2010 yılında bir otelin inşaat çalışması sırasında ortaya çıkan Helenistik dönemden İslamiyet dönemine kadar 5 katmana ait eserlerin yer alacağı ve müze-otel konseptine sahip olan müze, kısa süre içerisinde ziyaretçilerini ağırlamaya başlayacak.
Yaklaşık 9 yıl önce Antakya’da bir otelin inşaat çalışmalarında arkeolojik verilerin bulunması üzerine bölgede, Adana Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu kararıyla Hatay Müze Müdürlüğü başkanlığında kazı çalışmaları başlatıldı.
Eserler bulundukları yerde sergilenecek …
Antakya’nın arkeolojik dokusunu katmanlarıyla ortaya çıkartarak, kent tarihinin aydınlatılması için titiz bir şekilde yürütülen çalışmalar 9 yılın sonunda tamamlandı.
Bu süre zarfında otel inşaatı da devam ederken, eserler de bulundukları yerde özenle muhafaza edildi. Bu arada, eserlerin bulunduğu alana müze kurulması amacıyla Kültür ve Turizm Bakanlığınca çalışma yapıldı.
Çalışmanın sonucunda köklü tarihe sahip olan Hatay, yeni bir müzeye daha kavuşmuş oldu.
Yaklaşık 17 dönüm alana sahip müzede, Helenistik döneme ait sur duvarlardan 5. yüzyıla ait üzeri kuş figürleriyle süslenmiş mozaik parçasına, büyük boyutlu çok mekanlı Roma hamamından,
Müze, M.S. 2. yüzyılda Roma dönemine ait kanatlı at “Pegasus” ve etrafını çevreleyen su perileriyle tasvir edilmiş mozaik ile 6. yüzyılda “kamu alanı” olarak kullanıldığı değerlendirilen ve kapladığı yaklaşık bin 200 metrekarelik alanla “dünyanın en büyük tek parça taban mozaiği” olarak anılan mozaiğe de ev sahipliği yapacak.
Helenistik, Roma, Bizans, Ortaçağ ve İslamiyet dönemlerini kapsayan tüm eserleri ziyaret edecek yerli ve yabancı turistler, müzenin üst kısmına inşa edilen otelde de konaklama imkanına sahip olabilecek.
Antakya’nın uzun soluklu tarihi süreci görülebilecek …
Hatay Arkeoloji Müzesi Müdürü Nalan Çopuroğlu Yastı, yaptığı açıklamada, eserlerin bulunduğu bölgenin 3. derece arkeolojik sit alanı olması nedeniyle alanda otel yapmak isteyen mülk sahibinin belediye aracılığıyla müzeye başvurduğunu ve yapılan sondaj çalışmaları sırasında ciddi arkeolojik verilere rastlanıldığını anlattı.
Eserlerin halkla buluşmasını sağlamak ve yatırımın da devam etmesi amacıyla müze-otel konseptli bir çalışma yapıldığını aktaran Yastı, çok önemli bir projeye imza atıldığını dile getirdi.
Yastı, müzenin beş dönemin izlerini taşıdığını, ziyaretçilerin tüm bu dönemlere ait eserleri görme fırsatı bulabileceğini belirterek, “Antakya’nın milattan önce 300 yılında kuruluşundan neredeyse 11. yüzyıla kadar, İslami dönemi de kapsayan uzun soluklu tarihi süreci müzede katman katman görmeniz mümkün olacak” dedi.
Yastı, müzede 191 adet envanterlik taşınır eserin de sergileneceğini vurguladı.
Envanterlik eserlerin tamamının müzenin üst bölümünde tasarlanan vitrinlerde sergileneceğini ifade eden Yastı, “Yani ziyaretçilerimiz hem kapalı müze mekanını gezebilecekler hem küçük buluntularımızı vitrinlerde izleyecekler hem de doku içerisinde, yüzeydeki özgün halleriyle mozaikleri ve kentin diğer kalıntılarını görecekler” dedi.
Yaklaşık 9 yıllık bir çalışmanın sonuna geldiklerini açıklayan Yastı, şunları kaydetti: “Önümüzdeki aylarda inşallah müze kısmıyla beraber açılışını yapacağız. Müze kısmı tamamen Kültür ve Turizm Bakanlığına ait olacak, işletimi ve idaresine kadar kamuya açık bir müze olacak. Yani buradan herkese müjde verebiliriz. Önümüzdeki çok kısa süre içerisinde, bütün Türkiye’yi ve tüm dünyayı müze-otel konsepti içerisindeki müzemizi ziyaret etmek üzere Antakya’ya davet ediyoruz.” -Mehmet ÖZGÜN-