Antakya’da Kültür Sanat

Hazırlayan_Mehmet Karasu Haftanın Kitabı Başın Öne Eğilmesin/ Sabahattin Ali Başın Öne Eğilmesin, Kartal Belediyesi’nin katkısıyla TYS (Türkiye Yazarlar Sendikası) tarafından hazırlanan bir yapıttır. Kitabın editörlüğünü TYS  İkinci Başkanı Sayın nalan Çelik yapmış. Böyle özgün bir kitaba, emeği geçen herkesi içtenlikle kutluyorum Sabahattin Ali Kitabı’nda 35 yazı yer alıyor. Hıfzı Topuz’dan Dr. Rahime Sarıçelik’e, Adnan Özyalçıner’den […]

Hazırlayan_Mehmet Karasu

Haftanın Kitabı

Başın Öne Eğilmesin/ Sabahattin Ali

Başın Öne Eğilmesin, Kartal Belediyesi’nin katkısıyla TYS (Türkiye Yazarlar Sendikası) tarafından hazırlanan bir yapıttır. Kitabın editörlüğünü TYS  İkinci Başkanı Sayın nalan Çelik yapmış.

Böyle özgün bir kitaba, emeği geçen herkesi içtenlikle kutluyorum

Sabahattin Ali Kitabı’nda 35 yazı yer alıyor. Hıfzı Topuz’dan Dr. Rahime Sarıçelik’e, Adnan Özyalçıner’den Mustafa Köz’e, Öner Yağcı’dan Erdal Atıcı’ya, Emin Karaca’dan Gülsüm Cengiz’e yazarlar, Sabahattin Ali’yi anlatıyor. Ayrıca “Sabahattin Ali 110 Yaşında” başlıklı sempozyum bildirileri de bulunuyor.

Kartal Belediye Başkanı Gökhan Yüksel, “Sabahattin Ali Bir Mirastır” başlıklı yazısında Sabahattin Ali için sadece bir edebiyatçı değil, demokrasi mücadelesi vermiş, bedeller ödemiş ve bu uğurda yaşamını yitirmiş bir gazeteci ve düşünürdür diyor.

TYS Genel Başkanı Adnan Özyalçıner de yazısını “İsa Çelik’in ‘Başın Öne Eğilmesin’ başlıklı o güzelim afişini kitabımızın kapağı yaptık, böylece baskılar karşısında hiçbir zaman baş eğmeyen/eğdirilemeyen bir yazar olan Sabahattin Ali, bize de örnek olacaktır” diye bitiriyor.

Onunla tanışan Hıfzı Topuz’un “Sabahattin Ali’yle 71 Yıl Önce Tatlı Bir Akşam ve Ertesi Gün” başlıklı yazısı bilmediğimiz şeyler anlatıyor. Tıpkı Başın Öne Eğilmesin / Sabahattin Ali’nin Romanı’nda (Remzi Kitabevi, 2006) olduğu gibi…

ARANAN SABAHATTİN ALİ

Yazısına “Ben talihli bir gazeteciydim” diye başlayan Hıfzı Topuz, tanıştığı, konuştuğu, sohbet ettiği yerli yabancı birçok ünlüyü anıyor ki, hayran kalmamak elde değil. Atatürk’ten İsmet İnönü’ye, Nâzım Hikmet’ten General Trikupis’e, Hasan Âli Yücel’den Sabahattin Ali’ye… 1940’lı yıllardan başlayarak pek çok yazar adı veriyor. Picasso’dan Gabriel Garcia Marquez’e, General de Gaulle’den Julio Cortazar’a…yabancıları da unutmuyor.

Hıfzı Topuz’a göre, Sabahattin Ali 1947’de Markopaşa davaları nedeniyle gizlenmektedir. Rasih Nuri’nin evinde dört saat süren bir akşam yemeğinde birlikte olurlar. Hep onu dinlerler. O meşin montu, kasketi, kalın gözlükleriyle güya kendini gizlemektedir. Ama yolda onu gören herkes tanır. Ertesi gün Mülkiyeliler’in Taksim Gazinosu’ndaki gecesine arkadaşlarının içten çağrısı üzerine gider. Orada da ilgiyle sevgiyle karşılanır.” (Cumhuriyet)

Konuk Yazar

14 Şubat…/Hikmet ALTINKAYNAK

Yılın en kısa ayında öylesine çok sayıda gün ve hafta var ki şaşırmamak elde değil. Google’a göre, 28 günde 50 önemli gün var şubat ayında. Bunlar içinde yerel olmayan, ulusal ölçekte kutlanan anlamlı olanlar da var elbette. Bunlardan ikisi 14 Şubat Sevgililer Günü ile Dünya Öykü Günü. İkisinin de aynı günde ve uluslararası düzeyde kutlanması, çok güzel bir buluşma bence.

