Hazırlan: Mehmet Karasu
Antakya Kitaplığı
Yazar ve Ulusal Kurtuluş Savaşı’mızı kadın kahramanı Halide Edib Adıvar’ı 9 Ocak 1964 tarihinde aramızdan ayrılmıştır.
Halide Edib Adıvar, yazar, siyasetçi, akademisyen ve öğretmendir. Halide Onbaşı olarak da bilinir. Halide Edib, 1919 yılında İstanbul halkını ülkenin işgaline karşı harekete geçirmek için yaptığı konuşmaları ile zihinlerde yer etmiş usta bir hatiptir.
“Mor Salkımlı Ev, Halide Edib Adıvar’ın çocukluk günlerinden 1918 yılına kadar anılarını anlattığı kitabıdır. 1955 yılında Yeni İstanbul Gazetesi’nde tefrika edilmiş, 1963 yılında, yazarın ölümünden hemen önce kitap olarak yayımlanmıştır. Yazarın aynı dönemi kapsayan anıları daha önce İngilizce olarak yayımlanmıştır.”
“Evin kendisi, çocuğun hafızasında Mor Salkımlı Ev yaftasını taşır. Bu ev, yarım asırdan ziyade, bazen da her gece, bu küçük kızın rüyalarına girmiştir. Arka taraftaki bahçeye nazır pencereler, çifte merdivenlerin sahanlıklarındaki ince uzun pencereleri, baştanbaşa mor salkımlıdır ve akşam güneşinde mor çiçekler arasında camlar birer ateş levhası gibi parlar.
Halide Edib Adıvar, anılarını iki cilt halinde kaleme almış, bu iki cildi de hayatının ayrı dönemlerinde yazmıştı. Mor Salkımlı Ev, yazarın çocukluk günlerinden 1918 yılına kadar olan dönemi anlatır. ‘İstiklâl Savaşı Hatıraları’ alt başlığını verdiği Türk’ün Ateşle İmtihanı ise bu tarihten 1923 yılına kadar olan olayları.
Mor Salkımlı Ev’de, ülkesinin tarihine hem bir aydın, hem de bir eylemci olarak büyük katkılarda bulunmuş bir yazarın yetiştiği yılları okuyacaksınız.” (Tanıtım Bülteninden)
Konuk Yazar
Halide Edip Adıvar
Roman, hikaye, anı, tiyatro oyunu, inceleme türünde eserler veren Halide Edib Adıvar (1884-9 Ocak 1964) en çok ‘Ateşten Gömlek’, ‘Vurun Kahpeye’, ‘Handan’ ve ‘Sinekli Bakkal’ romanlarıyla tanınmıştır.
Cumhuriyet dönemi edebiyatında gerçekçi roman geleneğinin öncülerindendir. Yalın bir dille yazdığı eserleri genellikle içerik bakımından üç grupta incelenmiştir: * Kadın sorunlarını ele alan ve eğitilmiş kadının toplumdaki yerini arayan eserleri,
*Millî Mücadele dönemini anlatan eserleri,
*Kişileri, içinde bulundukları geniş toplumla birlikte ele alan romanları.
***
Halide Edip Adıvar, Türk dilinin büyük bir edebiyatçısı olmanın yanı sıra önemli bir siyasetçi ve eğitimcidir.
Kurtuluş Savaşı’na katılarak cephede Kurmay Heyeti’nin yanında yer almış, günlük çeviriler yaparak önemli katkıda bulunmuştur.
İlk kocasının üstüne kuma getirmesi üzerine, iki çocuğunun babası olan Prof. Salih Zeki beyden boşanmıştır. İkinci eşi, Kurtuluş Savaşı Meclisi’nin ikinci başkanlığını da yapan yazar ve düşünür Dr. Adnan Adıvar’dır.
Halide Edip kadın mücadelesinin ülkemizdeki önderlerindendir.
1925’te, Adnan Adıvar ile birlikte ülkeyi terk ederek İngiltere’yle Fransa’da 14 yıl yaşamıştır.
Hindistan, İngiltere ve ABD’de dersler, konferanslar vermiş, araştırma kitapları yazmıştır.
