Antakya Günlükleri – V

Aslında karamsar düşüncelerden sıyrılma öyküsü bu… Doğayı her canlısıyla anlamak Farkında olmak ya da soyutla somutun ikileminde yaşanan iz düşüm hali. Eksik yanlarımızı onaran bir soluk, gelecekten hayat çıkaran ses… “İnsan bekler, bekler, bekler, şakakları zonklayana dek düşünür, düşünür, düşünür. Hiçbir şey olmaz. İnsan yalnız kalır. Yalnız. Yalnız…” diye sesleniyor Stefan Zweig Depremin üzerinden on ay […]

Aslında karamsar düşüncelerden sıyrılma öyküsü bu…

Doğayı her canlısıyla anlamak

Farkında olmak ya da soyutla somutun ikileminde yaşanan iz düşüm hali.

Eksik yanlarımızı onaran bir soluk, gelecekten hayat çıkaran ses…

“İnsan bekler, bekler, bekler, şakakları zonklayana dek düşünür, düşünür, düşünür. Hiçbir şey olmaz. İnsan yalnız kalır. Yalnız. Yalnız…” diye sesleniyor Stefan Zweig

Depremin üzerinden on ay geçti.

Depremi yaşamak zor ancak deprem bölgesinde kadın olmak daha da zor…

Çocuk olmak…

Kalabalık barınma alanları,

Hijyen, hastalık ve salgın riskleri

hamile ve emziren kadınların hijyen sorunu…

Yetersiz beslenme,

Sonra gökyüzüne yayılan endişeler…

İşçinin, emeklinin, öğrencinin barınma sorunsalı

Tüketici kredileri…

Borçlanma, banka kredileriyle alınan hayaller,

Zenginleştiğini düşünen karışık zihinler…

Günümüzle köşe kapmaca oynayan döviz, altın…

Motorin ve benzin fiyatları…

Küresel dünya, global ekonomi

Küresel sermaye ve daha birçok kavram…

Kavramlar karmaşık ve kavramlar bireyi daha da yalnızlaştırıyor…

Bağrışların sürüklediği kitlelerle yorulduğumuz bir süreç…

Aklımıza tutuşturulan bilgi…

Amma Doğru

Amma yanlış

Kirpikleri birleşmeyen bir ruh haline dönüşüyoruz

Ağzımız sürekli açık…

Bugün neye şaşıracağız diye

Bugün kimin ağzından bağıracağız

Bugün kimin şiddetiyle savrulacağız?

Blok halinde beğen butonuna koşturan veya blok halinde kınamaların kaydığı zaman tüneli…

Oysa işsizlik ve eşit olmayan gelir dağılımı

Eğitim ve sağlık…

Çocuk işçiliği ve beslenemeyen çocuklar

İş güvenliği

Barınma ve yaşam mücadelesi

Doğal yaşamının geleceği…

Şehri şehir yapan değerler…

Depremin üzerinden neredeyse 10 ay geçti…

Sarsıntı, çığlık, ulaşılamayan telefonlar…

Yakınlarımız, dokunamadıklarımız…

Artçılar, kolon, kiriş bilmecesi…

Richter, fay, geçmiş, gelecek…

Ve sonrası yalnızlık…

Gölgeler şiir okur mu?

Gölgeler…

Her şeyin naylona döndüğü bir geçeklikte, gölgeler şiir okur mu?

“Gün olur yorulurum ayaklarımdan,

Tırnaklarımdan, saçlarımdan, gölgemden.

Gün olur, yorulurum insan olmaktan…” diye yazmış Pablo Neruda

Aslında karamsar düşüncelerden sıyrılma öyküsü bu…

Doğayı her canlısıyla anlamak

Farkında olmak ya da soyutla somutun ikilemi…

Eksik yanlmuratarımızı onaran bir soluk, gelecekten hayat çıkaran ses…

Exit mobile version