Antakya’da Kültür-Sanat

ANTAKYA KİTAPLIĞI Tırpan/ Fakir Baykurt “Halkın kendisinin bile deyimleyemediği derindeki muhalefetini sanat dile getirir. Gözlemlerim öyle ki işçilerden, köylülerden, çocuklardan yazarlar kadar, hatta onlardan daha gelişkin düşünenler var. Yoksa da ben varsayıyorum. Ben roman yazmayı sadece kendi üstlendiğim bir iş gibi almıyorum. Onu romanımın kişileriyle hatta okurlarımla birlikte üstlenmişiz. Birbirimizin pabucunu giymişiz; olayları, durumları, kişileri, […]

ANTAKYA KİTAPLIĞI
Tırpan/ Fakir Baykurt

“Halkın kendisinin bile deyimleyemediği derindeki muhalefetini sanat dile getirir. Gözlemlerim öyle ki işçilerden, köylülerden, çocuklardan yazarlar kadar, hatta onlardan daha gelişkin düşünenler var. Yoksa da ben varsayıyorum. Ben roman yazmayı sadece kendi üstlendiğim bir iş gibi almıyorum. Onu romanımın kişileriyle hatta okurlarımla birlikte üstlenmişiz. Birbirimizin pabucunu giymişiz; olayları, durumları, kişileri, acıları, sevinçleri, özlemleri birlikte yazıp götürüyoruz. El ele omuz omuzayız. Yelkenimizi aynı yel şişiriyor. Yazar kişilerinin pabucunu giymeden romanının bir bölümünü bile yazamaz. HEP YAZDIĞIM İNSANIM BEN, YAZDIĞIM HER İNSAN BEN…”
Edebiyatımızın ölümsüz yazarlarından Fakir Baykurt, nasıl yazıldığını bu yazı dizisinde özetlediğimiz, 1970 yılında yayınlanan Tırpan romanında, çocuk denecek yaştaki genç kızları, parasının, varsıllığının gücüyle kendine eş almak isteyenlerin, bunu her zaman başaramayacağını ustalıkla anlatır.
Tırpan, Fakir Baykurt’un romancılığının doruğu olarak değerlendirilmiştir. Tiyatroya uyarlanmış, 1970 yılı TRT ve 1971 TDK ödüllerini kazanmıştır. Bence de Tırpan ve Kaplumbağalar, Fakir Baykurt’un insanlarımızın, kent ve kır emekçilerinin ülkemizdeki maceralarını anlatan en başarılı romanlarıdır. Fakir Baykurt’un romanları ülkemizin emekçi, yoksul, üretici, çalışkan, dürüst, onurlu, gururlu insanlarının bu yönlerini ortaya koyan romanlardır. Köyde ve kentte sömürücüleri yeren, politikacıların ikiyüzlülüğünü ortaya koyan, jandarma ve polis baskısını, işkenceyi teşhir eden, devletin vatandaşa hizmet eden değil, egemenlerin hizmetinde vatandaşa zulüm, baskı uygulayan bir kurum olduğunu gözler önüne seren, teşhir eden romanlardır. Köylerde ve kentlerde emekçi halkın yoksulluğunu, işsizliği, sömürülüşünü açıkça belirten romanlardır.
YAZDIĞIM HER İNSAN BEN’İM
Fakir Baykurt’un romanlarındaki bazı kahramanların abartılı, gerçeküstü roman kahramanları olduğu pek çok kişi tarafından ifade edilmiştir. Tırpan romanındaki Uluguş, Kaplumbağalar’daki Kır Abbas, Amerikan Sargısı’ndaki Temeloş gibi… Ben bunlara Keklik romanındaki Elvan Çavuş’un, Yayla romanındaki Çakır Hasan’ın, Tırpan’daki Koca Linlin’in, Yılanların Öcü, Irazca’nın Dirliği, Kara Ahmet Destanı’ındaki Irazca’nın, Onuncu Köy romanındaki Öğretmen ve Topal Pehlivan’ın da eklenebileceğini düşünüyorum. Ancak biliyoruz ki Onuncu Köy romanındaki Öğretmen ve Topal Pehlivan Fakir Baykurt’un doğup büyüdüğü, ilk görev yaptığı Kavacık köyünün Eski Muhtar’ının pek çok özelliğini taşıyan “gerçek” (kahramanlardır.Tahir Şİlkan abc Gazetesi)

