Hazırlayan: (Mehmet Karasu)
Haftanın Kitabı
Yok Olan İstanbul/ Adnan Özyalçıner
Üç tarafı denizlerle çevrili olan İstanbul, eşsiz coğrafyası, özellikle deniz mavisiyle yeşilin çeşidinin karıştığı Boğaz’ı, doğal bir liman konumundaki “Altın Boynuz” diye andığımız Haliç’iyle güzelliğine güzellik katar.
Bugün tarihi ve coğrafyasıyla İstanbul’un bu eşsiz güzelliği yer yer yara almakta, tarihi doku, yaşam biçimi, kültürel yaşamı, doğası, kentin yoksullaşması pahasına ekonomik, endüstriyel ve toplumsal konumu hiçe sayılarak “kentsel dönüşüm”lerle plansız yapılanmalarla yok edilmektedir.
(Tanıtım Bülteninden)
Konuk Yazar
Adnan Özyalçıner öykülerinin izinde/ Gülsüm Cengiz
30 Ocak 1999 günü, Adnan Özyalçıner’in 45. Sanat Yılı kutlamasında Aydın Çubukçu 1950 kuşağı için, yerinde bir tanımlamayla “Benim kuşağımın ruhunu inşa edenler” saptamasını yaptı. Bir sanat yapıtının insanları değiştirip dönüştürmesi, onların “Ruhlarını inşa etmesi” için gerçekten büyük bir anlatım gücüne sahip olması gerekir. Edebiyatımızın 1950 kuşağında yer alan Usta Öykücü Adnan Özyalçıner’in öyküleri de bu güce sahiptir. Onun öykülerinin gücü, dile hakimiyetinin yanı sıra anlatımındaki içtenlik ve sahicilikten kaynaklanmaktadır.
Konularını genellikle İstanbul, İstanbul’un kenar mahallelerinde, yoksul semtlerinde yaşananlar oluşturur. Bir işçi çocuğu olarak yakından tanıyıp gözlemlediği yoksulların, emekçilerin yaşadıklarını anlatır. Yaşamdan beslenen öyküleri büyük bir konu çeşitliliğine sahiptir. İstanbul’un yıllar içinde değişen yüzü, rant uğruna kentin yağmalanması sonucunda yaşamımızdan eksilenler, değişen insanlar; göçle gelen insanların yaşadıkları, işsizlik, ABD üsleri, yakın dönemde ülkemizde yaşanan olaylar, son dönem öykülerinde, 2015 yılında yitirdiğimiz yaşam ve yazın yoldaşı Şair Sennur Sezer’e duyduğu sevgi ve özlem; kısacası yaşama dair her şey.
EMEKÇİ SEMTLERİ, FABRİKALAR, YOKSUL EV İÇLERİ…
Adnan Özyalçıner öykülerinde insan, olay, yer ve zaman olguları diyalektik bir bütünlük taşır. İstanbul’un emekçi semtleri, fabrikalar, yoksul ev içleri, semt kahveleri, pazar yerleri, karpuz sergileri, panayırlar, arsalara kurulan bayram yerleri, plazalar, duraklar, parklar, anıtlar öykülerin geçtiği mekanlardır; bazen de öykünün asıl kahramanlarıdır. Ancak onun öyküleri İstanbul’la sınırlı değildir; ABD eliyle kurulan askeri üsler, Kürtlerin yaşadığı coğrafya, ülkeden ayrılmak zorunda kalanların sığındığı Almanya ve öteki Avrupa ülkeleri de öykülerin geçtiği yerler ve mekanlardır.
YAŞAMIN HER ALANINDAN İNSANLARI VARDIR
Adnan Özyalçıner’in öykülerinde zaman da kendini duyumsatan bir olgudur. Müthiş gözlem gücüyle anlattığı öyküler; konu-olay, yer, kişi ve dil açısından anlatıldığı dönemin tarihsel arka planına dair ip uçları verir. Dokumacının Ölümü’nde bir işçinin ve ailesinin öyküsünün yanı sıra 1940’lı yıllarda 2. Dünya Savaşı nedeniyle halkın günlük yaşamına yansıyan yokluk ve yoksunluk da ortaya konur. Yıkım Günleri’nde 1950’li yıllarda Menderes döneminde İstanbul’un yeniden inşası adıyla yapılan yağma ve yıkımla birlikte, evleri iş yerleri yıkılan insanların, küçük esnafın yaşadıkları güçlüklere, duygu ve düşüncelerine yer verilir. Panayır, Cambazlar da Savaşı Yitirdi öyküleri boş arsalara kurulan panayırların, bayram yerlerinin, ip cambazlarının bulunduğu döneme tanıklık eder. Gözleri Bağlı Adam’da 1950’den sonra ülkemizin birçok bölgesine kurulan üsler konu edilir. Cennet Bahçesi öyküsünde bir aşk öyküsünün paralelinde 1960’lı yıllarda yükselen öğrenci hareketleri, Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının, devrimci öğrenci gençlerin Dolmabahçe’deki 6. Filo’ya karşı eylemi yer alır. Ayak İzleri’nde 1990’lı yıllarda ülkemizde yaşanılanlara, Alandaki Park’ta 2013’teki Gezi Parkı direnişine tanıklık edilir. Yeni yayımlanan Torik Akını kitabındaki son dönem öykülerinde günümüz İstanbul’undaki yaşama ve ülkemiz insanlarının durumuna tanıklık edilir; Çıplak ve Ölü ile Orta Yerdeki Kan öykülerinde yer adı belirtilmese de yakın dönemde Diyarbakır, Cizre ve öteki Kürt illerinde geçen olaylar anlatılır.
