Hazırlayan (Mehmet Karasu)
Antakya Kitaplığı
Ben Şiirimi Yazarım Sonsuzluk Varsa Gider/Haz. Özge Ercan
Son zamanlarda, Sayın Enver Ercan’la ilgili iki kitap yayımlandı. İkisini de kızı Özge Ercan Ercan hazırladı. ‘Ben Şiirimi Yazarım Sonsuzluk Varsa Gider!’ ve ‘Enver Ercan Sen Sözcüğün Tekisin’
Özge Ercan’ın hazırladığı ve Yasak Meyve Yayınlarının yayımladığı ‘Ben Şiirimi Yazarım Sonsuzluk Varsa Gider!’ adlı kitap Enver Ercan’la yapılan söyleşilerden, ‘Enver Ercan Sen Sözcüğün Tekisin’ ise şiiri hakkında yazılan yazılardan oluşuyor. Özge Ercan, yayına hazırladığı kitaplar üzerine sorulan bir soruyu şöyle yanıtladı.
“Babamın arşivi yoktur. Kendi kitapları bile eksiktir arşivinde. Birisi istese onlardan da verir mutlaka. Oktay Rifat yayımlanan hiçbir kitabını kütüphanesinde tutmazmış. Bir keresinde yeni yayımlanan “Koca Bir Yaz” kitabının elindeki son nüshasını babama saklamış. Babam “ben aldım kitapçıdan üstadım” deyince, o da Tomris Uyar’a imzalayıp babamla göndermiş. Çok sevmişti bu tutumu. “Bütün bağlarını kopardı kitapla” demişti. Yazıları ve söyleşileri ben toplamıştım. Daha önce önerdim ama kendini öne çıkarmayı pek sevmediğinden sıcak bakmadı. Sonunda ikna ettim.”
Şiir severlerin başucunda bulundurmaları gereken iki özgün çalışma.
Konuk Yazar
Çocukluğumda Bir Meltem Esti…/ Resmiye Özel Serbes
Ah çocukluğum, asla geri gelmeyecek çocuk dünyam. Dünyadan bihaber, oyunlara doyamadığımız çocukluğum… Dedemin bahçesinde taş duvarların dibinde, harnup ağaçlarının gölgesinde, koca dut ağacının altında, Tek Kanat Emin’in evi önü, altı çocuklu Balıkçı İzzet’in evi önü, yukarıdan dört çocuklu Kamyoncu Halid’in evinin önü, daha aşağıda ise beş çocuklu Zopdiri Mustafa’nın evinin önü… Buralar bizim oyun sahamızdı. Ben kız çocuğu olarak bu sahanın dışına pek çıkamazdım. Ama 4 abim, okuduğumuz Teksas, Zagor, Tarkan, Tommiks çizgi romanların etkisiyle her biri bir roman kahramanı kesilir, karşı yakanın çocuklarıyla çete savaşları yapmaya giderlerdi. O zaman bende yaşıtım olan dayıkızı Cennet’le evcilik oynardık. Ne evcilik ama! Topladığımız taşlardan ev yapardık, teneke parçaları, yemek tabaklarımız, harnup yaprakları paramız olurdu, çatal ağaçtan bebek yapardık. Hayal dünyamız çok zengindi. Kir, toz, toprak, güneş umurumuzda değildi. Doğada malzeme çoktu… Keyfimiz ise beyde yoktu. Oyunlara doyamazdık. Acıktığımızda yufka ekmeğin içine sürülmüş sabah yağına toz şeker serpilir çomac yapılıp verilirdi elimize. Yemeye doyamadığımız çomaçlar. Çocukluğumun tek lezzeti şekerli çomaçtı.
Bir gün mahallemize bir aile taşındı. Tüm mahallede her evin beş, altı hatta yedi çocuğu vardı. Ama bu ailenin bir tek kızı vardı adı. Meltem. Meltem’in annesi hiç bizim annemize benzemiyordu. Bizim annelerimiz basma şalvarlı, başları yazmalıydı. Meltem’in annesi anne değildi. Sanki ablası gibiydi. Meltem mahallemize geldikten sonra hayatımda ilk kez farklı bir duygu yaşadım. Bizim dünyamızın dışında başka dünya keşfettim sanki. O zamanlar, ben ve dayıkızları annelerimizle tarlaya günlüğe gider, üstümüzde basmadan entarilerimiz, ya da basma tulumlarımız, saçımız başımız dağınık, elimiz yüzümüz toz, toprak içinde, taşların arasında mutlu, mutlu oynardık taa Meltem bizim dünyamıza girene kadar.
Meltem’in eli, yüzü beyaz bizimki gibi kara değil. Saçları renkli tokalarla bağlanmış. Bizim ise saçlarımız don lastiğiyle bağlanırdı hep. Hele kırmızı üstü fiyonklu terlikleri! Bizim terliklerimiz genelde hepimizin aynı model, giymekten arka kısmı parçalanmış eskiliğinden ve kirinden rengi kaybolmuş naylon terliklerdi.