KONUK YAZAR
SÜRGÜNLERE RAĞMEN MÜCADELE: Fakir BAYKURT

Ülkesinin sorunlarına duyarlı bir öğretmenin öğretmen örgütçülüğüne TÖDMF’ye, TÖS’e genel başkanlıkla katkıları gelir, Devrimci Eğitim Şurası, Büyük Eğitim Mitingi, Büyük Öğretmen Boykotu; yani kendi öğretmenine düşman yöneticilerin egemenliğindeki bir ülkede sorgulanmalar, yargılanmalar, açığa alınmalar, sürgünler, cezaevleri, saldırıya uğramalar, bombalanmalar, dövülmeler, sövülmeler… Gurbet gelir; dilini ve yurdunu bunca seven bir aydının zorlu sınavı; bu sınavın başarılarla, kıvançlarla dolu ürünleri…
İlk yapıtı 1955’te yayımlanan “Çilli” öykü kitabıdır. 1958’de Fakir Baykurt adı tüm ülkeye yayılır: “Yılanların Öcü” edebiyat klasiklerimizin arasına girer. Adalet arayışı, özgürlük istemi, bağımsızlık tutkusu, kırsal kesimdeki çelişkiler, öğretmenlerin ve sıradan insanların sorunları, aydınlık-karanlık çatışması temalarını işleyen “Onuncu Köy, Irazca’nın Dirliği, Kaplumbağalar, Amerikan Sargısı, Tırpan, Köygöçüren, Keklik, Yayla, Kara Ahmet Destanı” romanları bir aydınlanma yaşayan kuşakların başucu kitaplarından ve “Yüksek Fırınlar, Koca Ren, Yarım Ekmek”, yurt dışındaki Türk emekçilerinin yaşamlarından ve sorunlarından kesitlerle aydın duyarlılığının başarılı örneklerinden olur.
YOKSUL BİR KÖY ÇOCUĞUNUN AYDINA DÖNÜŞMESİ
Öykü serüveni “Efendilik Savaşı, Karın Ağrısı, Cüce, Anadolu Garajı, On Binlerce Kağnı, Can Parası, İçerdeki Oğul, Sınırdaki Ölü, Kalekale, Barış Çöreği, Gece Vardiyası, Duisburg Treni, Bizim İnce Kızlar, Anamla Yıllar, Rur Havzasında Türk Bahçeleri, Telli Yol” ile sürer. Eğitim sorunları başta olmak üzere kültür, sanat, siyaset üzerine düşüncelerini içeren “Efkâr Tepesi, Öğretmenin Uyandırma Görevi, Şamaroğlanları, Yeni Kölelik mi?, Türkiye’de Köy Enstitüleri, İfade: TÖS Savunması, Benli Yazılar”da bir aydının çığlıkları, yoksul bir köy çocuğunun aydın bir bilgeye dönüşmesinin izleri görülür.
Şiirlerini “Bir Uzun Yol”da toplayan Baykurt, “Topal Arkadaş, Sarı Köpek, Sakarca, Yandım Ali” adlı çocuk kitaplarına imza atar. Halk masallarını romanlaştırdığı “Kerem ile Aslı, Dünya Güzeli, Saka Kuşları” adlı kitaplarla aydınlatır düş, duygu ve düşünce dünyamızı. Özyaşamını “Özüm Çocuktur, Köy Enstitülü Delikanlı, Kavacık Köyünün Öğretmeni, Köşe Bucak Anadolu, Bir TÖS Vardı, Genç Emekli, Sıladan Uzakta, Dost Yüzleri (Portreler)”nde (8 cilt) anlatır.

HAFTANIN ŞİİRİ

BU ELLER MİYDİ? – FAZIL HÜSNÜ DAĞLARCA
Bu eller miydi masallar arasından
Rüyalara uzattığım bu eller miydi.
Arzu dolu, yaşamak dolu,
Bu eller miydi resimleri tutarken uyuyan.

Bilyaların aydınlık dünyacıkları
Bu eller miydi hayatı o dünyaların.
Altın bir oyun gibi eserdi
Altın tüylerinden mevsimin rüzgarı.

Topraktan evler yapan bu eller miydi
Ki şimdi değmekte toprak olan evlere.
El işi vazifelerin önünde
Tırnaklarını yiyerek düşünmek ne iyiydi.

