Medeniyetlerin kavşağı Antakya, sadece geçmişin sessiz tanığı değil; yaşayan bir kültür mozaiği olmayı sürdürüyor. Bu kültürel zenginliğin nadide örneklerinden biri de, nesilden nesile aktarılan geleneksel bir takı sanatı olan Antakya Boğması. Bugün bu özgün sanat, son temsilcilerinden Corç Suadioğlu ile varlığını sürdürüyor.
Antakya Kültür ve Sanat Çarşısı’ndaki mütevazı atölyesinde çalışan Suadioğlu, babası Cebrail Suadioğlu’ndan devraldığı mesleği 1982’den bu yana tutkuyla sürdürüyor. İncelikle işlenmiş altın ve gümüş teller, onun ellerinde sadece takıya değil, geçmişle bugün arasında kurulan birer köprüye dönüşüyor.
Bir Haftada Bir Eser
Her bir Antakya Boğması’nın yapımı yaklaşık bir haftayı buluyor. Telkâri tekniği, Osmanlı’dan izler taşıyan motifler, çiçek desenleri ve oyma figürlerle şekillenen bu parçalar, Suadioğlu’nun yılların birikimiyle bezeli sabrının ürünü.
Gelenekten Geleceğe
Köklerine sıkı sıkıya bağlı ama geleceğe de açık bir anlayışla çalışan Suadioğlu, klasik modellerin dışına çıkarak Antakya’nın simgelerini modern takılara dönüştürmeye kararlı. Atölyesinde gözümüze çarpan kapı tokmakları ve eski terazi figürleri, bu yeni koleksiyonun habercisi. Yine Antakya evlerinin mimarisinde sıkça rastlanan el motifleri de, onun hayal gücünde birer kolyeye dönüşüyor.
Yakında piyasaya sürülmesi planlanan bu özel seride, cam sanatına da yer verilecek. Mozaik rölyef ve üfleme cam alanlarında çalışan sanatçı dostu Şadi Asfuroğlu ile iş birliği yapan Suadioğlu, Antakya Boğması’na yeni bir boyut kazandırmak istiyor.
Ünlü İsimlerin Tercihi
Yıllar içinde Barış Manço ve Cem Karaca gibi sanatçıların eşleri için takılar hazırlayan Suadioğlu’nun eserleri, Antakya temalı dizilerde aksesuar olarak da kullanıldı. Gelenekle beslenen ama çağdaş bir anlayışla şekillenen tasarımları, yerli ve yabancı ziyaretçilerin ilgisini çekmeye devam ediyor.
Bir Mirasın Sözleri
Sanatını sadece bir zanaat değil, bir kültür mirası olarak gören Corç Suadioğlu, bu geleneğin yaşatılması gerektiğine inanıyor. “Bu sadece bir takı değil,” diyen Suadioğlu şöyle devam ediyor:
“Her parça, Antakya’nın ruhunu içinde taşır. Her evde bir Antakya Boğması olmalı. Çünkü bu toprakların sesi, bazen bir telin ucunda yankılanır.”
Bu eşsiz sanatla tanışmak isteyenler, Antakya Kültür ve Sanat Çarşısı’ndaki 34 numaralı atölyeye uğrayarak hem usta ile tanışabilir hem de zamanın ruhunu taşıyan bu nadide parçaları yakından görebilir.