Bu iki günün ikisine de önem vermek gerektiğini düşünenlerdenim. Çünkü sevgiyle yetiştirilmeyen, sevgiye aç bir toplumda, her türlü suç işlenebilir, her türlü yanlış yapılabilir. Bunların en korkuncu kadın cinayetleridir ve son yıllarda buna doktor cinayetleri eklenmiştir.

Kadın cinayetleri bir türlü sona ermiyor. Tam tersine gittikçe artıyor. Çünkü toplumun büyük çoğunluğunun eğitimi çağdaş değil, ekonomisi bozuk, laiklik düşmanı kişilerin istismarıyla da yenik düşmüşler, yoksul ve mağdurlar.

Böyle bir ortamda eğitim görmüş bireyler yurtdışında yaşamak istiyor, gidiyorlar da. Son olarak da kamu kurumundan istifa edip özele geçen, şiddet ve ekonomik sorunlar yüzünden yurtdışına giden doktor sayısının 12-13 bin dolayında olduğu belirtiliyor. Ne yazık!

Böyle bir ortamda Sevgililer Günü’nden yararlanılarak, sevginin kuşatıcılığını, birleştiriciliğini, sevginin insancıllığı, öykünün düş gücüyle sevgiyi zenginleştirmek, sevgiliye öykü kitapları da armağan ederek, sevgiyi sanat haline getirmek gerekiyor.

Sevmenin sanat olduğunu günümüzden tam 66 yıl önce 1956 yılında yayımladığı Sevme Sanatı adlı kitabında Alman kökenli Amerikalı ünlü psikanalist, sosyolog ve filozof Erich Fromm anlatıyor. Bu kitabıyla sevmenin felsefi manifestosunu yayımlıyor. Sevmenin insancıl (humanist) bir eylem olduğunu tüm dünyaya duyuruyor…

BU GÜNLERDEN YOLA ÇIKARAK

Sevgililer Günü olsun, Dünya Öykü Günü olsun bunlar yalnızca bir gün kutlamakla geçiştirilecek günler değildir. Olsa olsa bu günler yalnızca anımsatmak içindir. Sevginin kesintisiz olması, öykü okumanın/yazmanın bilinçli bir seçimle sürdürülmesi gerekir.

Bunlar yapılırsa, birey de toplum da daha özgür ve güçlü olur.

Sevgi, aşk çağlar boyu hiç kesilmeden süregelen, bir toplumu yaşatan en önemli değerlerden biridir. Zaten eğitimin amacı bir sevgi toplumu yaratmak, sevgi ortamı içinde temel bilgileri, insan ve yurt sevgisini öğretmek değil midir? Ancak gerici siyasal iktidarlar, hem kinci ve tarikatçi öğrenci yetiştirerek, kendilerine çalışma ortamı sağlayan demokrasiyi yıkıyor hem de toplumu bölüyorlar.

Bu yüzden son aylarda ülkemizin kurtarıcısı, Cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün anıtlarına karşı saldırıya geçme cüreti gösterdiler.

SARI SAÇLI MAVİ GÖZLÜM

Bunun için de doğru bir bilince kavuşmak, sevgiyi, yaşam felsefesinin içine koymak, bu amaçla okumak, insanı, toplumu iyi anlamak gerekiyor. İşte böyle davrananların çabasıyla geçen hafta sonu Samsun Atatürk Anıtı’nı yıkmaya çalışan meczuplar lanetlendi, Türkiye ayağa kalktı, Atatürk’e sahip çıkıldı, “Onur Anıtı Nöbeti” tutuldu. Hep bir ağızdan Âşık Mahsuni Şerif’in bestelediği “Sarı Saçlı Mavi Gözlüm” şarkısı söylendi:

Sana hasret sana vurgun gönlümüz

Neredesin mavi gözlüm nerde

Bu gemi bu Karadeniz

Sarı saçlım mavi gözlüm

Nerde nerde nerdesin dost

Dünya Öykü Günü’ne gelince…

Aslolan bu günü kutlamak.

