye Başkanı sayın Hikmet Karaali de bir sokağa “Ali Yüce Sokağı” adını vermişti.

Bundan dört yıl önce, Türkiye Yazarlar Sendikası’nın “emek edebiyat” etkinlikleri kapsamında bir günü doğduğu köyde (Hisarcık), biri de Antakya’da olmak üzere “Ali Yüce’ye Saygı” etkinliği düzenledik. O etkinliğin ürünleri kitaplaştırıldı. Sendikamızdan ücretsiz olarak temin edilebilir.

Ali Yüce’nin bir sözü vardır: “Her kitabım yayımlandığında yeniden doğarım ben.” Bu amaçla onun Saksı Çiçekleri adlı dosyasını yayımladık. Yine sendikamızdan ücretsiz temin edilebilir.

Ali Yüce gibi değerler kolay yetişmiyor. Bu bakımdan bu aydınlık çınarları sahiplenmek gerek. Ali Yüce’nin bir sözü vardır: “Her kitabım yayımlandığında yeniden doğarım ben.” Bu amaçla biz, dernek olarak değerli büyüğümüzün en son dosyasını (SAKSI ÇİÇEKLERİ) yayımladık.

Dileğim, ailesiyle görüşülerek yapıtlarının tekrar okurla buluşmasının sağlanması. Sanırım, Dafnekitap’ın böyle bir düşüncesi var, Sevgili Orhan Tüleylioğlu’dan dinlemiştim.

Sevgili hocamı bir kez daha saygıyla anıyorum.

Sevgiyle, dostlukla!…

Exit mobile version