İlk yıllar, büyük bir özveri ve emek vardı. Tipografi teknolojisiyle, kurşun harflerle bir dantel işler gibi her gün haber hazırladık. 1990 yılında, Nezih Gassan Seyfittinoğlu’nun en küçük çocuğu Sinan Seyfittinoğlu, Eskişehir Anadolu Üniversitesi İletişim Bilimleri Fakültesi Basın ve Yayın Bölümü’nü kazandığında, Gazetemizi yarınlar için hazırlamaya koyulduk.
İş İnsanı ve Ağabeyimiz İbrahim Seyfittinoğlu öncülüğünde 1995 yılında Ofset teknolojisine girerek, basındaki teknolojik devrimi yaşadık. Nezih Gassan Seyfittinoğlu’nun 1997 yılında vefatından sonra, başta Annemiz Fedva Seyfittinoğlu’nun teşvikleri, Ablalarımız Sinem Naseh ve Selvi Günay’ın destekleriyle güç ve moral depoladık. Üniversiteden mezun olan Gazeteci Sinan Seyfittinoğlu’nun da Gazetenin başına geçmesiyle, daha derin sulara doğru açılmaya başladık.
Ekibimiz, kadromuz, ilk gün yola çıktıklarımızdan hiç eksilmedi. Her daim arttık, çoğaldık ve büyüdük. Hatay’ın en saygın kalemlerinin köşe yazılarıyla, fikrimizi ve düşüncemizi paylaştık. Medya bir kez daha kabuk değiştirirken, biz yine bu alandaki ilklerin peşindeydik. Bu anlamda “ilk” İnternet Web sayfasını açarak, yayınlarımızı dijital platforma taşıdık. Hız kaybetmeyen medyadaki kabuk değişikliğine de, yeni medya gerçeğine de uyum gösterdik. Hatay’da, habercilik alanında ilk sosyal medya hesaplarını açtık ve bugüne geldiğimizde, 55 yıllık yayıncılık ve habercilik geleneğiyle DİJİTAL MEDYA’ya giriş yaptık.
2021 yılı, Antakya Gazetesi’nin 55. Yayın Yılı olduğu kadar, AntakyaTV ve sosyal medya platformu adına başlattığımız yayıncılığın da ilk yılıdır. Yolun açık olsun Antakya Gazetesi… Aramıza hoş geldin AntakyaTV…
Biz, bu büyük çabayı ve emeği gösterirken, bir gün olsun bizi yalnız bırakmayan ve destekleyen, iyi ve kötü günde yanımızda olan Hatay Halkına ve Okuyucularımıza, İzleyicilerimize, Takipçilerimize ve Dinleyicilerimize sonsuz teşekkürler.
Gazetemiz Yazı İşleri Müdürü Cemil Yıldız, yıldönümü dolayısıyla, gazeteciliğe başlangıç serüvenini aktardı. Yıldız, mesleğe girişi ile ilgili şunları dile getirdi:
Yıl 1975, aylardan Mayıs… Çok güzel bir bahar gününde, o dönem Hatayspor forması giyen Mehmet Turunç adlı bir futbolcu ile Antakya Gazetesi’ne gitmiştik. Amacımız, kentin en çok okunan ve en çok spor haberlerine yer veren gazetesi ANTAKYA’ya, Hatayspor futbolcusu Mehmet Turunç’un Tekirdağspor ile anlaştığını, transfer olacağını bildirmekti.
O yıllarda, eski otogar arkasındaki gazete baskı ve yönetim evine girdiğimizde, gazetenin sahibi merhum N.Gassan Seyfittinoğlu ile merhabalaştıktan 3-5 dakika sonra, o, daktilo başına haber yazarken bir ara göz göze geldik. Gözlüğünü çıkartarak, bana şunu söyledi:
-Ne yapıyorsun? Aramıza katıl, spor haberlerinde katkı sağlarsın.
Şaşırmıştım! Ne olduğunu anlayamadım. Ziyarete gittiğim yerde iş teklifi… İnanmak istemedim. Derken kendimi toparladım ve bir anda ‘TABİ, OLABİLİR’ dedim. O kadar! Derken, gazetedeki Riyat Abimizle sohbetimiz bitmişti, artık biz gazeteden çıkarken, büyük üstat, Gazete kurucumuz merhum N.Gassan Seyfittinoğlu “Nereye gidiyorsun?” diye sordu ve ekledi:
-İşe başlayabilirsin…
Bu sırada, Hatayspor futbolcusu arkadaşımla, hafif tebessümle birbirimize bakıştık ve arkadaşıma, “Ben burada kalırsam sana ayıp olur mu?” diye sordum. Sağ olsun, anlayışla karşıladı. O gitti, ben kaldım!
Artık Antakya Gazetesi çalışanıydım. Bana, oturacağım masayı gösterdiler. İlk haberim de, Tekirdağspor’a gideceğini söyleyen Hatayspor futbolcusu ile ilgili oldu ve bana verilen kağıt üzerine, tükenmez kalemle ilk spor haberimi yazdım. Daha sonra gazetede Yazı İşleri Müdürü oldum.
Geriye baktığımda, 46 yıl geçmiş. Evet, bir ömür gibi. Çok güzel günler, haftalar, aylar, yıllar geçirdim, geçirmekteyim. Antakya Gazetesi, bana, yaşamda çok şey öğretti. Tüm bu güzellikleri, Gazetemizin kurucusu, merhum N.Gassan Seyfittinoğlu ile Aile bireylerine borçluyum. Hepsine şükranlarımı sunuyorum.”