Bu gün için birkaç öykü kitabı alıp okuyarak, öykücünün düş dünyasını, anlattıklarını yaşamak…

Kimi gerçekleri öykücünün gözüyle görmek.

Her köşesi sevgi ve sevgili dolu yurdumuzun öykücüleri de bu sevgiyi dilden dile gönülden gönüle aktararak, zaten tarihe edebiyata sanata not düşüyorlar; ellerine, yüreklerine sağlık!

14 Şubat Sevgililer Gününüz ve Dünya Öykü Gününüz kutlu olsun! (Cumhuriyet)

Türkiye Yazarlar Sendikası, 14 Şubat Dünya Öykü Günü için bir bildiri yayınladı.

Sendikanın Genel Başkanı öykücü Adnan Özyalçıner’in kaleme aldığı “Öykü Yeniden Yaratır” başlıklı bildiri şöyle:

“Yaşamla iç içedir öykü. Yaşamın bir parçası. İnsandır. Doğayla, toplumla bütünleşen.

Tanıktır öykü. Aydınlığın da karanlığın da tanığıdır.

İnsanların yarattıkları güzelliklerle zenginlikler eşitçe paylaşılsın der/demiştir.

Acı çekilmesine/çektirilmesine, ölüme/öldürülmelere karşıdır. Acıyı sevince, savaşı barışa çevirmektir amacı. Başkaldırıcıdır.

Çoğuldur öykü. Tek bir insanı anlatıyor olsa da çoğuldan/çoğulluktan yanadır.

Sevgidir öykünün dili. Sevmek, sevilmektir. Sevinçle mutluluğun egemen olduğu/olacağı bir şenliktir öykü.

İnsanın insanca, en insanca yaşayacağı/yaşayabileceği bir ülke, bir dünyadır öykü.

Duygularını, düşüncelerini özgürce ifade edebileceği, serbestçe yayabileceği bir ülke, bir dünyadır. İnsancıl bir dünya…

Öykü belirli bir süreç içinde gelişir/gelişmiştir. Bu süreç içinde bulunulan yeri, zamanı, yaşananları ele alarak -gerekiyorsa geçmişle gelecekle- bağlantılarını kurar. İster topluma ister doğrudan bireye yönelik olsun, uyumlarla uyumsuzlukların, ilişkilerle çelişkilerin yarattığı olaylardaki değişende değişmeyeni yakalar.

Böylece yaşam öyküyü, öykü yaşamı var eder/etmiştir. Yaşananlarla/yaşatılanlarla bütünleşerek.

Öykü yeniden yaratır. Yeniden! Yeniden!”

HAFTANIN ŞİİRİ          

Görüş Günü Konuşması/Kemal Özer

Oğul ben senin görüş gününe

dağları devşirerek geldim

-bizim oranın dağlarını-

sevincimi ırmaklarda arıtarak

-bizim oranın ırmaklarında-

sabah yeliyle örerek saçlarımı

-bizim oranın sabah yeliyle-

o şimdi özlemiştir dedim

sesimi bizim oranın

çiçeklerine değdirerek geldim:

Nasılsın?

İşte yıllardan sonra oğul

yüz yüzeyiz yine seninle

aramızda duruyorsa bu tel örgü

sen de benim alnıma bakmalısın

dağılana dek birer birer bulutlar

görünene dek bizim oradan

senin için taşıdığım gökyüzü.

Bu tel örgü durduramaz çünkü

ne senin bakışını ne benim

yeter ki gözlerimiz susmasın:

Nasılsın…

Oğul ben senin görüş gününde

ninniler söylemeyi isterdim

-avutmak için uykusuz gecelerini-

türküler söylemeyi isterdim

-düğününe sakladığım türküleri-

nice ağıtlar düğümlendi boğazımda

-birer harman yangınıydı her biri-

söylemeyi isterdim yasak olmasa

bana kendi dilimizi kullanmak.