Adnan Özyalçıner’in öykü kişileri de büyük bir çeşitlilik gösterir; fabrika işçilerinin yanı sıra çocuklarını besleyebilmek için akşamüstleri pazara çıkan, ot toplayıp kök söken kadınlar, elleriyle torik yakalayan babalar, ip cambazları, Büyükada’da manavlık yapan dayısının yanında çırak duran çocuk, küçük esnaflar, devrimci gençler, işsizlik ya da süregiden çatışmalar nedeniyle doğdukları toprakları bırakıp göçtükleri İstanbul’da yaşamaya çalışan Kürt yoksulları, bedenlerini ağaçlara siper eden gençler, selpak satan çocuklar, çöp toplayıcıları, büyük kentin kalabalığında yalnızlaşan insanlar, dolandırıcılar; özetle yaşadığımız kentten, coğrafyadan ve yaşamın her alanından insanlar..(Evrensel’den)
Haftanın Şiiri
Ne Zaman Geldim Sana / Metin Altıok
Bütün gece bir saat tıkır tıkır işledi
Düşündüm bütün gece
Kurulmuş bir saat gibi.
Elimde seçkin bir sözcük demetiyle,
Düşündüm gelip arasam seni.
Bütün gece bir saat tıkır tıkır işledi
Vakti anlamak güçtü, ama kulağımdaydı sesi
Bir saat suyun dibinde,
Kıvrımlar çizen yelkovanı akrebi.
Duydum çaldı gecenin bir yerinde.
Düş müydü, gerçek miydi?
Vakti anlamak güçtü, ama kulağımdaydı sesi.
Geldim mi sana, yoksa gelmedim mi?
Ne zaman kapatsam gözlerimi,
Hep o saat dibinde suyun
Ve ben yanında bir gemi leşi.
Belki hiç yaşamadım senin öznel tarihini.
Geldim mi sana, yoksa gelmedim mi?
Sen sırtına giymedin çiy tanelerini,
Avucuma düşmedi yılın ilk cemresi
Seni hiç görmedim, sana gelmedim,
İkiye ayırmadık biz o tarihi.
Neden durmuyor öyleyse dipteki saat?
Sen sırtına giymedin çiy tanelerini.
Anılardır bir batığın koruyan gövdesini,
Acı verseler bile.
O saat, o çarpık saat duyuracak sesini
Düşümde, gerçeğimde
Sevgiyle kurarak kendi kendini.
Anılardır bir batığın koruyan gövdesini.
Haftanın Sanat Gündemi
Altıok ödülü Gökçenur Ç.’nin
Şair Metin Altıok’un anısına Kırmızı Kedi Yayınevi’nin düzenlediği Metin Altıok Şiir Ödülü’nün sahibi belli oldu.
Ahmet Telli, Ali Cengizkan, Eray Canberk, Haydar Ergülen, Hilmi Yavuz, Şükrü Erbaş ve Doğan Hızlan’dan oluşan seçici kurul, bu sene yarışmaya katılan eserler arasında ödüle değer eser göremedi. Yarışma yönetmeliği çerçevesinde jüri önerisiyle yarışma yılı içerisinde basılan eserler de incelenerek “Giderken Öpmeseydin Keşke” adlı kitabı ile şair Gökçenur Ç. ödüle değer görüldü. Ödül töreni şair Metin Altıok’un doğum günü olan 14 Mart 2020 tarihinde yapılacak.
İstanbul Kitap Fuarı başladı: Kitaplar oldukça düşünceler özgürleşecektir
38. Uluslararası İstanbul Kitap Fuarı ‘Edebiyatımızda 50 Kuşağı’ ana teması ile kapılarını açtı. Fuarın Onur Yazarı Adnan Özyalçıner, “Kitaplar oldukça düşünceler özgürleşecektir” dedi.
