Antakya’da Kültür-Sanat

Hazırlayan: Mehmet Karasu Haftanın Kitabı Barış Sofrası/Cengiz Bektaş Cengiz Bektaş, denemelerinde “barış”ı anlatıyor. Ancak yazarın anlattığı soyut bir kavram değil, özlemlere, tanıklıklara dayanan bir birlikte yaşama özlemi. Cengiz Bektaş, kendi çocukluğundan bugüne, ders kitaplarındaki savaş ve düşman kavramını irdeleyerek başlıyor kitabına. Savaşlar yüzünden göçenlerin yaşadıkları özlemlerle, göçlerle yoksullaşan yaşama kültüründen örneklerle noktalıyor. İyi bir ozan […]

Hazırlayan: Mehmet Karasu

Haftanın Kitabı
Barış Sofrası/Cengiz Bektaş
Cengiz Bektaş, denemelerinde “barış”ı anlatıyor. Ancak yazarın anlattığı soyut bir kavram değil, özlemlere, tanıklıklara dayanan bir birlikte yaşama özlemi. Cengiz Bektaş, kendi çocukluğundan bugüne, ders kitaplarındaki savaş ve düşman kavramını irdeleyerek başlıyor kitabına. Savaşlar yüzünden göçenlerin yaşadıkları özlemlerle, göçlerle yoksullaşan yaşama kültüründen örneklerle noktalıyor. İyi bir ozan olan Cengiz Bektaş, barış kavramını, ayrı dinlerden, ayrı uluslardan toplulukların bir arada yaşadığı Kuzguncuk semtinden tanıklıklarla somutlaştırıyor. Sonra da Ege Denizi’nin iki yanındaki insan ve kültür benzerliğini vurguluyor. Bir barış denizi olabilir bu deniz. Oysa bir korku denizi. Şiirler de yer alıyor kitapta.Yazar, Ege’yi bir ayna gibi kullanarak bize yüzümüzün komşumuza benzediğini gösteriyor. İki kardeş kadar benzer, iki kardeş kadar ayrı bu insanlar barış içinde yaşamalı, silahlara ayrılan para, uygarlığa harcanmalı yargısına vardırıyor okuru.(kitapyurdu)

Haftanın Yazısı
2020 Dünya Şiir Günü Bildirisi/ Ahmet Telli
Ahmet Telli’nin hazırladığı 2020 Şiir Günü Bildirisi ise şöyle:
“Dünyayı aşklaştırmanın özel bir edimidir şiir. Referansları özgürlük, adalet ve vicdandır. Özgürlüğe evrensel, adalete toplumsal ve sınıfsal, vicdana bireysel olarak yaklaşır ve özümser; onları insani ve estetik boyutlarda yeniden üretir.
Şiir her türlü inanç sisteminin ve ideolojilerin sınırlandırdığı dar algı aralıklarının karşısına, dinamik ve sınırlanmamış bir kadrajla çıkar. Bu kadrajdan uzanarak kucakladığı ufuklarda şair de, şiir alımlayıcısı da özgürleşir ve zenginleşir. Bu bağlamda, dili de tıkızlaşmış hâlinden kurtarıp sözcüklerin özgürleşmesini sağlayan şiirdir.
Şiir, içinde yaşamak zorunda bırakıldığımız bu karanlık dünyanın yerine ışıltılı, kardeşçe ve yaşama sevincinin rüzgârıyla dolu bir dünyayı geçirir; bunun olabilirliğini gösterir ve hepbirlikte’liğe çağrı çıkarır. İnsanların köşeye sıkıştırılmışlıklarına karşı, onların birlikte gösterebilecekleri tükenmez gücü; tek düşürülmüş bireyin horlanmasına ve aşağılanmasına karşı, insan tekilinin el değmemiş zenginliklerini ve yaratıcı coşkularını sezinletir.
Şiirin zihnimizde şimşekler çaktırabilen gücü, hayat ile geçişmiş bir duygu – düşünce – imgelem diyalektiğinin yapılandırdığı yaratıcı bir süreçte oluşmasından kaynaklanır ve ayrıca bu nedenle her şiir, biriciktir. Sistemin dayattığı aynılaşma ya da aidiyet kalıpları yerine, “kendi” olabilmek ve ben’i, biz’e taşıyabilmek için, özgürleştirici imgeleriyle sezgisel aklın hayata çağrılmasının da yoludur şiir. Düşlerinin ve bilme merakının öznesi olamayan insan, verili hayatın bir nesnesine dönüşür. Şiir ise, kazandırdığı imgesel düşünüş sonucu “hayır” diyebilme cesaretini hatırlatır kişiye.
Doğayı, toplumu ve insanı anlayan ve gelecek sezgisinin ışığını bilincin ekeneklerine sızdıran şiir, olmuş bulunanla ve olmakta olanla bağını kopartmadan, ütopyamızı çiçeklendirir. Biz ki, o ütopyadan bugün, şu an hayatımıza neyi çağırabiliyorsak, onu yaşayabilmeliyiz. Bu durum, şiirin gerçek ile uyumsuzluğunu, onun gerilimli bir alan olduğunu duyumsatmaktadır.
Şair, bu gerilimin sancılarını göze alan kişidir; gerçeğin hâl ve gidişine itiraz daima şiirden gelmiştir çünkü. Gerçek, yalanla yer değiştirdiğinde o, kendi hakikatini kurar; gerçek diye belletilen yalanların perdesini aralayarak, hakikat olanı gösterir. Bu nedenledir ki, iktidar odaklı hangi güç varsa, şairi ve şiiri sakıncalı bulmuştur. Şiir ise itirazlarını yükseltirken, ölüme karşı yaşamı, karanlığa karşı şavkı, savaşa karşı barışı, sömürüye karşı alın terini, kısıtlamalara ve zulme karşı özgürlüğü savunmaya devam eder; bir yandan da her türlü ötekileştirmeye karşı durur.
“Gülün gülle tartılacağı” bir dünya, aşk hâlinde bir dünyadır ve bu, şiirin düşüdür. Şiir, önce kendini aşk’laştırarak yola koyulmakta ve tahayyülün sınırsızlığına doğru kanat vurmaktadır
Dünya Şiir Günü bütün bunları yeniden hatırlamak ve hatırlatmak olsun.”

