Antakya’da Kültür Sanat

Hazırlayan: Mehmet Karasu Haftanın Kitabı Antakya Söyleşileri/ Mehmet Karasu- Nebihe Karasu Antakya Söyleşileri, Nebihe- Mehmet Karasu’nun son yapıtı. Yapıt, yurt içinde ve yurt dışında farklı toplantılarda yapılan konuşmalar, bildirler ve Antakya Toplumcu Halk Gazetesi’nde yer alan köşe yazılarından oluşmaktadır. Yapıtın arka kapak yazısında yayımcı Sayın Kamil Akdoğan şöyle yazıyor: Antakya, öyle özel bir yer ki […]

Hazırlayan: Mehmet Karasu

Haftanın Kitabı
Antakya Söyleşileri/ Mehmet Karasu- Nebihe Karasu
Antakya Söyleşileri, Nebihe- Mehmet Karasu’nun son yapıtı.
Yapıt, yurt içinde ve yurt dışında farklı toplantılarda yapılan konuşmalar, bildirler ve Antakya Toplumcu Halk Gazetesi’nde yer alan köşe yazılarından oluşmaktadır.
Yapıtın arka kapak yazısında yayımcı Sayın Kamil Akdoğan şöyle yazıyor:
Antakya, öyle özel bir yer ki sadece onu anlatmak için bile bu kentin içinden nice sanatçılar çıkmış, bu kentin içinden çıkan nice sanatçılarsa her şeyden önce onu anlatmış. Öyle bir vefayla sarılmışlar da memleketlerine, Antakyasız geçmemiş günleri. Mehmet Karasu ve Nebihe Karasu onlardan ikisi işte. Herkesin bildiği, herkesin sevdiği, herkesin saydığı iki güzel Antakyalı onlar… Beraber ya da ayrı yüzlerce proje yapmışlar, yüzlerce güzel kitaba imza atmışlar, her birinde Antakya’ya onur katmışlar, her birinde silinmez izler bırakmışlar… Ne mutlu ki Antakya’ya, kentine onur katan böyle güzel insanları var… Köylerini yazmışlar, kasabalannı yazmışlar; masallarını yazmışlar, türkülerini yazmışlar; insanlarını yazmışlar, doğasını yazmışlar… Dağına, taşına, sanatına, tarihine, kültürüne sahip çıkmışlar; sorunlarıyla boğuşmuşlar… Bu kitap onlardan sadece biri. Bir yerde okumuştum “Her kente bir Mehmet Karasu lazım” diyordu. Devasa bir eksiğini tamamlamak gerekir: Her kente bir Mehmet Karasu ve Nebihe Karasu lazım..”
Yapıt internet üzerinden ya da kitapçılardan temin edilebilir.