Ama bu da durduramaz oğul

ne senin söyleyeceğini ne benim

yeter ki bir tek sözcüğe sığsın:

Nasılsın!

Bir tek sözcükle alırım ellerini elime

-üşüdükçe ovalayıp ısıtmak için-

bir tek sözcükle basarım bağrıma seni

-en öksüz saatinde kuşluk vaktinin-

bir tek sözcükle duyururum öğütümü

-gördüğün zulum mayanı berkitsin-

bir tek sözcükle ulaşır sana dileğim

-gün devrilsin ama sen devrilmeyesin-

boşuna bunca zulüm,bunca yasak ve engel,

onları aramıza koyanlar utansın:

Nasılsın?!

HAFTANIN SANAT GÜNDEMİ

Dil Derneği Emin Özdemir Ödülü 2022

Yaşamı boyunca Harf ve Dil Devrimlerinin ödünsüz savunucusu olan 1 Eylül 2017’de yitirdiğimiz Dilci, Yazar Emin Özdemir’i devrimci kişiliğiyle yaşatmak, düşünce ve yapıtlarını gelecek kuşaklara aktarmak; dil duyarlığını, çağdaş dil ve yazın öğretimi anlayışını tanıtmak ve yaygınlaştırmak amacıyla Özdemir Ailesi ile Dil Derneği’nin düzenlediği “Dil Derneği Emin Özdemir Ödülü” 2022’de bir “gazeteci kitabı”na verilecektir.

Duygu Asena PEN ödülü Uçan Süpürge’ye verildi

PEN Türkiye Yazarlar Derneği tarafından her yıl verilen Duygu Asena PEN Ödülü bu yıl Uçan Süpürge’ye verildi.

Türkiye’de kadın hareketinin öncülerinden gazeteci-yazar Duygu Asena anısına 2007 yılından bu yana verilen PEN Duygu Asena Ödülü bu yıl Uçan Süpürge’ye verildi. 2021 yılında ise aynı ödül akademisyen Prof. Dr. Ayşe Buğra’ya verilmişti.

PEN Türkiye Yazarlar Derneği tarafından yapılan açıklamada, “Ödülü duruşuyla, gerçekleştirdikleriyle, birçok kadına yol açan, örnek oluşturan bir sivil toplum kuruluşuna veriyoruz: Uçan Süpürge’ye” denildi.

15. Metin Altıok Şiir Ödülü için başvurular başladı

Bu yıl 15’incisi verilecek olan Metin Altıok Şiir Ödülü için başvurular başladı. Katılım için son başvuru tarihi ise 22 Şubat 2022 olarak belirlendi.

Kırmızı Kedi Yayınevi’nin şair Metin Altıok’un anısına Zeynep Altıok’la birlikte düzenlediği Metin Altıok Şiir Ödülü için başvurular başladı. Bu yıl 15’incisi düzenlenecek olan yarışmanın seçici kurulunda Doğan Hızlan, Hilmi Yavuz, Eray Canberk, Ali Cengizkan, Haydar Ergülen, Şükrü Erbaş ve Salih Bolat yer alıyor.

Adaylar, 22 Şubat 2022 tarihine kadar 2021 yılı içerisinde yayımlanmış şiir kitaplarını 9 kopya olarak iletişim bilgileriyle birlikte Kırmızı Kedi Yayınevi’ne göndererek başvurularını yapabilecek.

Ödülün veriliş yeri ve tarihi daha sonra açıklanacak. (Gazete Duvar)

2022 TTB Behçet Aysan Şiir Ödülü

Türk Tabipleri Birliği’nin (TTB) 2 Temmuz 1993’te Sivas Katliamı’nda yaşamını yitiren şair Dr. Behçet Aysan anısına bu yıl 25’incisini düzenleyeceği Behçet Aysan Şiir Ödülü için başvuru süresi başladı.

Ocak 2021’den sonra yayımlanmış bir kitap ya da yayına hazır bir kitap dosyası ile aday olunabilir

Şair Salih Bolat hayatını kaybetti

Şair, yazar ve akademisyen Salih Bolat yaşamını yitirdi. Bolat’ın, koronavirüs nedeniyle 66 yaşında hayatını kaybettiği bildirildi.