Türkiye’ye döndükten sonra, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi’nde İngiliz Dili Ve Edebiyatı bölümünü yıllarca yönetmiştir. 1950”den itibaren bir dönem milletvekilliği yaparak yeniden Üniversiteye dönmüş, 9 Ocak 1964’de yaşamını yitirmiştir.
***
Halide Edip Adıvar, çocukluk günlerinden 1918’e kadarki hatıralarını ‘Mor Salkımlı Ev” kitabında anlatmıştır.
20. Yüzyılın başında neredeyse tek başına edebiyatımızı temsil edecek eserler veren Adıvar, 1918’den 1923’e kadar olan anılarını da ‘Türk’ün Ateşle İmtihanı’nda anlatır.
Kurtuluş Savaşının içinde kurmay heyetinin yanında, çevirmen ve ‘Mezalim Komisyonu’ üyesi olarak görev yapan Halide Edip Adıvar, Sultanahmet Mitingi’nde “Hükümetler Düşman, milletler dostumuz” diye haykırmıştır. ‘Türkün Ateşle İmtihanı’ adını verdiği anılarını İngilizce yazıp 1926 yılında yayınlamış, sonra 1959’da Türkçe yazmıştır. Bunu yaparken en büyük yardımı, önce Adnan Adıvar’a sonra da, kendisine ‘sekreterlik’ yapan Vedat Günyol’dan almıştır.
***
Tadımlık anlatımız; ‘Türkün Ateşle İmtihanı’ndan: Sakarya savaşının bittiği günlerden:
“…Ben vagonun merdiven basamağında oturarak, Polatlı’nın kırmızı damlı evlerinden yükselen toz bulutlarına bakıyordum. O sırada bir Türk çavuşu bir küçük grup Yunan esiri getirdi. Onlar da oraya çömeldiler. Aralarında, herhalde on sekizinden fazla olmayan, mahzun yüzlü bir genç vardı. Onu yanıma çağırdım. Memnun göründü. Ben, insanların hür doğduğuna inandığım için düşman esirleri görmekten de müteessir oldum. Bana kendi memleketini anlattı. Annesi, altı kardeşi varmış. İsimlerini bir bir söyledi. Hükümetlerinin bu vahşi savaşa kendilerini sürüklemesinden ne kadar üzgün olduğunu söyledi. Alelade bir insan evladıydı. Çünkü Yunan ‘vatanseverliği’ o sırada megalo idea adına çok çirkin ve insani olmayan şeyler yaptırıyordu.
Delikanlı yanımdan ayrılırken: Adios kiria (hoşçakal hanım) dedi. Çocuk sahibi bir kadının ona yakınlık göstermesi , onu avutmuştu.
O akşam geç vakit, Yusuf Akçura ile Dr. Murat beni görmeye geldiler. İkisi de Karadağ’ın tepesine çıkmışlar, savaşın en şiddetli olduğu yeri tetkik etmişlerdi. Dr. Murat dedi ki:
“Allah bizi oraya yolladı. Orada üç yaralı Türk askeri bulduk. Bir Yunan doktoru yaralarını sarmış, onlara ekmek, su bırakmış…”
Yusuf Akçura’nın anlattığı belki de daha da dikkate değer. Biri Türk, biri Yunan askerinin birbirlerine sarılmış olduklarını görmüş. Acaba birbirlerini boğazladıktan sonra, insanları kardeş olduğunu mu hissetmişlerdi? Yoksa, aralarında artık hiçbir siper kalmayan ve ölüme giden iki insan gibi birbirlerine mi sarılmışlardı?..”
Haftanın Şiiri
Dilekçe/ Cemal Süreya
Sokağımsan
Ben anahtarı çevirdiğim zaman
Kapanan evin kapısı değil,
Senin kapın olsun açılan.
Adresimsen,
Mektuplarım doğru dürüst gelsin;
İki kişi telefonla konuşurken
Olmayalım hemen üç kişi.
Kentimsen,
Başka kentler de girsin araya;
Daha bir sevinçle katılayım,
Şenliğimsen.
Herşeyi yaz tarihimsen,
Ama her bir şeyi;
Dilimsen,
Sen de koru biraz dilliğini.