Haftanın Şiiri
Kalbim Unut Bu Şiiri/Ahmet Telli
Uğuldayan ve hep uğuldayan
bir orman kadar üşüyorum şimdi
yanlış rüzgârlar esiyor dallarımda
yanlış ve zehirli çiçekler açıyor
Kanımda kocaman gözleriyle bir çığlık
Su ve ses kadar beklediğim
ne kaldı geride, bilmiyorum
uzanıp uyumak istiyorum gölgeme
ve sarınmak o kocaman gözlerin
uğuldayan rüzgârlarına
Bir acıyı yaşarım ve zehrinden
çiçekler üretirim kömür karası
uçurum kadar bir yalnızlık
yaratırım kendime, atlarım
Anısı yoktur küçük rüzgârların
Yapraklarım yok artık kuşlarım yok
büsbütün viran oldu dağlarım
ezberimdeki türküler de savrulup gitti
ömrümün karşılığı kalmadı sesimde
sesimde yalnız ormanların gümbürtüsü
Yanlış, daha baştan yanlış
bir şiirdi bu, biliyorum
ve belki ömrümüzün yakın geçmişi
bu kadar doğruydu ancak, kimbilir
Kalbim unut bu şiiri

Haftanın Sanat Gündemi
Nihal Yeginobalı’yı kaybettik.
Örnek bir mücadele insanı, iyi bir yazar, iyi bir cevirmen; yıllarca PEN YAZARLAR Derneği ve BESAM Bilim ve Edebiyat Eserleri Meslek Birliği yönetiminde çalışmış, Nihal Yeğinobalı’yi kaybettik. Cok
İstanbul’a geldiğinde 8 yaşındaydı. Orta ve lise öğrenimini şimdiki adı Robert Kolej olan Arnavutköy Amerikan Kız Koleji’nde tamamladı. Daha sonra ABD’ye gitti. New York Eyalet Üniversitesi’nde edebiyat öğrenimi gördü. Usta bir çevirmen olarak sayısız klasik ve çağdaş edebiyatçıyı, romanları ve öyküleriyle dilimize kazandırdı.
Vincent Ewing adını koyduğu sözde ABDli bir yazarın imzasıyla yazdığı ilk romanını Genç Kızlar adıyla yayımlattı. Bu kitap, çeviri bir kitap kandırmacasıyla yıllarca yeni basımlar yaptı. Hâlâ da basılıp satılmakta. Daha sonra Mazi Kalbimde Bir Yaradır adlı ikinci romanı yayımlandı (1988). Üçüncü romanı olan Sitem de büyük bir ilgiyle karşılandı. Cumhuriyet Çocuğu, yazarın kendi yaşam öyküsüdür.