Konuk Yazar
Anılar Yaşamdan Üstündür/ Ferhat İşlek
Evimiz arabamız yoktu. Ev eşyası yenilemek, yazlık sahibi olmak, çocuklarımızı özel okullara göndermek, banka kredisi kullanmak nedir bilmezdik. Marketler, bankamatikler, internetten (sanalağ) alışverişler vb. hayatımızda yoktu.
Yüksek sesle düşünüp yüksek sesle tartıştığımız yıllardı. Eleştiriler şimdiki gibi saldırı olarak algılanmazdı. Arkadaşlarımızın zayıf noktalarını bulup oradan doğru vurmaya çalışmazdık.
Henüz ergenlikten yeni çıktığımız yıllardı ama dünyayı kurtaracak düşüncelere sahiptik.
Peki, biz neden mutluyduk ve o yıllardan bu kadar anı nasıl biriktirebildik?
Anıları sahiplenmek duygusal zekâmızla ilgili olsa gerek. Bu yolla onlar canlı hale gelir. Ayrıca yaşam karşısında bizlere deneyim kazandırırlar. Sonuçta bizi biz yaparlar. Varlığımızın başkalarına ait olmadığını gösterirler.
Yapılan araştırmalar sıradan yaşantıların anı olarak belleğimizden çabuk silindiğini, oysa anlamlı yaşantıların belleğimizden çıkmayacak biçimde yer ettiğini ortaya çıkarıyor.
Bunlar aslında bitmemiş öykülerimizdir bizim. Yarım bırakıldıkları için de güçlü özlem içermektedir. Doyuma ulaşmamış bir tad bırakmıştır yaşantımızda. Geçmiş yıllardaki bir dönemi özlemle anmamız bundandır.
Öte yandan, güzel özlemleri birlikte yaşadığınız insanlar da anılara dâhildir. Çünkü birlikte oluşturdunuz, birlikte emek verdiniz. Zor koşullarda zoru başardınız. Sizi çevreleyen karamsar ortamda gülmeyi, gülmeceyi örgütleyerek direnç oluşturdunuz; umutsuzluğu umuda, yaşama sevincine dönüştürdünüz. İleride hiç anımsamak istemeyeceğiniz kötü, sevimsiz kareleri iyimserlikle doldurarak, gururla anımsanacak duruma getirdiniz.
İşte bu yüzden anılar yaşamdan üstündür. Yaşam kısa anılar çok daha uzun ömürlüdür. Eğer bir yerlerde yazmışsak, çocuklarımıza, torunlarımıza anlatmışsak bizim yaşamımız sonlansa da onlar kuşaktan kuşağa yaşarlar. Sadece bizi beslemekle kalmazlar, kim bilir kaç kişiyi beslerler, kaç duyguyu açığa çıkarırlar.
Sonuç olarak, etkili anılar izlediğimiz bir sinema filminin akılda kalan etkili sahneleri gibidir. Belki o sahnelerin ayrıntıları kalmayacaktır bizde. Ama aktörleri hep yaşayacaktır.
Bu acımasız kapitalist işleyişlerde zaman bizi yense de, ayrıntılar da kaybolsak da anılarla birlikte o aktörler hep yaşayacaktır.
Sözü, bazı arkadaşlarım bilirler, Iğdır anılarına getirmek istiyorum.
Sebahat Pehlivan’ı Milas / Kıyıkışlacık’ta buldum. Hem de kırk yıl sonra. Eşi Mevlüt Pehlivan Ankara’da olduğu için onu göremedim, üzüldüm. Keşke o da olsaydı. Bu buluşmaya eşlik eden Ferzan ve Hayri dostlara da teşekkür etmem gerekli. Özellikle Hayri Oğuz arkadaşımız eksik olmasın aracıyla aldı götürdü.
70’li yılların sonuydu. Iğdır’da yaratılan bir anı bahçesinin, daha güzel deyimle anı ailesinin önemli aktörleriydi Mevlüt Pehlivan ve Sebahat Pehlivan. Toparlayıcı rolleri vardı. Yavaş yavaş örülen anı ağının önderleriydi ikisi de.
Sebahat öğretmen aynı zamanda okulda yöneticiydi. Elime tutuşturduğu otuz ders saati programıyla birlikte beni peşine takıp gireceğim sınıfı bulduktan sonra öğrencilerle tanıştıran kişiydi o. İlk dersime böyle başlamıştım. Nasıl unuturum… Her konuda yanımızdaydı, desteğini eksik etmedi. Kybele Ana gibi gelmişti bana. Onun güçlü iradesini temsil ediyordu sanki. Biz de o iradeye çok güveniyorduk.
Aradan yıllar geçti. Bu kez Engin Yıldırım öne çıkıp bizlerde oluşan, olgunlaşan ve de güçlü bir özleme dönüşen anılarımızın örgütleyicisi oldu. Hatta son dönemde WhatsApp grubu kurarak buluşmamızı sağladı. Benim koşullarım uygun olmadığından katılamasam da katılımcı arkadaşlar epey fotoğraf filan paylaştı. Görüntülü konuşmalar yaptılar.
Dedim ya kısa süreçte o kadar yaşanmışlık vardı ki, bir öykünün ya da bir romanın konusu olacak ölçekte.
Yurdun değişik yerlerine giden arkadaşlarımız, zamanın kısa bir diliminde oluşturduğumuz, çıkarsız arkadaşlığı, dostluğu, dayanışmayı içeren Iğdır anısını da birlikte yanlarında götürdüler. O dönemden kalan siyah-beyaz fotoğraflarla birlikte şimdi her biri ayrı kentlerde yaşıyor.
Ali Ferruh Kaytan Ankara’da, Emir Atasoy İzmir’de, Mehmet Hasan Sarıoğlu Tekirdağ’da, İsmail Erol yanılmıyorsam Balıkesir’de, Ercan Tosun Bodrum’da, H. Ali Erdoğan Afyon’da, Şükrü Ergen ve Hüseyin Ayan Samsun’da… Kuşkusuz bu listeyi biraz daha uzatabilirdim ama şu an belleğim daha fazlasına izin vermiyor.
Hepsi de güzel anılarla yaşasınlar…