Düşüncemsen,
Kız kardeşim pencereyi açsın;
Sorguçlu bir ışık aracılığıyla
Gün yenisi dolsun içeri.
Uzat saçlarını Frigya,
Yarimsen,
Yurdumsan;
Söz ver Anadolu.
Cemal Süreya
Cemal Süreya (1931 Erzincan- 9 Ocak 1990 İstanbul)
Cemalettin Seber veya tanınan adıyla Cemal Süreya (1931, Erzincan – 9 Ocak 1990, İstanbul), Türk şair, yazar ve çevirmen. Türk şiirinde modernist bir hareket olan İkinci Yeni şiirinin öncü şairlerinden biridir. İlk şiir denemelerini ortaokulda eskizlerle, lisede aruzla yapsa da asıl şiir çalışmaları üniversite yıllarında başlamıştır. Üvercinka (1958), Göçebe (1965), Beni Öp Sonra Doğur Beni (1973), Uçurumda Açan (1984), Sıcak Nal (1988), Güz Bitigi (1988) ve Sevda Sözleri (1990)[not 2] adlarındaki şiir kitaplarının yanı sıra deneme, eleştiri, günlük ve antoloji türlerinde de yazmıştır. Eserlerinde en sık işlediği temalar aşk, kadın, yalnızlık, sosyal ve siyasal eleştiriler, ölüm, tanrı düşüncesi, portreler ve manzum poetikadır. Ayrıca Fransızcadan kırka yakın kitabı Türkçeye çevirmiştir. Onüç Günün Mektupları (1990) dışında hiçbir yazısı veya şiiri, dergi ve gazetede yayımlanmadan kitaba dönüşmemiştir. Sosyalist bir dünya görüşüne sahip olan Süreya, Papirüs dergisini çıkarmış ve bu dergide edebî görüşlerini açıklamasının yanı sıra dergiyi bir aydın olarak fikirlerini ortaya koymak için araç olarak kullanmıştır.
Dersim İsyanı sebebiyle Erzincan’dan Bilecik’e göç etmek zorunda kalan Alevi Kürt-Zaza bir ailede dünyaya gelen Süreya, devlet memurluğu da yapmıştır. Dört defa evlenen Süreya, bunların dışında “Üvercinka” adını verdiği kişi ve Tomris Uyar dâhil olmak üzere çeşitli ilişkiler yaşamıştır. Sanat hayatı boyunca çeşitli mahlaslar kullanmış, çocukken kendisine verdiği “Cemal Süreyya” adını kullanırken girdiği bir iddia sonucu adındaki “y” harflerinden birini atmıştır. 9 Ocak 1990’da girdiği şeker koması sonucu vefat etmiş, cenazesi 10 Ocak’ta Şişli Camii’nde kılınan öğle namazından sonra Kulaksız Mezarlığı’nda toprağa verilmiştir.
Yazdığı kitaplarla 1959’da Yeditepe Şiir Armağanı (Üvercinka), 1966’da Türk Dil Kurumu Şiir Ödülü (Göçebe) ve 1988’de Necatigil Şiir Ödülü (Sıcak Nal ile Güz Bitiği) kazanmıştır. Kitaplık dergisinin Türkiye’nin kuruluşunun 75. yıldönümü sebebiyle 1998’de hazırladığı “75 Yılda 75 Kitap listesi”nde iki kitabıyla (Üvercinka ve Sevda Sözleri) yer almıştır. Ayrıca çocuklar için ele aldığı yazılardan oluşan ve daha sonra kitaplaştırılan Aritmetik İyi Kuşlar Pekiyi, Türkiye Cumhuriyeti Millî Eğitim Bakanlığı tarafından hazırlanan 100 temel eser listesinde 30. sırada yer almıştır.
Haftanın Sanat Gündemi
Usta şair böyle anılacak
Cemal Süreya anma etkinliklerinin bu yılki temasını, şairin “Bir umuttun bir misillemeydin yalnızlığa” dizesi oluşturuyor.
Cemal Süreya Kültür Sanat Derneği’nin (CSKSD), her yıl Kadıköy Belediyesi işbirliğiyle Caddebostan Kültür Merkezi’nde programlarla andığı Cemal Süreya, 31’inci ölüm yıldönümünde 9 Ocak 2021 Cumartesi günü sosyal medyadaki paylaşımlarla anılacak.
