Alkolik Olma ve Sarhoşluk Haram-2

Konuya kaldığım yerden devam ediyorum. Bektaşilikte söylenen “İçki, içebilene helâl, içemeyene haramdır” deyişi de bu anlamdadır. Bu konuda peygamberin eşi Hz. Ayşe şu sözü rivayet etmiştir; “Biz Resulullah için sabahleyin tuluk içerisine nebiz kurardık, efendimiz onu akşamleyin içerdi, akşamdan kurardık sabahleyin içerdi.” Hz. Ayşe devamla der ki: “Biz su kabını, biri sabah, biri akşam olmak […]

Konuya kaldığım yerden devam ediyorum.

Bektaşilikte söylenen “İçki, içebilene helâl, içemeyene haramdır” deyişi de bu anlamdadır. Bu konuda peygamberin eşi Hz. Ayşe şu sözü rivayet etmiştir;

“Biz Resulullah için sabahleyin tuluk içerisine nebiz kurardık, efendimiz onu akşamleyin içerdi, akşamdan kurardık sabahleyin içerdi.” Hz. Ayşe devamla der ki: “Biz su kabını, biri sabah, biri akşam olmak üzere günde iki kere yıkardık.” Ayşe-Kütubu Sitte-2281

Aynı şekilde, oyalanmak ve sadece zevk için ve zaman geçirmek niyetiyle oyun oynamak da kumara dönmemek üzere irade terbiyesi ve sınav amaçlı olmaktadır. Tamamen yasaklama ise, işte bu sınav aracı oluş yöntemini kullanmayı engellemek oluyor. Hâlbuki Kur’an, zorlamayı değil, özgür iradeyi ve sorumluluk alma kararını insana bırakmaktadır. Ve buna dayanarak da ilâhî idareciler, insanın özgür iradesine ambargo koymamakta, sadece izlemekte ve mahşer hesaplaşmasında belge olsun diye düşünceleri ve yapılanları kaydetmektedirler. Çünkü temel prensibin “gerek vücudun sağlıklılığına, gerekse keseye zarar vermemek” olduğu Bakara-172. ayette açıkça vurgulanmıştır.

Bakara-172. Ey iman edenler! Size verdiğimiz rızkların hoşlandıklarınızdan, haklı /helâl elde ettiklerinizden ve size zarar verir diye haramlaştırmış olduklarımızın dışındakilerden yiyin ve eğer sadece Allah’a ibad /kulluk ediyorsanız, O’na da şükredin.

Hz. İsa da

“Alkol ile kim sendelerse, hikmetli değildir-Tevrat-Süleyman’ın meselleri Bap 20/1”

sözleri ile alkolizmin ve sarhoşluğun kötülüğünü vurgulamıştır.  Çünkü bunun zararı, hem kişinin kendi sağlığına, hem etrafının bir şekilde huzuruna olacak, hem de Allah’a olan ibad etme ve yine her biri birer ibad etme yöntemi olan muhkem /değişmez ana kuralları uygun bir şekilde uygulamayı da olumsuz etkileyecektir. Hem azı, hem de olumsuzluk yaratacak miktarı birlikte, yani tamamen yasaklamakla, Kur’an’ın yasaklamadığı az miktarı biz insanlara yasaklamış oluruz ve böylesi “ek haramlaştırma” yapmak, Al-i İmran-94 ve Nahl-115 nci ayetlerde yasaklanmıştır.

Örneğin çocuğa şekerli yiyecekleri ve çikolatayı az yemesine müsaade eder, fakat zararlıdır diye fazla yemesine müsaade etmeyiz, ancak tamamen yasaklamayız. Ayrıca bu tamamen yasaklamayı, şeker ve çikolatanın imal edilmesine, ticaretini yapmaya, hatta dokunulmasını haramlaştırmaya kadar vardırmayız.