Bir de oyuncak meselesi var tabi. Biz çocukların en can alıcı noktası da Meltemin oyuncaklarıydı. Biz hepimiz hayatımızda ilk kez gördüğümüz gerçek oyuncaklar. Sarı saçlı ağlayan bebeği ve bebek arabası daha neler, neler. Meltem, o bebek arabasına bebeğini koyarak ikindiüstleri bizimle oynamaya gelirdi. Öğlenleri Meltem öğle uykusu uyurdu. Bizim annelerimiz hep tarlada günlükte olduğundan bizi öğle uykusuna yatıran olmazdı.
Ah Meltem sen geldikten sonra benim tadım tuzum kaçtı. O zamana kadar ben ne basma entarimin farkındaydım, ne ayağımdaki arkası kopmuş naylon terliğimin… Senin renkli parlak oyuncaklarının yanında, bizim teneke parçalarından oyuncaklarımız çok komikti. Hatta sen geleceğinde artık değersiz olan ve eskiden oynamaya doyamadığım bu tenekeleri sen görme diye saklıyordum.
Artık çok mutsuzdum tüm kızlar Meltem’le ve oyuncaklarıyla oynamak için can atıyordu. Meltem benim çocukluk yıllarımın üstünden öyle bir esti ki, ben o kırılgan çocuk kalbimle ve sezgilerimle sınıf farkına vardım.
Haftanın Şiiri
Gök Yüzünü Çevir Bana/Enver Ercan
bende bulduğun benim de aradığımdı
sarmaşıp inceldiğimiz o nokta
hadi tut elimden gezdir sokaklarını
ansızın yakalan sağnağıma
akşam kendini karartırken geliyorsun
komşular kimbilir ne diyor
günü soyunup beni giyiniyorsun
parmakların ışıkları dinlendiriyor
gök yüzünü çevir bana
gezinsin tutkunun alevden dili
uçarken çıkardığın o ses var ya
bütün sözcüklerin özeti gibi
tanrı bu geceyi korusun
Kısa Sanat Haberleri
Yılmaz Güney’in bilinmeyen şiirleri yayımlandı
Yılmaz Güney’in daha önce yayımlanmamış iki şiiri ortaya çıktı.
Güney’in yıllar önce yazarak yazar ve tiyatro sanatçısı Ayşe Emel Mesci’ye verdiği “Eskiden Bilmezdim Yalnızlığı” ve “Kendi Dilinden” başlıklı iki şiiri okurlarla buluştu.
İki aylık edebiyat dergisi Sözcükler’in temmuz – ağustos sayısında Yılmaz Güney’in bilinmeyen iki şiiri yayımlandı.
Güney’in yıllar önce yazarak yazar ve tiyatro sanatçısı Ayşe Emel Mesci’ye verdiği “Eskiden Bilmezdim Yalnızlığı” ve “Kendi Dilinden” başlıklı iki şiiri okurlarla buluştu. Derginin yeni sayısında Mesci’nin “Stockholm’de Yılmaz Güney’le” başlıklı bir anı yazısı ve Egemen Berköz’ün kaleme aldığı “Yılmaz Güney 80 yaşında / Unutulmadı, unutulmayacak” başlıklı bir başka yazı daha yer alıyor.
Sahibi ve yazı işleri sorumlusu Turgay Fişekçi’nin izniyle, dergide yayımlanan Yılmaz Güney’in iki şiiri kamuoyu ile paylaşıldı.
ESKİDEN BİLMEZDİM YALNIZLIĞI
Eskiden bilmezdim yalnızlığı
Bir ağaç nasıl yalnız değilse ormanında
Bir çiçek kendi dalında
Eskiden bilmezdim yalnızlığı
Yalnızlığın içinde
Şimdi yalnız, yalnız mıyım
Kopuk muyum dalımdan
Uzağında mı kaldım ormanımın
KENDİ DİLİNDEN
Bana kendi dilinden bir şarkı
söyle
kimin adına olursa olsun
yeter ki çığlığın senin olsun
sesine dökülsün isyanın
sesin sel olsun bağırsın
Bana bir şeyler söyle
ama kendi dilinden olsun
belki anlamam dediğini
ama senin dilinden olsun
Kaynak: Yılmaz Güney’in bilinmeyen şiirleri yayımlandı
Dünyanın en büyük ‘kitabevi’, Tahran Kitap Bahçesi, İran’ın başkentinde açıldı.
Yetkililerin verdiği bilgiye göre, 65 bin metrekarelik komplekste, dev kitap mağazasının yanı sıra sinema salonları, bilim merkezleri, derslikler, sergi alanları, restoranlar ve oyun odaları bulunuyor. Kompleksin çevresi ise kitap okumaya elverişli, büyük bir yeşil alanla çevrili.