TÜYAP ve Türkiye Yayıncılar işbirliğiyle hazırlanan 38. Uluslararası İstanbul Kitap Fuarı, ‘Edebiyatımızda 50 Kuşağı’ ana teması ile kapılarını açtı. Açılış töreninde konuşan 38. Uluslararası İstanbul Kitap Fuarı Onur Yazarı Adnan Özyalçıner, “Kitaplar oldukça düşünceler özgürleşecektir. Düşünceler özgürleşince yaşam da özgürleşecektir. Bugün 38. Kitap Fuarında yaşamı özgürleştirmek zenginleştirip güzelleştirmek için buradayız” dedi.
Büyükçekmece’deki TÜYAP Fuar ve Kongre Merkezi’nde 10 Kasım’a kadar sürecek olan fuara, yurtiçi ve yurtdışından 800 yayınevi ve sivil toplum kuruluşu katılıyor. Okurları, yurt içi ve yurt dışından pek çok yazarla buluşturacak fuarda panel, söyleşi, şiir dinletisi ve çocuk atölyelerinden oluşan 300 kültür etkinliği ve imza günleri düzenlenecek.
Karadeniz Salonunda gerçekleşen açılışında TÜYAP Kültür Fuarları Kurumsal İletişim Müdürü Cemran Öder, Türkiye Yayıncılar Birliği Başkanı Kenan Kocatürk, Uluslararası Yayıncılar Birliği Başkanı Hugo Setzer, TÜYAP Kültür Fuarları Danışma Kurulu Başkanı Doğan Hızlan, 29. İstanbul Sanat Fuarı Onur Sanatçısı Mevlüt Akyıldız, 38. Uluslararası İstanbul Kitap Fuarı Onur Yazarı Adnan Özyalçıner, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, İstanbul Valisi Ali Yerlikaya ve T.C. Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy birer konuşma gerçekleştirdi.
Dil Derneği’nden Metastaz’a ödül
Dil Derneği Emin Özdemir Ödülü, Odatv Genel Yayın Yönetmeni Barış Pehlivan ve Haber Müdürü Barış Terkoğlu’nun kaleme aldığı “Metastaz” kitabına verildi.
Ödül, Dil Derneği tarafından yapılan şu açıklamayla duyuruldu:
“Harf Devriminin 91. yıldönümünde dil bilincimizi güçlendiren Mustafa Kemal Atatürk’ü; Atatürk’ün öncülüğünde Harf Devrimini biçimlendiren Emin Erişirgil’i, İhsan Sungu’yu, Fazıl Ahmet Aykaç’ı, Ragıp Hulusi Özden’i, Ahmet Cevat Emre’yi, İbrahim Grandi Grantay’ı, Falih Rıfkı Atay’ı, Ruşen Eşref Ünaydın’ı ve Yakup Kadri Karaosmanoğlu’nu saygıyla anıyoruz.
Harf Devriminin 91. yılını kutlarken yaşamı boyunca Dil Devriminin ışığındaki Türkçe için çalışan Dilci-Yazar Emin Özdemir’i özlemle anacağız.
1 Eylül 2017’de yitirdiğimiz Dil Devriminin ödünsüz savunucusu olan Emin Özdemir’i dilci, yazıncı ve devrimci kişiliğiyle yaşatmak, düşünce ve yapıtlarını gelecek kuşaklara aktarmak; dil duyarlığını, dil ve yazın öğretimi anlayışını tanıtmak ve yaygınlaştırmak amacıyla Özdemir Ailesi ile Dil Derneği’nce düzenlenen ‘Dil Derneği Emin Özdemir Ödülü’nün 2019’da bir gazeteci kitabına verileceği duyurulmuştu ve ödül gazeteci kitabına verildi.
‘Dil Derneği Emin Özdemir Ödülü’nün seçici kurulunda yer alan değerli Gazeteci Nahit Duru’yu Eylül 2019’de yitirdik, saygı ve özlemle anıyoruz. Vecdi Seviğ, Faruk Bildirici, Prof. Dr. Korkmaz Alemdar, (aile adına) Prof. Dr. Özlem Özdemir Kumbasar’dan oluşan seçici kurul ödülü Barış Pehlivan ile Barış Terkoğlu’nun birlikte yazdığı ‘Metastaz’ adlı yapıta verme kararı aldı.(odatv)
Yahya Kemal Beyatlı vefatının 61’inci yılında mezarı başında anıldı
Usta şair Yahya Kemal Beyatlı, vefatının 61’inci yılında Aşiyan Mezarlığı’ndaki mezarı başında dualarla anıldı.
Türk Edebiyatının önde gelen isimlerinden, İstanbul şairi Yahya Kemal Beyatlı, vefatının 61’inci yıl dönümünde Beşiktaş Aşiyan Mezarlığı’ndaki mezarı başında dualarla anıldı. Anma törenine İstanbul Vali Yardımcıları Dr. Hülya Kaya, Ahmet Hamdi Usta, İstanbul İl Kültür ve Turizm Müdürü Coşkun Yılmaz, çok sayıda Behçet Kemal Çağlar Anadolu Lisesi öğrencisi katıldı. Kuran-ı Kerim tilaveti ile başlayan anma töreni yapılan duanın ardından tamamlandı.