Maide-90. ayette belirtilen, bu maddeleri kullanmanın birer şeytan yöntemi oluşu da, sarhoşluk ve kumar tutkusunun insanda olumsuz düşüncelerin /nefslerin uyanmasına zemin hazırlaması ve şeytanın da uyanmış olan bu olumsuz düşünceleri kullanıp, kişiyi olumsuzluk yapmak üzere kandırmasının daha kolay olacağı riski nedeniyledir. Zaten Maide-91. ayette de bu yöne değinilmiştir.

Bütün meal ve tefsirler, sahih olup olmadıkları tartışılır olan ve Peygambere atfedilen sözlere dayanarak alkolü tamamen yasaklamışlar, hatta mutlak haram demişler ve az kullanım ifadesini yok saymışlardır. Hâlbuki ayette tamamen yasaklama yapılsaydı, “azında da fayda vardır” ifadesinin olmaması gerekmez miydi?

Nisa-43. ayette geçen “salât” kelimesi, “Sosyal dayanışma, birlik bilincini oluşturma ve yardımlaşma toplantısı yanında, şartlar da uygunsa, Allah ile sohbet olan dua etmek, Kur’an okumak ve namaz kılmak da dahil geniş anlamında kullanılmıştır” diye düşünüyorum. Burada, mantıklı düşünme olmayacağı ve dua için gerekli olan konsantrasyonun sağlanamayacağı kadar sarhoş veya bilinç bulanıklığında /kafa karışıklığında olma halinde iken, her türlü ilâhî ve sosyal aktiviteye yaklaşılmama ikazı yapılmaktadır.

Çünkü ilahi sistemin istediği, düzgün düşünce enerjisidir ki, düşüncenin ilahi kayıt merkezinde sağlıklı kayıtlaması gerçekleşsin. Buna benzer kafa karışıklığı hali çok sinirli, sıkıntılı, gergin ve yoğun bir zihin meşguliyetinde, yüksek ateşli durumda, uyuşturucu madde veya ilaç almış olmada, kafa çarpması sonucunda da olabilmektedir ve bu durumlarda da konsantrasyon sağlanamaz.

Dolayısıyla, “cünuben” kelimesi burada “ayakta duramayıp yanınıza yatacak kadar kafa karışıklığında iseniz” anlamında olmaktadır. “Cünup” kelimesi Maide-6’da kullanıldığı gibi, gerçekte “uzak olan, kopuk olan, dengesiz, sağduyulu davranamayan, yanına yatan” anlamında olan bir kelimedir.

Maide-6. Ey iman edenler! Salâta /sosyal yardımlaşma toplantılarına katılacağınız ve böylesi faaliyetlerde bulunacağınız zaman (bazen de toplu Kur’an çalışmalı ve namazlı veya namazsız) yüzünüzü ve dirseklere kadar kollarınızı yıkayın. Başınızı ve topuklara kadar ayaklarınızı sıvazlayın /mesh edin. Eğer cünüp iseniz /herhangi bir nedenle dikkatinizi toplayamayacak ve ne konuştuğunuzu bilemeyecek kadar bilinciniz-muhakemeniz karışık veya yanınıza yatacak kadar uyku sersemi iseniz, düzelmeyi (fettahharu) bekleyin. Hasta veya yolcu iseniz yahut tuvaletinizi gaita çıkararak /büyük aptes şeklinde yapmışsanız yahut kadınlarla cinsel ilişkide bulunmuş ve su bulamamışsanız, normal abdest niyetine ellerinizin avuç içlerini temiz bir toprağa dokundurarak, yüzünüzü ve kollarınızı sıvazlayarak teyemmüm edin. Allah size güçlük çıkarmak istemiyor, ancak sizi olumsuzluklardan temizlemek ve üzerinizdeki nimetini tamamlamak istiyor. Olur ki minnet duyar ve teşekkür edersiniz /şükredersiniz. 

Ancak sayın Mustafa Sağ’ın “Evrensel Çağrı Kur’an” kitabı hariç bütün meallerde “Cünup” kelimesi sadece “cinsi münasebette bulunmuş anlamında olan CENABET HALİ” şeklinde kullanılmıştır.