Mehr Haber Ajansı’na konuşan İslami Şura Meclis Başkanı Ali Laricani, bu kompleksle, İranlı çocukları modern yöntemler ve ekipmanla aktif ve yaratıcı olmaya teşvik etmeyi amaçladıklarını aktardı. Laricani, bu kompleksin açılmasının ülke için büyük bir kültürel olay olduğunu söyledi ve “Çocuklarımız burada kültürel ve akademik olanaklardan daha iyi yararlanabilecek” dedi. (Kay. Birgün Gazetesi)
Nedim Gürsel’in kaleme aldığı ‘Allah’ın Kızları’ adlı roman, Macarcaya çevrildi.
Nedim Gürsel’in ‘halkın dinsel değerlerini aşağıladığı’ gerekçesiyle büyük yankı uyandıran romanı ‘Allah’ın Kızları’ Macaristan’da Libri yayınevi tarafından yayımlandı. Kitabı Macarcaya Orhan Pamuk’un ‘Cevdet Bey ve Oğulları’ kitabını çeviren Nemes Krisztian çevirdi. Gürsel’in kitabı daha önce Arapça dahil olmak üzere pek çok dile çevrilmiş ve 2009’da Türkiye Yayıncılar Birliği İfade Özgürlüğü ödülünü almıştı. Kur’an’dan yola çıkarak İslam’da inanç ve şiddeti sorgulayan roman, çok sesli bir destan niteliği taşıyor.
BİR PORTRE
Ayla Kutlu (doğ. 14 Ağustos 1938, Hatay) Yazar.
Ayla Kutlu Kimdir?
İlk ve ortaöğrenimini Antakya, İskenderun, Gaziantep’te tamamladı. Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’ni bitirdi (1960). Personel eğitimi, organizasyon, çalışma yöntemi konularında çeşitli kamu kuruluşlarında görev yaptı. Bilgi Yayınevi’nde editör olarak çalıştı. TV çocuk programlarında senaristlik, danışmanlık, yazarlık yaptı. Radyo ve televizyonlara sohbet köşeleri hazırladı.
Öyküleri, Arapça, İngilizce, Almanca ve Flamanca’ya çevrildi.
Çocuk romanı Merhaba Sevgi Makedonca yayımlandı.
İlk öykü ve yazıları Özgür İnsan dergisinde Aygen Berel adıyla yayımlandı (1976-1977).
13. Antalya Film Festivalinde film öyküsü dalında birincilik kazandı.
Bir Göçmen Kuştu O adlı kitabıyla 1986 Madaralı Roman Ödülü’nü,
Hoşçakal Umut’la 1988 Rüştü Koray Ödülü’nü,
Sen de Gitme Triyandafilis ile 1991 Sait Faik Hikâye Armağanı ‘nı aldı.
Mekruh Kadınlar Mezarlığı ile 1996 Yunus Nadi Öykü Ödülü’nü kazandı.
Ayla Kutlu’nın Eserleri
Roman:
2010 – Asi… Asi
2004 – Ateş Üstünde Yürümek (roman) (Tutsaklar adıyla 1983)
1999 – Emir Bey’in Kızları
1994 – Kadın Destanı
1987 – Hoşçakal Umut
1985 – Bir Göçmen Kuştu O
1983 – Cadı Ağacı
1980 – Islak Güneş
1977 – Kaçış
Öykü:
2001 – Zehir Zıkkım Hikâyeler
1995 – Mekruh Kadınlar Mezarlığı
1994 – Sen de Gitme Triyandafilis (film)
1984 – Hüsnüyusuf Güzellemesi
Anı:
2006 – Zaman da Eskir
Çocuk Kitapları
Roman:
Merhaba Sevgi
Yıldız Yavrusu
Başı Kuşlu Çocuk
Masal:
Beceriksizler Sirki
Gezgin Kertenkele ile Kutup Ayısı
Çiçek Elli Robot
Küçük Mavi Tren
Kendini Köpek Sanan Ayakkabılar
Harika İkizler 1
Harika İkizler 2
Harika İkizler 3
Mavi Saçlar Pembe Gözler
Huvava (destan)
Minik Sultan Sihirbaz
Minik Sultan ile Deniz Kızı
Minik Sultan Beceriksiz Palyaço
(Kaynak: turkedebiyati.org)
OKUMA ÖNERİLERİ
1.ASUR MÜHRÜ / HASAN KIYAFET/ CEYLAN YAYINCILIK
2.KAFESTEKİ KUŞUN ŞARKISI/MAYA ANGELOU/ ÇEV. FARİS KUSEYRİ/ AYRINTI YAYINLARI
3.LUKA BENİM ADIM/ NECDET ÖZKAYA/ GOA