PEN 2020 Şiir Ödülü Ahmet Telli’ye
PEN Türkiye Yazarlar Derneği 2020 Şiir Ödülü Ahmet Telli’nin oldu. Telli’ye ödülü İzmir Kitap Fuarı’nda takdim edilecek.
PEN Türkiye Yazarlar Derneği 2020 Şiir Ödülü Ahmet Telli’nin oldu. PEN Türkiye tarafından yapılan yazılı açıklamada “Türk Edebiyatını lirik, toplumsal şiirleriyle yücelten Ahmet Telli, genç şairlere, okuyucuya her zaman yeni bir soluk olmuştur. Şiirlerinde gerçeklik, direniş, hüzün iç içe geçmiş, okuyucusunu dizeleriyle etkilemiş, emeğe saygılı, romantik ve isyankar şairimiz Ahmet Telli’yi kutluyoruz” denildi. Telli’ye ödülü İzmir Kitap Fuarı’nda takdim edilecek.
Ahmet Telli, bu yılki 21 Mart Dünya Şiir Günü bildirisini de kaleme aldı. Şiirde referansların adalet, özgürlük ve vicdan olduğunu dikkat çeken Telli, “İktidar odaklı hangi güç varsa, şairi ve şiiri sakıncalı bulmuştur. Şiir ise itirazlarını yükseltirken, ölüme karşı yaşamı, karanlığa karşı şavkı, savaşa karşı barışı, sömürüye karşı alın terini, kısıtlamalara ve zulme karşı özgürlüğü savunmaya devam eder; bir yandan da her türlü ötekileştirmeye karşı durur” ifadelerini kullandı.
Ceyhun Atuf Kansu Şiir Ödülü’nü bu yıl İsmail Uyaroğlu kazandı
Ceyhun Atuf Kansu Şiir Ödülü’nü, bu yıl şair İsmail Uyaroğlu ilk kez yayımlanan “Tereke” yapıtının da yer aldığı “Kedileri Severken Ağlayınız” adlı kitabıyla kazandı.
1986 yılından bu yana düzenlenmekte olan Ceyhun Atuf Kansu Şiir Ödülü’nün Alper Akçam, Cengiz Bektaş, Adnan Binyazar, Ali Cengizkan, Bahar Gökler (ailesi adına), Ahmet Özer ve Ferruh Tunç’tan oluşan seçici kurulu, 63 aday yapıtı değerlendirdi. Kurul, ödülün bu yıl İsmail Uyaroğlu’nun kitabına verilmesini oy çokluğu ile kararlaştırdı.
İsmail Uyaroğlu’na ödülü, korona virüs salgını nedeniyle sonbahara ertelenen törende sunulacak.

İthaki’den her eve kapanma günü için iki öykü
İthaki Yayınları her gün editörlerinin seçtiği iki öyküyü PDF olarak yayımlamaya başladı
İthaki Yayınları, koronavirüs tedbirleri nedeniyle evde kalanlar için her gün iki öyküyü çevrimiçi yayımlamaya başladı.
İthaki editörlerinin seçtiği öyküler çevrimiçi olarak yayınevinin sosyal medya hesaplarından PDF formatında paylaşılıyor.
“Karantina Günleri İçin Öyküler” başlıklı bu paylaşımların arasında; Kristen Roupenian’ın “Bunu Sen de İstiyorsun” kitabındaki “Kedi Sever”; H. G. Wells’in “Körler Ülkesi” ve “Diğer Karanlık Öyküler’den “Acemi Hayaletin Öyküsü”; Ray Bradbury’nin “Sonbahar Ülkesi”nden “Tırpan” gibi eserler yer alıyor.
Her gün iki yeni öykünün yayımlanacağı paylaşımlara yayınevinin sosyal medya hesaplarından ulaşılabiliyor.