Bir Portre
Adnan Özyalçıner, (İstanbul 1934).
İstanbul Erkek Lisesi’ni bitirdi (1955). Bir süre İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü’ne devam ettiyse de gerek geçim zorlukları, gerekse yaşanan edebiyatla okutulan edebiyatın birbirine ters düşmesi sonucu öğrenimini bıraktı. Dergi ve kitap dağıtıcılığı, düzelticilik gibi işlerde çalıştı. Kim dergisiyle Varlık Yayınları’nda başladığı (1958) düzelticiliği Cumhuriyet gazetesinde sürdürdü. Emekli olduktan (1981) sonra yazarlığı uğraş edindi.
İlk öyküsü Demet’te çıkan (Bir Yılbaşı Gecesi, 1953) Özyalçıner, dönemin dergilerinde yayımlanan öyküleriyle dikkati çekti. 1960 öncesi belli bir sanat anlayışı çevresinde kümelenen a’cıların başlıca anlarındandı. Yönetimine katıldığı Yeni a dergisi (1972-1974) çıkana kadar da Papirüs, Yeni Dergi ve Halkın Dostları’nda göründü. İlk öykülerinde belli bir toplumsal katın insanlarının dünyasına eğilen Özyalçıner, bu insanların başkalarıyla, eşyayla, çevreyle olan ilişkilerini vermeye çalıştı. Sonraları alışılmış biçimlere karşı çıkarak soyutlama ve betimlemenin ağır bastığı, anlatım olanaklarım geliştirmeye yönelik bir biçim anlayışıyla yazdı. Genellikle bireyin başkaldırısından, bunalımından, uyumsuzluğundan yola çıktığı öykülerini toplumcu görüşün egemen olduğu ve toplumsal çelişkileri işlediği, öz ve biçim uyumunu sağlamaya çalıştığı yapıdan izledi.
Eserleri
ÖYKÜ
Panayır (1960),/Sur (1963),/Yağma (1971),/Yıkım Günleri (1972),/Gözleri Bağlı Adam (1977),
Cambazlar Savaşı Yitirdi (1991),/Alaycı Öyküler (1991),/Taş (seçmeler, 1992),/Sağanak (1993),
Yazdan Kalma Bir Gün (1999),/Ayak İzleri (2000),/Toplu Öyküler 1 (Panayır -Sur, 2001),
Toplu Öyküler 2 (Gözleri Bağlı Adam-Yağma, 2001),/Toplu Öyküler 3 (Cambazlar Savaşı Yitirdi-Sağanak, 2001),/Toplu Öyküler (Alaycı Öyküler, Aradakiler, 2001).
DENEME-İNCELEME
İstanbul’un Taşı Toprağı Altın (Sennur Sezerle, 1995),/Tarihin Işıldağı (1998).(Turkedebiyatı.org)
Nereye Gitsek?
Merhaba Güzel Vatanım
Merhaba Güzel Vatanım, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun katkılarıyla çekilmiştir.
Film, Moskova’da yaşama veda eden Nazım Hikmet ile günümüzde en çok okunan yazarlardan Ahmet Ümit’in gerçek yaşam öykülerinden uyarlanıyor.
Cengiz Özkarabekir’in yönettiği filmde, Nazım Hikmet’in Moskova’ya uzanan yolculuğunun, Ahmet Ümit’in 1980’li yıllarda Moskova’ya gidişi üzerindeki etkisini ve Ümit’in fırtınalı yaşamına yansımalarını gözler önüne seriyor. Filmde aynı zamanda Nazım Hikmet ve Ahmet Ümit’in zorlu hayat serüvenlerinin edebi kişiliklerinin oluşması üzerindeki etkisi anlatılıyor. Yetkin Dikinciler’in Nazım Hikmet’e, Serkan Altıntaş’ın ise Ahmet Ümit’e hayat verdiği filmin kadrosunda Berna Laçin, Pelin Batu, Umut Beşkırma, Levent Üzümcü, İskender Bağcılar, Mehmet Tokat, Alper Türedi gibi isimler yer alıyor.
Mutlaka izleyin.
Ne Okusak?
1.Aşkımız Eski Bir Roman/Ahmet Ümit/Yky
2.Çağ Geçitleri/Murathan Mungan/Metis Yayınları
3.Bile İsteye/Gonca Özmen/Kırmızı Kedi
4.Gülten İle Behçet/Haydar Ergülen/Kırmızı Kedi
5.Beni Kör Kuyularda/Hasan Ali Toptaş/Everest