“Küresel salgın kuşatması nedeniyle bu yıl salon etkinliği düzenlemediklerini” belirten CSKSD başkanı Seyyit Nezir, “Süreya’nın eski eşi Zühal Tekkanat’ın 2014’te kurduğu, Ocak 2021’de 75. sayısını yayımladığımız Üvercinka’da bu ay Feridun Andaç, Mahfuz Zariç, Aydan Ay, Veysel Çolak, Halûk Cengiz, Seyyit Nezir’in yazılarıyla başladıkları anma etkinliklerini sosyal medyadaki paylaşımlarla bütün bir haftaya taşıyacaklarını” dedi. (Odatv.com)
İlhan (Başgöz) hoca vatanına kavuştu
İlhan hoca vatanına kavuştu
Uzun süredir kanserle mücadele eden Başgöz, tedavisine Türkiye’de devam edilmesi için talebini yetkililere iletti. Bunun üzerine Sağlık Bakanlığı tarafından ABD’ye ambulans uçak gönderildi. Başgöz, Türkiye’ye nakli için gerekli işlemlerin tamamlanmasının ardından Indianapolis’ten ambulans uçakla alınarak Esenboğa Havalimanı’na getirildi.
Başgöz, burada yaptığı açıklamada, ülkesine dönmenin mutluluğunu yaşadığını dile getirdi. Yurtdışında 33 senedir çalışmanın yorgunluğu içinde olduğunu ifade eden Başgöz, “Memleketime dönmemin sevincini Enver Gökçe’nin bir dizesiyle anlatacağım: ‘Senin emekçin olaydım şen olası türküsü, dost kokusu, dost selamı Türkiye’. Yorgunum daha fazla konuşamayacağım” dedi.
Başgöz, daha sonra tedavisinin yapılabilmesi için ambulansla Ankara Şehir Hastanesine nakledildi.
Yaşayan en önemli Türk halk bilimci olarak anılan Başgöz, 1921’de Sivas’ta doğdu. 1960’tan beri ABD’de yaşayan Başgöz, Indiana-Bloomington Üniversitesinde Ural Altay Dilleri Bölümü Türk Araştırmaları Başkanlığı yapıyor
Murathan Çarboğa vefat etmiş, ailesine, dostlarına, okurlarına başsağlığı diliyoruz.
1991 yılında Adana İsmet İnönü Endüstri Meslek Lisesinden, 1997 yılında Mustafa Kemal Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı bölümünden mezun oldu.
Varlık, Milliyet Sanat, E, Kavram Karmaşa, Yom Sanat, Dünya Kitap, Budala, Ünlem, Agora, Ağır Ol Bay Düzyazı, Taflan, Sincan istasyonu, Temren gibi birçok ulusal dergide eserleri yayımlandı. Çeşitli ulusal ve uluslararası etkinliklere katıldı.
Murathan Çarboğa’nın Şubat 2003’te yayımlanmış Güne Dönen Rüya adlı bir şiir kitabı, 2018 yılında Temren Yayınları tarafından yayımlanmış Kadem adlı bir romanı ve 2018 tarihli İncir Yayınları’ndan çıkan İshak Kuşunun Çağırdığı Çocuk adlı bir öykü kitabı bulunmaktadır.
İKSV’nin sunduğu Talat Sait Halman Çeviri Ödülü’nün 2020 yılı sahibi Erdem Kurtuldu oldu. Kurtuldu ödülü Yan Lianke’nin “Günler Aylar Yıllar” çevrisiyle aldı.
İstanbul Kültür Sanat Vakfı (İKSV), altı yıl önce hayata veda eden Talat Sait Halman’nın anısını yaşatmak amacıyla başlattığı Talât Sait Halman Çeviri Ödülü bu yıl altıncı kez veriliyor. Seçici kurul, 2020 yılı değerlendirmeleri sonucunda, bu yıl 20 bin TL tutarındaki para ödülünün, Yan Lianke’nin Çince aslından çevirdiği 1997 tarihli romanı ‘Günler Aylar Yıllar’ı (Jaguar Kitap)Türkçeleştirmekteki özeni, mahareti ve yetkinliği sebebiyle Erdem Kurtuldu’ya verilmesine karar verildi.