Kaybolmus o çizgilerden
Falcının saadet dedikleri.
O köylü çakısının kestiği yer
Söğüt dallarından düdük yaparken…

Bu eller miydi kesen mavi serçeyi
Birkaç damla kan ki zafer ve kahramanlık.
Yorganın altına saklanarak
Bu eller miydi sevmeyen geceyi.

Ayrılmış sevgili oyuncaklardan
Kırmış küçücük şişelerini.
Ve her şeyden ve her şeyden sonra
Bu eller miydi Allaha açılan !

KÜLTÜR- SANAT GÜNDEMİ
Behramoğlu’na akademi onur üyeliği verildi
Şair ve gazetemiz yazarı Ataol Behramoğlu’na, Romen şair Mihai Eminescu’nun adını taşıyan uluslararası akademiye onur üyeliği verildi.
Uluslararası Mihai Eminescu Şiir Festivali açılış töreninde Romen şairin adını taşıyan uluslararası akademiye iki onur üyeliklerinden biri Ataol Behramoğlu’na, ikinci üyelik ise Romen soprano Mariana Nicolasco’ya sunuldu. Akademi başkanı, şair, akademisyen Prof. Dr. Ion Diaconescu’nun tanıtım konuşması sonrasında üyelik plaketi ve madalyasını almak üzere sahneye gelen Ataol Behramoğlu, Romanya’dan ve başka ülkelerden elliye yakın şairin bulunduğu salonda yaptığı konuşmada bu onurun kendisine aynı zamanda iki ülke arasında bir edebiyat ve kültür elçisi olma sorumluluğunu da yüklediğini ve bundan dolayı çok mutlu olduğunu söyledi.
Büyük ozana saygı duruşu
Fazıl Hüsnü Dağlarca için, ozanın doğduğu yer olan Beşiktaş’ta, Beşiktaş Belediyesi tarafından bu yıl 3. kez düzenlenecek olan Dağlarca Şiir Ödülü’nde bir ilk yaşanacak.
Fazıl Hüsnü Dağlarca için, ozanın doğduğu yer olan Beşiktaş’ta, Beşiktaş Belediyesi tarafından bu yıl 3. kez düzenlenecek olan Dağlarca Şiir Ödülü’nde bir ilk yaşanacak. 21 ressam, Dağlarca’nın resim dünyasına olan ilgisine teşekkür için bir araya gelerek yapıtlarını “Resim/Sesim…” sergisinde sergileyecekler. Serginin küratörlerinden aynı zamanda “Dağlarca ile Resim Söylemek” kitabının yazarı da olan ressam Ruşen Eşref Yılmaz, Dağlarca’nın resim sanatıyla ilgisini şu sözlerle açıklıyor: “Bir gün, Dağlarca’ya şu soruyu yöneltmiştim; ‘Neden şiir dışında başka ürünler vermediniz?’ Soruma verdiği yanıt ilginçti: ‘Ben gözlüğümün camını yalnız şiire ayarladım.’ demişti. Yıllar sonra şu kanıya vardım ki; ozanlar ozanı Dağlarca, o ulu gözlüğünün camından resimlere, ressamlara da bakmıştı. Öyle bir bakmıştı ki, hepimizi şaşırtmıştı.”
‘Dağlarca’ya saygı sergisi’
Dağlarca’yı ölümünden kısa bir süre önce tanıyan Sergi Küratörü Ressam Ahmet Özel de Dağlarca’nın resme ilgisine tanık olmuş isimlerden biri: “Şair olmasının yanı sıra büyük filozoftu Dağlarca. Yaşamı boyunca sanatın bütün dallarıyla bağlantı kurmuş ve o alanlarla ilgili derin görüşlerini dostlarıyla paylaşmıştı. Resim onun için en az yazın alanı kadar önemliydi. Avrupa müzelerini dolaşmış, özellikle Hollandalı ressam Rembradt’ın eserlerine olan hayranlığı çevresindeki dostları tarafından bilinirdi. ‘Resim/Sesim…’ Fazıl Hüsnü Dağlarca’ya saygı sergisi.” Sergi 15-25 Ekim tarihleri arasında Akatlar Kültür Merkezi’nde görülebilir. (Cumhuriyet)
Voltaire Ödülü, Evrensel Basım ve Turhan Günay’a verildi
Uluslararası Yayıncılar Birliği’nin Voltaire Ödülü, Evrensel Basım Yayın ve Cumhuriyet Kitap Temsilcisi Turhan Günay’a verildi. (Murat KUSEYRİ- Evrensel))
Uluslararası Yayıncılar Birliği’nin her yıl verdiği Voltaire Ödülü, İsveç’in Göteborg Kitap Fuarı dolayısıyla düzenlenen bir galada Evrensel Basım Yayın ve Cumhuriyet Kitap Temsilcisi Turhan Günay’a verildi. Evrensel Basım yayın adına ödülü Genel Yayın Yönetmeni Cavit Nacitarhan alırken
Göteborg Kitap Fuarı’nda gerçekleşen ve Türkiye’de ifade – basın özgürlüğü ihlallerinin ele alındığı söyleşiye, İsveç PEN Kulubü Başkanı Elisabeth Asbrink, Evrensel Basım Yayın Genel Yönetmeni Cavit Nacitarhan, Türkiye Yayıncılar Birliği Başkanı Kenan Kocatürk konuşmacı olarak katıldı. Turhan Günay’ın gönderdiği video-mesaj ekrana yansıtıldı.
PEN Kulubü Başkanı Elisabeth Asbrink, Türkiye’de gerçekleşen basın ve ifade özgürlüğü ihlallerinin ülkenin sınırları dışına taşıp Avrupa ülkelerinde yaşayan muhaliflere yöneldiğine dikkat çektikten sonra Erdoğan hükümetinin diasporada yaşayan muhalifleri susturmak için Interpol’u bir araç olarak kullanılmasına karşı girişimlerde bulunduklarını söyledi.
Dil ödülü hangi yayınevine gitti
Dil Derneği, Dil Bayramı’nın 85’inci yılı için İstanbul’da bir tören düzenledi. Avcılar Belediyesi’nin katkılarıyla gerçekleşen Dil Bayramı etkinliğinde Bedri Baykam, Kırmızı Kedi Yayınevi, Fatih Portakal, Feyza Hepçilingirler, Nazan Moroğlu ve Oya Adalı’ya “85. Dil Bayramı Onur Ödülü” sunuldu.
Dil Derneği Başkanı Sevgi Özel ile Avcılar Belediye Başkanı H. Handan Toprak Benli’nin açılışını yaptığı törende Türkçe’nin korunmasının önemine vurgu yapıldı.
Törende ödül alan ünlü ressam Bedri Baykam da bu tür etkinliklere çok değer verdiğini belirtti ve “Hiçbir zaman moralsizliğe, hiçbir zaman yılgınlığa düşmeyeceğimizin sözünü eminim bu salonda her birimiz veriyor” dedi.