Haftanın Şiiri
Munzur/ Hikmet Güzelkokar
biz
aynı yollardan geçtik
aynı dağlara düştük
aynı gözelerden su içtik

bütün geçitler aralandı
bütün pınarlar sıralandı
çerağlar yüreğimizde yandı

düzgün baba makamında göründük
dualara sarındık
Munzur’un sularında arındık

Bir olduk dir olduk gür olduk
Can dedik canan dedik
Yolları sevdik, suları sevdik
Gönül köprülerinde alevlendik

Gitmek istedik baştan sona
Dönmek istedik sondan başa
Duyduk ki bütün erenlerin dediği
Önce insanı yaşa.
25.06.2021 Ovacık

Haftanın Sanat Gündemi
Cide Belediyesi 2021 Rıfat Ilgaz Roman Ödülü açıklandı
Cide Belediyesi tarafından Rıfat Ilgaz adına düzenlenen roman yarışması sonuçlandı. Kurul, Atay Sözer’in “Dünyanın En Kötü Avukatı” romanını birincilik ödülüne layık gördü.
Cide Belediyesi tarafından günümüzde toplumcu gerçekçi edebiyatı yaşatmak ve yazınımıza yeni yazarlar/yapıtlar kazandırmak amacıyla, Türk edebiyatının çınarı Rıfat Ilgaz adına düzenlenen roman yarışması sonuçlandı. 20 Nisan’da başvurusu sona eren yarışmaya 68 roman dosyası katıldı. Seçici Kurul, Atay Sözer’in “Dünyanın En Kötü Avukatı” adlı romanını birincilik ödülüne layık gördü.
Feyza Hepçilingirler, Eren Aysan, Öner Yağcı, Meh­met Saydur ve Hi­da­yet Karakuş’tan olu­şan Se­çi­ci Kurul, ko­ro­na vi­rü­sü ne­de­niy­le 25/06/2021 Cuma günü on­li­ne ola­rak yap­tı­ğı top­lan­tı son­ra­sın­da Atay Sözer’in “Dün­ya­nın En Kötü Avu­ka­tı” ro­ma­nı­nın gü­nü­mü­zün ül­key­le il­gi­li önem­li bir so­run­sa­lı­nı, din­sel ör­güt­len­me­nin tır­man­dı­ğı yer­le­ri, var­dı­ğı bo­yu­tu iş­le­me­si; sağ­lam bir kur­guy­la örün­tü­sün­de kadın so­ru­nu­na de­ğin­me­si, alay­sa­ma­lı bir dil kul­la­na­rak ger­çek­çi bir an­la­tım­la ro­man­laş­tır­ma­sı açı­sın­dan 2021 Rıfat Ilgaz Ödülü’ne değer gö­rül­dü­ğü­nü açık­la­dı.
Ödül Tö­re­ni 9-11 Tem­muz’da dü­zen­le­necek olan Cide Rıfat Ilgaz Sa­rı­yaz­ma Fes­ti­va­li’nde ya­pı­la­cak. (Evrensel)

Kazım Koyuncu Fındıklı’da anıldı
Kazım Koyuncu Rize Fındıklı’da Hasan Kartal Gösteri merkezinde düzenlenen etkinlikle anıldı.
Hasan Kartal Gösteri merkezinde düzenlenen anmaya çevre ilçelerden de katılım sağlandı. Açılış konuşmasını yapan Yasemin Sarı, Kazım Koyuncu’nun yaşamını anlattı.
Fındıklı Belediye Başkanı Ercüment Ş. Çervatoğlu da yaptığı konuşmada, Kazım Koyuncu’nun devrimci ve mücadeleci duruşuna vurgu yaptı.
Anmada Metanu grubu üyesi Murat Özbulut, Kazım Koyuncu şarkıları söyledi. Anmaya Kazım Koyuncu’nun yol arkadaşı Laz Kültür Derneği Başkanı Mehmed Ali Beşli, Sanat Yönetmeni Serdar Albayrak da katıldı.
Anmada Fındıklı Belediyesi Kadın Korosu sahne aldı. (Rize/EVRENSEL)

