Antakya’da Depremin Birinci Yılı: “Unutulmayacak Acı, Umutlu Gelecek”

6 Şubat 2023 tarihinde meydana gelen ve büyük yıkıma neden olan depremin birinci yılı Antakya’da düzenlenen törenle anıldı. Antakya Azizler Petrus ve Pavlus Rum Ortodoks Kilisesinin bahçesinde gerçekleşen tören Antakya ve Tüm Doğu Patriği 10.Yuhanna’yı temsilen Episkopos Arsenyos Dahdal, bölgedeki tüm kiliseler ve kalabalık bir kitle katıldı. Tören, Kutsal Ayin ile başladı. Ayin sonrası Fadi […]

6 Şubat 2023 tarihinde meydana gelen ve büyük yıkıma neden olan depremin birinci yılı Antakya’da düzenlenen törenle anıldı. Antakya Azizler Petrus ve Pavlus Rum Ortodoks Kilisesinin bahçesinde gerçekleşen tören Antakya ve Tüm Doğu Patriği 10.Yuhanna’yı temsilen Episkopos Arsenyos Dahdal, bölgedeki tüm kiliseler ve kalabalık bir kitle katıldı.

Tören, Kutsal Ayin ile başladı. Ayin sonrası Fadi Hurigil, Antakya Rum Ortodoks Kilisesi Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı olarak bir konuşma yayınladı. Hurigil konuşmasında depremin yıkıcı etkisini ve yarattığı derin üzüntüyü dile getirdi. Depremi “kıyamet” olarak nitelendiren Hurigil, “her şeyin 1,5 dakikada yerle bir olduğunu” söyledi. Kayıpların ağırlığına değinen Hurigil, depremde hayatını kaybedenlere “canlarımız” diye hitap etti ve onların ölümüne duyduğu derin üzüntüyü dile getirdi.

Hurigil, Hatay’ın özel afet bölgesi ilan edilmesi için yetkililere seslendi. Bu talep, depremin yarattığı yıkımın boyutunu ve bölgenin acil yardıma ihtiyacını açıkça ortaya koydu. Kiliselerinin yıkılmış olmasına rağmen, geleceğe dair umutlarını kaybetmediklerini de vurgulayan Hurigil, atalarının da benzer zorluklardan geçtiğini ve bu görev için belki de “elçi” olarak seçildiklerini ifade etti.

Hurigil, yaptığı konuşmanın tamamında şu ifadelere yer verdi:

“Sevgili kardeşler, sevgili dostlar; Tarih idik! Tarih olduk!

Bir deprem oldu, sanki kıyameti gözlerimizle gördük. Bir deprem oldu gidenler canından, kalanlar ise maneviyatlarından oldu. Aslında o gün hepimiz ölmüştük, biz yaşayanlar o anda fark edememiştik. Ama bazılarımızı gömdüler. Bazılarımızda yaşayan bir ölü gibiydik.

Bir mezarlık düşünün ölüm tarihleri aynı olan binlerce onbinlerce kişi. 15 günlük ara tatilin son günüydü. Ödevini bitirip, okul çantasını, kıyafetlerini hazırlayıp uyuyan geleceğe ait umutları olan kaç öğrenci o sabaha uyanamadı. Yada sabah işine gitmek için umutla uyuyan canlar. Bilmediler ki yattıkları son uyku sonsuzluğun ilk uykusuymuş.

Herşey 1,5 dakikada yerle bir oldu. Şehrin üzerine kara bulutlar çökmüştü. O sabah bir türlü o gökyüzü aydınlanmadı. Belki de aydınlanmak istemedi. Bir yıl oldu mu gerçekten! Oysa dün gibi değil mi? Çünkü bir yıl boyunca her gün o anı yaşadık. Yaşanan her artçı depremde, elektriklerin kesildiği her anda, sağanak yağmurlarda hep o anı anımsadık.

Canlarımızın hiçbiri bu ölüme layık değildi. Belki de yaradan bu fani dünyanın onlara layık olmadığını düşündü. Ve onları yanına aldı.

Evet onlara bu ölüm layık değildi. Çünkü sevdiklerimize sarılamadık, veda edemedik. Allahaısmarladık diyemedik. Hakkımızı onlara helal bile edemedik.

Evet onlara bu ölüm layık değildi. Çünkü bir kefene saramadık, bir tabuta bile koyamadık. Kiliselere, Camilere, Sinagoglara canlarımızı getiremedik. Sessiz bir şekilde bizlerle vedalaştılar.

Ama bu kardeşlerimizi sair zamanlarda vefat eden kardeşlerimizden ayıran hep bir nüans olacak. Tarih maalesef bu acı hatırada bu kardeşlerimizi anımsatacak. Adınız gelecek nesillerce de hatırlanacak.

Bu depremin adına her ne kadar Kahramanmaraş depremi denilse de aslında bu depremin adı büyük Antakya, büyük Hatay depremidir. Buradan Devlet büyüklerimize ve tüm siyasilere seslenmek istiyorum. Hatay’ın özel afet bölgesi ilan edilmesi için daha neyi bekliyoruz. İnsanımızın bir yıldan beri çektiği sıkıntılar yetmedi mi? Hatay insanı Antakya insanı artık kendi toprağına dönmek istiyor. Doğduğu yere, nefes aldığı yere anılarının yaşandığı dönmek istiyor.

Noel bayramında da ifade burada ifade etmiştim. Bugün belki ana evimiz Kilisemiz yok ama gökyüzüne karşı geleceğe dair hayallerimiz var.
Geçmişte atalarımız da bu denenmeden geçtiler. Rabb’imiz belki de bu görev için bizleri elçi kıldı.

Umutlarımız kırık da olsa, şüphesiz yürüdüğümüz bu yol uzun ve meşakkatli bir yol. Ancak sendelesek de yorulsak da ayağa kalkıp yeniden yürümeye devam edeceğiz. İçimizdeki sevgi ve ümit ile Kilisemizi ve kadim şehrimizi yükseltmeye devam edeceğiz.

Kilisemiz yerle bir olmuş olsa da, çan kulemiz ses vermese de bizler buradayız. Sevgili canlar, zannetmeyin ki sizleri unuttuk. Asla unutulmayacaksınız ve hepiniz içimizde bir nefes olarak kalacaksınız.

Allah bizlere bu acıyı unutturmasın ve daha büyük bir acı vermesin.

Şahsım, Kilise Pederlerimiz ve Yönetim Kurulum adına hepinize sağlık ve huzur dolu günler temenni ediyorum.” – İlyas Yiğit-

Exit mobile version