TYS ve PEN’den Cengiz Bektaş mesajı: Yazınımız özü, sözü doğru bir şairini yitirdi
Türkiye Yazarlar Sendikası Başkanı Adnan Özyalçıner ve PEN Türkiye Başkanı Zeynep Oral, bugün hayatını kaybeden Mimar ve Yazar Cengiz Bektaş’ı anlattı.
Türkiye’nin önemli mimarlarından biri olan, sayısız yapıya imza atan ve uzun yıllardır Evrensel gazetesinin yazarları arasında yer alan Cengiz Bektaş bugün hayatını kaybetti. Türkiye Yazarlar Sendikası (TYS) Başkanı Adnan Özyalçıner ve PEN Türkiye Başkanı Zeynep Oral, Cengiz Bektaş’ı anlattı.
Türkiye Yazarlar Sendikası (TYS) Başkanı Adnan Özyalçıner
“Yazınımız özü, sözü doğru bir şairini yitirdi”
Cengiz okul arkadaşımdı, dostumdu, şairdi. Şiirin dil, dilin şiir olduğuna, olması gerektiğine inanırdı. Sanatın sanat için değil, insan için olduğuna savundu yaşamı boyunca… Halkın içinden, halkça söyleyişi olan bir şiiri vardı.
İnsanın insanla, toplumun toplumla birlikteliğinin, yardımlaşmasının insancı düşüncesi onun hem şiirinin hem kişiliğinin özü olmuştur.
Ben, çok sevdiğim, çok özleyeceğim bir arkadaşımı yitirdim. Yazınımız özü, sözü doğru bir şairini yitirdi.

Veysel gider adı kalır…
Âşık geleneğinin son temsilcilerinden Şatıroğlu, yaşamını yitireli 47 yıl oldu.
Âşık Veysel, 47 yıl önce bugün hayatını kaybetti. Çiçek hastalığı yüzünden iki gözünü de yitiren halk şairi, ömrü boyunca sıkıntılarla dolu “uzun ince bir yolda” yürüdü. Bir şiirinde “Ben giderim adım kalır/Dostlar beni hatırlasın” diyen şairden geriye ise herkesin diline doladığı türküleri kaldı…
Veysel Şatıroğlu, 1894 yılında Sivas’ta doğdu. Çiçek hastalığı nedeniyle iki kardeşini yitiren Veysel, aynı hastalığa iki gözünü de kaptırdı ve görme yeteneğini kaybetti. Gözlerini kaybetmenin öyküsünü “Çiçeğe yatmadan evvel anam güzel bir entari dikmişti. Onu giyerek beni çok seven Muhsine kadına göstermeye gitmiştim. Beni sevdi. O gün çamurlu bir gündü, eve dönerken ayağım kaydı ve düştüm. Bir daha kalkamadım. Sol gözümde çiçek beyi çıktı. Sağ gözüme de solun zorundan olacak, perde indi. O gün bugündür dünya başıma zindan” sözleriyle anlatan şairin hayatı, babasının ona aldığı bağlama ile değişti.
Halk ozanlarının türkülerini çalmaya başlayan Veysel, hayata şiirle yeniden bağlandı. Ancak hüzün şairin peşini hiç bırakmadı. Görücü usulü ile yaşadığı köyün en güzel kadınlarından Esma Hanım’la evlendirilen şairin başına, “Güzelliğin on para etmez / Bu bendeki aşk olmasa” dizelerini yazdıracak bir olay geldi. Eşini çok seven ama ondan aynı karşılığı bulamayan Veysel, terk edilmekten korkuyordu ve bir gün bu korkusu gerçek oldu.
AYAKKABISINDA BİR SÜRPRİZ
Yazar Sunay Akın’ın “Bir Çift Ayakkabı” kitabına göre, başka birine âşık olan Esma Hanım, bir gece Veysel uyurken evden ayrıldı ve sevdiği adamla beraber kaçtı. Yol boyunca ayağında bir huzursuzluk hisseden Esma Hanım, ne olduğunu anlamak için ayakkabısını çıkardığında büyük bir sürprizle karşılaştı. Eşinin kaçacağını anlayan Veysel, aç kalmaması için ayakkabısının içine onu idare edecek kadar para koymuştu.
‘AĞLAYALIM ATATÜRK’E’
Yaşadığı bu olayı unutamayan Veysel, yine eline sazını aldı ve “Bir vefasız zalim yâre bağlandım/ Tarih üç yüz otuz beşte evlendim/ Sekiz sene bir arada eğlendim/ Zalim kâfir yetim koydu kuzumu” dizelerini yazdı. Ömrünün geri kalanını sazıyla Köy Enstitülerinde hocalık yaparak ve il il gezerek geçiren Veysel, ulu önder Atatürk için de şu dizeleri yazdı: “Ağlayalım Atatürk’e / Bütün dünya kan ağladı / Başbuğ olmuştu mülke / Geldi ecel can ağladı.”
Attilâ İlhan, 40 Kuşağı şairleri için, “40 Kuşağı-Savaş Kuşağı şairlerimize bir şeyler borçluyuz, zira ülkemizin ‘hürriyet ve demokrasi mücadelesinde alınlarında ışığı ilk hissedenler’ onlar olmuşlardır” der.