Abdallık kültürünün önemli temsilcilerinden Ertaş, ölümünün 5. yılında anılıyor.
“Bozkırın Tezenesi” olarak anılan, Türk halk müziğinin en önemli isimlerinden halk ozanı Neşet Ertaş, vefatının 5. yılında anılıyor.
1938 yılında Kırşehir’de dünyaya gelen ve 2012’de prostat kanseri sebebiyle tedavi gördüğü hastanede hayatını kaybeden Ertaş, yaşamı boyunca yaklaşık 400 plak, onlarca kaset ve bir o kadar “long play” kaydetmişti.
Süleyman Demirel’in cumhurbaşkanlığı döneminde kendisine teklif edilen “Devlet Sanatçısı” unvanını “Herkes bu devletin sanatçısı” diyerek kabul etmeyen Erteş, hayatta olduğu dönemde “Unesco Somut Olmayan Kültürel Mirasın Korunması Sözleşmesi” kapsamında Kültür ve Turizm Bakanlığınca “Yaşayan İnsan Hazinesi” ilan edilmişti.
Eserlerinde Anadolu insanının acı ve kederini dile getirdiğini ifade eden Erteş’a, İstanbul Teknik Üniversitesi Devlet Konservatuarı tarafından 2011’de fahri doktora unvanı verildi, aynı zamanda sanatçının bağlamadaki tavrı ve türküleri konservatuarlarda ders olarak okutuldu. (Kaynak: AA)
FAKİR BAYKURT’U ANIYORUZ…
Yaşamları boyunca yaşamın her alanında var olmaya çalışmış, örnek ömürler olmuş bazı insanlara vefa borcumuzu ödemek biz kendini edebiyatçı sayanlar için bir tür boyun borcu olsa gerek. Bu ülke onların açtığı yolda tanıştı özgürlük duygusuyla, onlarla aydınlık denen kavramın farkına vardı. Fakir Baykurt bu adlardan ve önde gelenlerden birisi…
Burdur’un Yeşilova’sına bağlı Akçaköy’de yoksul bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelmiş, babası Kara Veli ölünce okuldan alınıp amcasının yanına yanaşma olarak verilmiş, amcasının askere alınmasıyla köyüne ve güçlükle sürdürdüğü okuluna dönmüş Fakir Baykurt, bir öğretmen mücadelesi önderi, yapıtları birçok dile çevrilmiş, ansiklopedilere geçmiş bir yazar, bir aydın olarak adını tarih sayfalarına yazdırmayı başaracaktır.
Gönen Köy Enstitüsü çıkışlı Fakir Baykurt, kendi deyimiyle, “bacaklarını gerip güne karşı işeyen” bir yazardır; “insan hayatını karartan “beylerle, paşalarla” uğraşır… Baykurt’un yazın çizgisinin arkasında, anası Elif’in evinde karşılaştığı, o sıra kafasındaki roman olan Kaplumbağalar’dan söz ettiğinde, “sivrelt kalemini halam, sivrelt de yaz” diye bağıran köylüsü Haçça Akdoğan’ın sesi hep duyulur. “”İstemeyenlerin ağzına tüküreyim!” demiştir Akçaköylü Haçça. Sonra da devam etmiştir… “Dünyada insanın sıkıntısı bir çanak bulgurla, bir lokma kuru ekmeğe mi? Topal eşeğime yükler, ben iletirim senin çocuklarına! Sivrelt kalemini, durmadan yaz.”
Durmadan yazmıştır Baykurt… İçinde doğup büyüdüğü halk kültüründen aldığı çoğul ve yenileştirici güçle, önce o kültürün evrensel kültürle buluşması için öncülük etmiş, sonra da bir ayağını attığı Avrupa’dan yenileşmiş bir biçemle ses vermiştir.
11 Ekim 2017 Çarşamba günü, 18.30’da, Ankara’da, Mülkiyeliler Birliği’nde Fakir Baykurt’u sonsuzluğa göçüşünün 18. yılında sevgi ve saygı ile anıyoruz…(Alper Akçam)