Gazetemiz Yazarı Tamer Yazar’ın, yıldönümü anısına söylemleri de şöyle oldu:
“Hayata dair, insanın kendi kelimeleri ile konuşması kadar özgür, kendini bağımsız hissettiren başka bir şey var mıdır bilmiyorum ama… Gazetecilik mesleği, bana bu özgürlüğü sonuna kadar sundu, her dönem ve her şartta. Ama bunu söylediğim için her şeyin öyle güllük gülistanlık olduğunu da düşünmeyin! Değil! Hayata dair tamam da… Gazetecilik mesleğinde ‘özgür’ ve ‘bağımsız’ kelimelerle köşe yazma ve haberlerini çerçeveleme uğraşında olan ben gibiler için yol haritası hep çok zorlu dönemeçlere gebe.
İşte bu yolda size omuz veren, ‘buradayım’ diyen, kelimelerinizi bugünden yarına taşımanızda yardımcı olan ekip arkadaşlarınız varsa, ki işverenleriniz de, o yol zor da olsa, keyifli bir hale gelebiliyor.
O yüzden, 55. Senesini kutladığımız Antakya Gazetesi bünyesinde, bu yolda beraber yürümekten keyif aldığım herkese, ‘özgür’ ve ‘bağımsız’ kelimelerim adına tüm kalbimle teşekkür ediyorum. Tabi o kelimeleri her gün ısrarla okuyan SİZ OKUYUCULARIMIZ, siz de iyi ki varsınız, bizimlesiniz.
O halde, bu ‘güç’ ve ‘ısrarla’ yürüme-ye devam… Nice senelere olsun…”
Gazetemiz Muhabirlerinden Mehmet Özgün de, yıldönümü dolayısıyla anılarını şöyle paylaştı:
“Gazetenin, gazetecinin görevi insanların çevresinde olup bitenleri gözlemleyerek, toplumu ilgilendiren gelişmeleri okuyucuya anlaşılır bir dille sunmaktır. Antakya Gazetesi de 55 yıldır bu görevini en iyi şekilde yapmakta, yapmağa da devam etmektedir. Antakya Gazetesi’nin 55 yıllık serüveninin yaklaşık 25 yılına tanıklık yaptım. Çeyrek asır önce, bir Eylül günü Antakya Gazetesi’nde göreve başladım. Gençtim, dinamiktim, çok güzel işler yaptım.
Antakya Gazetesi’ndeki ilk yıllarımda zorlu şartlar altında çalıştım. Örneğin, yaptığımız haberlerin fotoğrafların filmlerini karanlık odada özel formül sıvılarla banyo ederdik, kuruturduk, kartlara basardık. Oldukça zaman alan ve zahmetli bir uğraştı. Ama bazen bu işlemlerde aksilikler de çıkabiliyordu.
Bir defasında, hiç unutmam… Cemil Abi, maç dönüşü makinesini bana verdi ve baskıya hazır hale getirmemi istedi. Ancak, olmayacak şey oldu ve ışık sızmasından dolayı film maalesef yandı.
Cemil abinin büyük bir zahmetle çektiği, zorlu maçın fotoğrafları maalesef bir anda heba oldu gitti. Utana sıkıla Cemil abinin kapısını çaldım, durumu izah ettim.
Cemil abinin, kısa bir şok anı bekleyişinin ardından “Sabotaj’ diye bağırması hala kulaklarımda…
Allahtan bir süre sonra dijital fotoğraf makineleri çıktı da, bizde karanlık oda ve aksiliklerinden kurtulabildik.
Sonuçta 25 yıldır bu gazetedeyim ve burada çok şeyler öğrendim, gazete bir nevi okul gibiydi benim için.
Sayısız köşe yazısı, haber, özel haber yaptım. Ömrüm elverdiği sürece yapmağa da devam edeceğim.
Bu fırsatı bana tanıdıkları için Seyfittinoğlu ailesine teşekkürlerimi sunuyorum.
Nice seneler daha birlikte olmak dileğiyle…”
55. Yıldönümü kapsamında, Gazetemizin ilk abonesi Edibe Cereb’i evinde ziyaret ettik, çiçeğimizi sunduk. Edibe Cereb’in, Şükrü Güçlü’nün Antakya Belediye Başkanlığı döneminde Meclis üyeliği yaptığını, birçok dernek, sivil toplum kuruluşunda aktif görevler aldığını, dönemin güçlü kadınlarından biri olduğunu da hatırlatalım.
Edibe Cereb, ziyaretimizde gazetemize abonelik sürecini şöyle aktardı: “Antakya Gazetesi’ne ilk abone olan benim. Rahmetli Gassan Seyfittinoğlu, beni aradı, ‘Gazeteyi Açtık’ dedi.
Yanına gittim, tebrik ettim ve ilk abone oldum. O günden itibaren Antakya Gazetesi’ni düzenli okuyorum. Kitaptan çok gazete okumayı seviyorum. Ayrıca gazeteniz zamanla ilerledi, çok güzel duruma geldi, daha okunaklı oldu, sayfaları artı, okumaktan keyif alıyorum.
Bazen aşağıdan alıyorlar, kaçırıyorlar gazeteyi. Arayıp kavga ediyorum ‘Bugün Gelmedi’ diye. Çok mutluyum sizin gazeteyi okumaktan.
Nice seneler diliyorum.
Gassan Seyfittinoğlu çok sevdiğim bir insan, O’nun yerine bu işi en iyi şekilde devam edersiniz.”
-Haber Merkezi-