Talât Sait Halman Çeviri Ödülü Seçici Kurulu; Erdem Kurtuldu’ya verilen ödülün gerekçesini şöyle açıkladı: “Ürkütücü ve zihinden çıkmayacak imgelerle örülü bu metnin kendine özgü temposunu Erdem Kurtuldu’nun büyük bir ustalıkla Türkçeye aktardığı kanaatindeyiz. Korkunçluğun da güzelliği olabileceğini hatırlatan roman, toplumsal bir alegoriyle, açlık ve susuzluktan ölmenin aşırı-gerçekçi anlatımını birleştiren zorlu bir metin. Bu zorluğun üstesinden gelebilen Türkçe metin, bizlere hem kahramanımızın yaşama inadını hem de onu çevreleyen dünyanın yıkılışının ürpertisini hissettirmeyi başarabildi”
Başkanlığını yazar Doğan Hızlan’ın üstlendiği Talât Sait Halman Çeviri Ödülü Seçici Kurulu; yazar, çevirmen ve eleştirmen Sevin Okyay; yazar ve çevirmen Ayşe Sarısayın; yazar ve çevirmen Yiğit Bener ile yazar ve çevirmen Kaya Genç’ten oluşuyor.
Gazeteci Bekir Coşkun anısına Cunda Adası’nda kütüphane kurulacak
Balıkesir’in Ayvalık ilçesinde, gazeteci-yazar Bekir Coşkun anısına çok sevdiği Alibey Adası’nda (Cunda) kütüphane kurulması kararlaştırıldı. Karar belediye meclisinde oy çokluğuyla onaylandı.
18 Ekim 2020 günü vefat eden Bekir Coşkun’un adı bundan böyle Ayvalık’ta yaşayacak. Bekir Coşkun bir Ayvalık sevdalısıydı. Eşi Andree Coşkun ve sevgili köpekleriyle birlikte yaz aylarını Cunda’daki evinde geçirirdi. Ömrünün son yıllarındaysa oradan ayrılmadı.
Metin Celâl’den Okuma Önerileri: 2020’nin İlk 11’leri
Her yıl 70 bin çeşide yakın yeni kitap yayınlayan çok verimli ve renkli bir yayıncılık sektörümüz var. Salgın ortamı da bu verimliliği pek fazla etkileyemedi. Yine birbirinden güzel, heyecan verici; edebiyat tadı, estetik hazzı veren kitaplar yayınlandı.
Bu kitapların ancak çok azını okuyabiliyoruz. Çünkü okuma kapasitemiz sınırlı. İyi bir okur yılda 50 civarında kitap okuyabiliyor. O nedenle de her seçim okuduğumuz kitaplarla sınırlıdır. Benim listem de okuduklarımdan yaptığım bir seçkiden oluşuyor. Geçtiğimiz yıllarda olduğu gibi Türk ve dünya edebiyatından 11’er kitap seçtim ve alfabetik olarak sıraladım. Bir birinci yok, çünkü her eser bence birinciliği hak eder, her biri farklı ve kendine has nitelikler taşır.
Türk Edebiyatı
1 – Ayrılık Çeşmesi Sokağı, Selçuk Altun, İş Bankası Kültür Yayınları
2 – Beklediler Gitmedik, Necmiye Alpay, Edebi Şeyler
3 – Dayı Parçası, Murat Yalçın, Can Yayınları
4 – Eskiden Gelecek Güzeldi, Adnan Özer, Doğan Kitap
5 – Ev, Nermin Yıldırım, Hep Kitap
6 – İkinci Hayat, Nurdan Gürbilek, Metis Yayınları
7 – Mesafenin Şiddeti, Yalçın Tosun, Yapı Kredi Yayınları
8 – Osman, Ayfer Tunç, Can Yayınları
9 – Sus Barbatus! 2, Faruk Duman, Yapı Kredi Yayınları
10 – Sevgi Soysal ile Son Röportaj, Atilla Birkiye, Literatür Yayınları
11 – Yaşadınız Öldünüz Bir Anlamı Olmalı Bunun, Selim İleri, Everest Yayınları