BELLEĞİMİZDEKİ KADINLAR
GÜLER KALEM
26.05.1986 tarihinde Elbistan’da doğdum. 2007’de İnönü Üniversitesi Türkçe Öğretmenliği Bölümü’nü bitirdim. On yıldır Hatay’da Türkçe Öğretmenliği yapmaktayım. Şuan Samandağ Atatürk Ortaokulu’ndayım. Kısa öykü ve şiir alanında çalışmalarım var.
Papirüs, Lacivert, Yaşam Sanat, Bireylikler, Eliz Edebiyat, Amanos, Aratos, Tmolos, Serçeşme, Yalnız Sanat, Berceste, Kirpi Edebiyat, Orontes gibi edebiyat dergilerinde şiirlerim ve öykülerim yayımlanmıştır. Hatay Türkiye Yazarlar Sendikasında öykü çalışmaları yapıyorum. Antakya’da yeni çıkan Orontes Edebiyat dergisinin yayın yönetmenliğini yapıyorum. Kasım 2015’te “Laciverti Kanayan Deniz” adlı ilk romanım Kanyon Yayınları tarafından basılmaya değer görüldü ve yayımlandı.
Hedefim; öykü ve şiir alanında ne zaman kendimi yetkin görüp, kendime artı puan verirsem, o zaman edebiyat atölyesi açıp, öykü ve şiir dalında uzmanlaşmak.
ANTAKYALILAR NE OKUYOR?
1. Elia ile Yolculuk/ Zülfü Livaneli/Karakarga Yayınevi
2. Yüzünüz Kuşlar Yüzünüz/ Cemil Kavukçu/ Can Yayınları
3. Heyulanın Dönüşü/ Yiğit Bener/Can Yayınları
4. Kuyucaklı Yusuf/ Sabahattin Ali/ Yapı Kredi Yayınları
5. Kuşlar Yasına Gider/Hasan Ali Toptaş/ Everest Yayınları
6. Şark Belleği/ Hüseyin Ferhad/ Yapı Kredi Yayınları
7. Şiirin Gizli Tarihi/ Refik Durbaş/ Doğan Kitap

Exit mobile version