Behçet Aysan ve Metin Altıok Şiir Ödülleri 2 Temmuz’da sahiplerini bulacak
28. yılında Behçet Aysan ve Metin Altıok Şiir Ödülleri töreni İzmir Kültürpark Açıkhava Tiyatrosu’nda gerçekleştirilecek.
2 Temmuz 1993’te Sivas’ta, karanlık bir zihniyetin yaktığı ateşle aramızdan ayrılan iki şair, Metin Altıok ve Behçet Aysan, adlarına verilen ödüllerle ölümlerinin 28’inci yılı dolayısıyla yeniden bir araya geliyor.
Sivas Katliamı’nın 28’inci yılında Behçet Aysan ve Metin Altıok Şiir Ödülleri, 2 Temmuz Cuma günü saat 20:00’de İzmir Kültürpark Açıkhava Tiyatrosu’nda sahiplerini bulacak.
Belgesel gösterimi ve ödül töreninin ardından, sanatçı Leman Sam ve Ruhi Su Dostlar Korosu sahne alacak

Sennur Sezer Emek-Direniş Şiir ve Öykü Ödülleri sahiplerini buldu
Bu yıl altıncısı düzenlenen Sennur Sezer Emek-Direniş Şiir ve Öykü Ödülleri, Avcılar Barış Manço Kültür Merkezi’nde yapılan törenle sahiplerine takdim edildi.
DUVAR- Sennur Sezer Emek-Direniş Şiir ve Öykü Ödülleri’nin altıncısı, sahiplerini buldu.
DİSK Gıda İş Sendikası ve Manos Kitap tarafından düzenlenen etkinlikte Şiir Ödülü Can Hakman, Öykü Ödülü Tunç Kurt, şiir dalında Seçici Kurul Özel Ödülü Uygur Orhan ve Murat Tenetoğlu, öykü dalında Seçici Kurul Özel Ödülü ise Zekeriya Şimşek’e verildi.
‘KENDİSİNDEN ÇOK ŞEY ÖĞRENDİK’
Sunuculuğunu Şenay Kumuz’un üstlendiği törenin açılış konuşmasını Avcılar Belediye Başkanı Turan Hançerli yaptı. Sennur Sezer’i Evrensel Kültür Merkezi’nde tanıdığını söyleyen Hançerli, “Sennur Sezer ablamızdı bizim. Birçok alanda yan yana olduk. Bizim yetişmemizde emeği vardı. Kendisinden çok şey öğrendik. En çok da mütevazi olmayı… Sennur Sezer’in ismini taşıyan bir ödülün törenine ev sahipliği yapmak benim için onur ve gurur kaynağı. Sennur ablanın yolundan gitmek için çaba harcayacağımızın sözünü veriyorum” ifadelerini kullandı.
‘SÖZÜN, SESİN, SESLENİŞİN ŞAİRİDİR’
Sennur Sezer’in eşi yazar Adnan Özyalçıner de “Sözün, sesin, seslenişin şairidir Sennur Sezer. Tok sözlü, çok sesli, çoğunluğun seslenişinin şiiridir onun şiiri. Birken iki, ikiyken çok olmanın şiiridir. Üretmenin, üretmenin şiiri… Onun şiirinde sevgi çeker başı. Sevginin eşitçe dağılmasından, dağıtılmasından yanadır. Yaşamın barış içinde alabildiğine bölüşülmesinden yanadır” dedi.
Sennur Sezer’in direnişin şairi olduğunu söyleyen Özyalçıner, “Sennur’un şiiri, usul bir yağmurdan sonra açacak güneşin umududur. Açan tek çiçekte olsa direnişin şiiridir. Tek silahın sanat olduğu, olacağı; emeğin, emekçinin yarattığı, yaratacağı bir dünyada. Şiirin sesiyle” diye konuştu. Gazete duvar)