Yitik Ülke Yayınları’nın Twitter hesabından yapılan açıklamada, “Sevgili şair dostumuz, ağabeyimiz Salih Bolat’ımızı yitirdik. Ailesinin, dostlarının, sevenlerinin, hepimizin başı sağ olsun… Ruhu şad olsun…” denildi.

Sevgili şair dostumuz, ağabeyimiz Salih Bolat’ımızı yitirdik. Ailesinin, dostlarının, sevenlerinin, hepimizin başı sağ olsun… Ruhu şad olsun…

BİR PORTRE:SALİH POLAT

3Temmuz 1956’da Adana’da doğdu. İlkokulu ve orta öğrenimini burada tamamladıktan sonra, Ankara İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi’nin Sosyal Politika Bölümü’nü bitirdi. Hacettepe Üniversitesi Eğitim Bilimleri Bölümü’nde yüksek lisans ve doktora programlarını tamamladı. Ankara Üniversitesi, İletişim Fakültesi’nden emekli oldu (2004). Beykent Üniversitesi, Sinema-TV bölümünde öğretim üyesi.

Edebiyat yaşamına Yeni Adana gazetesinin kültür sanat sayfasında öyküler yazarak başladı (1974). Adana’da, arkadaşlarıyla birlikte Koza adlı dergiyi çıkardı (1975).

İlk şiirini bu dergide yayımladı. 1977-1980 yılları arasında, Ankara’da yayımlanan Yapıt dergisinin ve Halk Evleri Genel Merkezi’nin yazı kurulu üyeliğinde bulundu. 1982-1983 yıllarında, yine Ankara’da yayımlanan Petek dergisinin yazı kurulu üyeliğinde bulundu. 1984-1986 yıllarında, Yarın dergisinin çalışmalarına katıldı. 1995 yılında, Cem Savran ile Promete dergisini kurdu.

1980 yılı başlarından itibaren Yeni Olgu, Oluşum, Edebiyat 81, Türkiye Yazıları, Süreç, Yeni Düşün, Varlık, Gösteri, Düşler, Şiir-lik, Edebiyat ve Eleştiri, Defter, E, Kaçak Yayın gibi dergilerde şiirler ve yazılar yayımladı.

1995-1997 yıllarında Siyah Beyaz gazetesinde, “Duygusal Düşünceler” adlı köşede yazdı. Bu yazılarından seçtiklerinin de yer aldığı yazılarını, daha sonraki yıllarda, aynı adla bir kitapta topladı.

1996 yılında, Radyo C’de “Şiir Penceresi” adlı programı yapımcı ve sunucu olarak yürüttü. Ceyhun Atuf Kansu Şiir Ödülü’nün ve Orhon Murat Arıburnu Şiir Ödülü’nün seçici kurul üyeliklerinde de bulunan Salih Bolat, Edebiyatçılar Derneği’nin ve Türkiye Yazarlar Sendikası’nın Yönetim Kurulu Üyeliğinde de görev aldı. Halen İstanbul Beykent Üniversitesi, Güzel Sanatlar Fakültesi, Sinema-TV Bölümü’nde öğretim üyesidir.

SAKIN VAZGEÇME /Salih BOLAT

o orada dursun

gecenin belirlediği şey

başlangıcın bilgisi

sakın vazgeçme

ateşin omzuna yaslan

suya tutun

eğer yorulursan.

bilmediğin bir yola çıkarsan eğer

sakın vazgeçme

göğü, kırları, denizi yanına almaktan

ihanetle karşılaşırsan kuytu bir yerde

ondan ayırma gözlerini

bir savaş gemisini izleyen iki yunus gibi.

eğer bir şeyler söylemen gerekirse

sakın vazgeçme

yabanıl şiirler okumaktan

gerçek aramızda dolaşıyor nasılsa

kesecek boyun arayan sabırsız bir kılıç gibi.

OKUMA ÖNERİLERİ

1.Sen De Gitme Triyandafilis/Ayla Kutlu/ Bilgi Yayınevi

2.Gurbet Hikayeleri/ R.Halid Karay/İnkılap

3.Değirmen/Sabahattin Ali/ Yapı Kredi Y

4.Öykü Yazmanın Sırları/Orhan Duru/Yky

5.Yazmalı Defter/Faruk Duman/Aalakarga

Exit mobile version