Ayrımcılık yapılmasın, vatandaşlar arasında çifte standart uygulamasına gidilmesin denilirken, bunun tamamen aksinin yaşama geçirilmek istendiğini görmenin hayret ve üzüntüsü içerisindeyiz.
Geçtiğimiz günlerde İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı görevine bir tür atama ile getirilen Mevlüt Uysal’ın yaptığı konuşma oldukça dikkat çekici olmuştur. Öyle ki; medyada bu konuşma geniş yer buldu. Tepkiler ise birbiri peşi sıra çığ gibi büyümeye başladı.
İstanbul Büyükşehir belediye başkanı Mevlüt Uysal konuşmasında şu görüşe yer vermiştir: Bizim şuanda birinci önceliğimiz metro. Metroda da birinci önceliğimiz , en fazla oy aldığımız yerler olacak inşallah….
Büyükşehir belediye başkanının bu konuşmasını dinledikten sonra şaşırmamak, hayret etmemek, üzüntü ve endişeye kapılmamak mümkün değildir.
Ne demek en fazla oy aldığımız yörelere metronun götürüleceği yolunda görüş bildirmek?.
Bu anlayış, ayrımcılığa, söz ve yetki sahibi olanların elindeki gücü kendilerinden olanlar doğrultusunda kullanacağı, kendilerinde n görmedikleri bölgeler ve kişiler için bu gücün kullanılmayacağı, yani o yörelerin ve yöre insanlarının iktidarın imkanlarından yararlanamayacağı gibi bir sonuç ortaya çıkarmaktadır.
Şimdi böylesi görüş sahibi olanlara,sen bu gücü kullanırken, bu gücün sayesinde maddi imkanları istediğin yörelere harcarken, bunun için gerekli olan parayı nereden buluyorsun diye sormazlar mı?…
Elbette ki sorarlar ve soracaklarda.
İktidar gücünü elinde tutan herkes, şunu çok iyi bilmelidir ki, kendilerindeki bu gücü kullanma yetkisini sağlayan da maddi olanaklardır.
Bu maddi olanaklar ise tüm yurttaşların ödedikleri dolaylı ya da dolaysız vergilerden sağlanmaktadır.
Yapılan istatistikler, yurttaşların ödedikleri vergilerin kaynağının daha çok iktidara oy vermeyen bölgelerden sağlandığını ortaya koymaktadır.
Şimdi sana oy vermeyen bölgelerden elde ettiğin maddi kaynağı, sana oy veren bölgelere harcayacaksın, diğer bölgeleri bu imkânlardan mahrum edeceksin.
Bunun demokrasi ile, eşitlikle, hak ve adaletle bağdaşır hangi yanı ve yönü vardır?
Elbette ki savunulacak hiçbir yanı ve yönü bulunmamaktadır.
İstenildiği kadar tepkiler üzerine bu konuşmanın yanlış anlaşıldığı, her bölgeye metronun götürüleceği yolunda düzeltmeler yapılsın, söz bir kere ağızdan çıkmıştır. Amaç belli olmuştur. Bunu tevil yoluna gitmek, sahip olunan zihniyetini hiçbir şekilde değiştirmez. Zihniyet benden olan veya benden olmayan ayrımı yapmak şekilde olursa bu tür konuşmalara da elbette ki yer verilir.
Peki bu anlayışın egemen olduğu bir ortamda, iktidar olanaklarından yararlandırılmayan bölgelerdeki yurttaşlarımızda, bize hizmet getirilmiyor, bizde vergimizi ödemiyoruz şeklinde bir savunmaya girebilirler mi?
Elbette ki hayır.
Böyle bir savunma söz konusu olamaz. Herkes kendine düşen yükümlülüğü yerine getirmek zorundadır. Hukuk devletinde, hukukun üstünlüğünün egemen olduğu ülkelerde, demokrasinin tüm kurum ve kuralları ile işlediği bir düzen içerisinde, böyle bir anlayışın egemen olması mümkün değildir.
Ancak nasıl ki yurttaşlar bana hizmet getirilmediği için bende vergimi ödemeyeceğim diyemezse, gücü elinde bulunduranlarda hizmeti bana oy veren bölgelere götürürüm, oy vermeyen bölgelere götürmem diyemezler.
Bu kural dünyanın çağdaş tüm ülkelerinde geçerlidir.
Temenni ediyoruz ki bu kuralı göz ardı etmek isteyen zihniyette, ülkemizde egemen olmaz, varlığını hissettirmeye kalkıştığı anda da toplumun tepkisini görerek geri adım atar. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Mevlüt Uysal’ın yaptığı konuşma bize bunları anımsattı. Bizde hatırlatmakta yarar gördük…
nabiinal@hotmail.com