Kemal Özer Şiir Ödülleri sahiplerini buldu
Şair Kemal Özer’in anısını yaşatmak için düzenlenen Kemal Özer Şiir Ödülü’nün kazananları açıklandı. Halil İbrahim Özbay’ın ‘Yayı Eksik Viyola’ adlı kitabı birincilik ödülüne layık görüldü.
Şair Kemal Özer’in ailesi ve Klaros Yayınları tarafından, şair Kemal Özer’in anısını yaşatmak için düzenlenen Kemal Özer Şiir Ödülü’nün sahipleri açıklandı. Seçici kurulda Veysel Çolak, Yusuf Alper, Lokman Kurucu, Volkan Hacıoğlu ve şairin ailesi adına Simge Özer’in yer aldığı Kemal Özer Şiir Ödülleri, dosya ve kitap dalında verildi.
Gazete Duvar’ın haberine göre ödüllerin gerekçesi şöyle açıklandı:
“Bir şiir kitabını veya bir şiir dosyasını şiir sanatı bakımından değerlendirirken bir şairden yapısal bakımdan sağlamlık, özgün oluş, şiirin gereksindiği sözcük ekonomisi, yapaylıktan uzaklık, sözcüklerin ve dizelerin kurgusuyla metne şiir değeri kazandırması; ayrıca şairden insanın doğayla, insanın kendisiyle çelişkisini; bir başka deyişle insanın bütün hallerini, şiir estetiği içerisinde yansıtması beklenir. Dahası, yaşanan coğrafyanın kültürünü özümlemesi, şiirini o kültürden damıtarak evrensel kılması da… Elbette öyküleme tuzağına düşmemesi, dil bilinci, sözcük dağarcığının zenginliği ve bunun şiire yansıtılması, imgesel tutarlılık yani imgelerin hayata ilişkin anlamsal çağrışımlar oluşturabilmesi, Türk şiiri içerisinde kendi rengini üretebilmesi, kendine özgü bir ses oluşturması da beklenir şairden.”
2021 Kemal Özer Şiir Ödülü’nün kazananları şöyle:
Kitap dalında
Halil İbrahim Özbay’ın ‘Yayı Eksik Viyola’ adlı kitabı birincilik ödülüne,
Eren Şahin’in ‘Yıldızlı Sıfır adlı kitabı Jüri Özel Ödülü’ne
Dosya dalında:
Melih Elhan’ın “Atı Sürüyorum” adlı dosyası birincilik ödülüne,
Burak Tokcan’nın “Kırılgan Yüzler Albümü” adlı dosyası ikincilik ödülüne,
Dilek Mayatürk’ün “Bir Daha Yok Çiçeği” adlı dosyası üçüncülük ödülüne,
Mesut Varlık’ın “Akşam Provası” Jüri Özel Ödülü’ne layık görüldü.
Bu yılki Kemal Özer Şiir Emek Ödülü ise Tuncer Uçarol’a verildi

Bir Portre
Kemal Özer: Kemal Özer 1935 yılında İstanbul’da dünyaya geldi. 30 Haziran 2009 yılında ise vefat etti. Babası Devlet Demir yollarında tren sürücüsüydü. İstanbul Erkek Lisesinde orta öğrenimini bitirdi.
İstanbul Üniversitesinde Türk Dili ve Edebiyatı ölümünde öğrenim gördü. Burada okurken arkadaşları ile birlikte A dergisini çıkardılar.
Cumhuriyet gazetesi ve Karacan Yayınlarında çalıştı. Kitapçılık ve yayıncılık yaptı. Bu sırada şiir ve sinema alanında kitaplar yazdı. Türkiye yazarlar Sendikasının ikinci başkanlık görevinde bulundu.
İlk üç şiir kitabı ile İkinci Yeni Hareketinin içinde yer aldıktan sonra dünyaya yeni bir bakış ve ona bağlı olarak bir sanat anlayışı ile şiirler yazdı. Toplumcu gerçekçi diye nitelenebilecek bir dönemde toplumsal ve siyasal olaylara ve düşüncelere tanıklık etti.

Ne Okusak?
1.Başkomutan/ Ahmet Yavuz/ Kırmızı Kedi
2.Bir Gün Tek Başına/ Vedat Türkali/ Kırmızı Kedi
3.İsa’nın Çocukluğu/ J.M. Coetzee/ Can Yayınları
4.Gençlik Serüveni /G. Kabal /Ephesus Yayınları
5.Romantika/ Turgut Özakman/ Bilgi yayınevi

Exit mobile version