Ayrıca artık biliyoruz ki, cinsel münasebetli veya vücutların yoğun sürtünmeli bir şekilde devreye girmiş olduğu sevişme aktivitesinde (lemestümuhu) ve büyük abdest ihtiyacını giderme sırasında da vücudumuz statik elektrikle yüklenmekte ve bu elektrik özellikle vücudun kollar, yüz, baş ve ayaklar gibi uç kısımlarında aşırı bir birikim göstermektedir. Bu birikim de, dua sırasında beynimizde oluşup bu bölgelerimizden yayılan düşünce enerjimizin, ilahi kayıt sisteminde kaydedilmek üzere net ulaşımını olumsuz etkilemektedir. İşte su veya toprak ile alınan abdest ile bu statik elektrik temizlenmiş olmaktadır. Yine bu ayette, yapmamız istenen muhkem-kesin hüküm, “tuvalet çıkışı ve cinsel bir aktiviteden sonra abdest alın” olmaktadır. Dikkat edilirse, Nisa-43’ncü ayette, sadece hafif kafa karışıklığından kurtulmak amacıyla güsul abdesti denilen tüm vücudun yıkanması ve Maide-6’ncı ayete ise ciddi kafa karışıklığı ve yanına yatacak kadar hasta oluşta kendine gelmek üzere beklenmesi önerilmektedir.

Kur’an okunacağı zaman tavsiye edilen 7 şarttan biri olan açık bilinçte olmak önerisi Vakıa-79’ncu ayette belirtilmiştir.

Vakıa-79. Kur’an’ı, ancak bilinçleri açık, şirk pisliğine bulaşmamış /önyargısız ve hak gaspına karışmamış iyi niyetliler doğru olarak anlayabilir.

Namaz kılmaksızın, sadece Kur’an’a çalışılacaksa ve bunu kolaylaştırıp zorlaştırmamak amacıyla, abdest almanın şart olmaması gerektiğini düşünüyorum. Ve bu 7 şartın temelinde, bu sırada yapılacak dua enerjisinin netliğini sağlamak yatmaktadır. Kur’an’da olmayan başka şartlar eklemek ve özellikle bir şekilde başı örtmeyi, abdest almayı şart koşmak veya kadının aybaşı kanamasını engel saymak Fussilet-26’ncı ayette belirtildiği gibi, şirk-ortak koşanların Kur’an’ın okunmasını engelleme isteklerinin gerçekleşmesine hizmet etmek demek olacaktır. Ayrıca böylesi engelleyici şartlar koyarak, Kur’an’ı okumak isteyen Müslüman’a bir engel olabileceği gibi, abdesti bilmeyen ve Müslüman olmayan, fakat Kur’an’ı okumak isteyecek bir kişiye de engel olunacak, belki de onun İslam’ı anlaması ve kabul etmesi de engellenmiş olacaktır.

Fussilet-26. Şirk koşup bildirdiklerimizi inkâr ederek küfre sapmış olanlar, “Bu Kur’an anlatılırken dinleme­yin, hatta rahatsız edici gürültü çıkarın, böylece başkalarının dinle­yip anlamalarını engellemiş olursunuz” diyerek Kur’an’ın öğrenilmesini engellemeye çalışıyorlar.

Sağlıklı günler dileklerimle.

NOT- Prof. Dr. Necla Özdemir (NÖVAK) Vakfımızın kitaplarının gelirleri ile Eskişehir Tıp Öğrencilerine burs veriyoruz. Özel günlerinizde kitaplardan alır veya hediye ederseniz bize destek olur ve öğrenci sayımız artar: “DİN VE BEYİN”, “SON DAVET KUR’AN Tercümesi”, “KUR’AN KADINI KORUYOR”, “OKU! Konularına göre Kur’an ayetleri”, “KUR’AN’IN KULU KÖLESİ MEVLANA”, “TEVRAT VE İNCİL’DE ÖNCEKİ İSLAM”, “KUR’AN VE SON İSLAM”, “ALLAH İLE ANLAŞMAMIZ VAR”, “ALLAH’TAN ALACAKLI OL” ve “ÖZDE DİNDAR, SÖZDE DİNDAR”

Exit mobile version