2020 Ümit Kaftancıoğlu Öykü Yarışması Sonuçlandı
11 Nisan 1980’de öldürülen TRT İstanbul Radyosu Prodüktörü, Gazeteci Yazar Ümit Kaftancıoğlu adına Yalın Ses Yayınları tarafından bu yıl 16.si düzenlenen öykü yarışması sonuçlandı.
Adnan Özyalçıner, Mehmet Güler, Öner Yağcı, Zeynep Aliye, Feyza Akbulut Öner, Hakan Cucunel, Eşref Karadağ ve Öztürk Tatar’dan oluşan seçici kurulun yaklaşık 3 aylık okumaları sonucunda dereceye giren ilk 10 öykü belirlendi.
Birincilik: “Tahtakuruları ve Hayriyaanım” adlı öyküsü ile I.İlhan GÜNAY
İkincilik: “Kartal Yuvası” adlı öyküsü ile Ecem ENGİN
Üçüncülük: “Tatlısu Balığı” adlı öyküsü ile Ayşe ŞEN
Öykü Ödülleri Törenini 11 Nisan 2020 Günü Saat :19:00 da Bakırköy Yunus Emre Kültür Merkezinde yapılacak şekil de planlandı. Ancak CORONA Virüs salgınından dolayı erteleme gündeme gelebilir.

Bir Portre
Cengiz Bektaş (26 Kasım 1934, Denizli – 20 Mart 2020) Türk yüksek mimar, mühendis, ozan ve Evrensel gazetesi’nde yazar.
İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisi İç Mimarlık, Mimarlık bölümlerinde okudu, 1959’da Münih Teknik Üniversitesi Mimarlık Bölümünü bitirdi. 1960’ta Alman Şehircilik Akademisi kurslarını izledi. 1959-62 yılları arasında Münih’te Prof.Dr. Fred Angerer ve Alexander Baron von Branca’nın ortak oluşturdukları bir büroyu yönetti. Serbest Mimar olarak çalıştı. 1962 de Orta Doğu Teknik Üniversitesi’ne öğretim görevlisi olarak çağrıldı. Orada inşaat İşleri Mimarlık Bürosunu yönetti. Üniversiteden isteğiyle ayrıldı.
1963’ten beri özel işliğinde çalışıyor. 1966-69 arasında Zafer Mühendislik Mimarlık Yüksek Okulunda öğretim görevliliğini yürüttü. Trakya Üniversitesi’nde iki yıl “Halk Yapı Sanatı” dersi verdi. 1999 güzünden beri Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Mimarlık Fakültesi Şehircilik Bölümü lisansüstü öğrencilerine “Kültürün Planlamaya Etkisi” konusunda, Güzel Sanatlar Fakültesi’nde de “Estetik” konusunda ders veriyor. Çağrılı olarak gittiği Makedonya, Amerika, Almanya’da kısa süreli konuk hocalık yaptı, konferanslar verdi. Uluslararası ve ulusal Mimarlık yarışmalarında 25’in üzerinde odulünü aldı. Cumhuriyet Dönemi örnekleri arasında sayılan yapılar gerçekleştirdi.
Ödülleri
2007 Ceyhun Atuf Kansu Şiir Ödülü
2018 PEN Türkiye Şiir Ödülü (wikipedia)

Okuma Önerileri
1.Veba/ Albert Camus/ Can Yayınları
2.Kolera Günlerinde Aşk/ Gabriel Garcia Marquez/ I Yayınları
3.Decameron/Boccaccio/Bkm Kitap
4.Mahşerin Dördüncü Atlıssı: Salgın Ve Bulaşıcı Hastalıklartarihi/İletişim

Exit mobile version