Hazırlayan: Mehmet Karasu
Antakya Kitaplığı
Gazi Mustafa Kemal Atatürk
Prof. Dr. İlber Ortaylı /Kronik Kitap
Yaşamının Tüm Yönleriyle Büyük Lider Atatürk…
“Tarihin akışını değiştiren, ona mührünü vuran veya büyük tehlikelere mâni olan liderlere her memlekette rastlamak mümkün değildir. Atatürk dünya tarihinin nadiren gördüğü bir dehadır. Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra, hiçbir mağlup milletin direniş göstermediği zamanda siviller ve askerlerle dünyaya meydan okumuştur.” İLBER ORTAYLI
“Gazi Mustafa Kemal Atatürk kitabı, evvela imparatorluğu dirilten nesil olan 1880’liler kuşağı, Balkan coğrafyası ve Mustafa Kemal’in aile kökeni ile başlıyor.
Akabinde Atatürk’ün askeri eğitimi, Manastır yılları, Milliyetçilikler Dönemi, İttihat ve Terakki, II. Abdülhamid, Enver Paşa, Ziya Gökalp, Trablusgarb, Balkan Savaşları ve Sofya yıllarıyla devam ediyor.
Ordumuzun İtilaf devletleriyle sekiz cephede mücadele ettiği Birinci Dünya Savaşı, kutlu zaferlerimiz Çanakkale ve Kutü’l Amâre, Mondros, son padişah Vahideddin, bir milletin ve ülkenin ölüm fermanı olan Sevr…
Tüm detaylarıyla Milli Mücadele dönemi, 23 Nisan 1920 ve sonrasında muhalefete rağmen verilen Kurtuluş Savaşı, İnönü Muharebeleri, Lozan Konferansı, Büyük Taarruz ve Cumhuriyet’e giden yol…
Saltanat ve hilafet tartışmaları, Lozan, On İki Ada, mübadele, Osmanlı’dan kalan borçlar, Musul ve yakın tarihin en önemli meselesi olan inkılablar…
Son olarak kişisel özellikleriyle, dünyada, anılarda, hafızalarda kalan izleriyle modern Türkiye’nin kurucusu Atatürk…
İlber Ortaylı bu ilk biyografisinde yaşamının tüm yönleriyle büyük lider Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü anlatıyor. Türk tarihçiliğine hiç unutulmayacak ve sürekli başvurulacak bir rehber kitap daha kazandırıyor..” (Tanıtım yazısı
Konuk Yazar
1953 yılında Adana’da basımı yapılan bir kitapçık olan “İşgalde Antakya Baskını”, “Dede Beyoğlu Hakkı Dede” imzalı aşağıdaki sözlerle başlıyor:
“Kuvvei işgaliyenin Türkleri şiddetli tazyik altına aldığı bir zamanda 1335 Kanunusani ayında yapılmış olup kırk yaşından yukarı Antakya halkının umumiyetle gözleri önünde ceryan etmiş vukuatlar olmasına nazaran hadiseler mübalağadan ari, olduğu gibi yazılmıştır.”
“Her ne kadar kalemimde zayıflık var ise de vukuat Hatay halkının kamilen meşhudatı dahilinde olup ifadelerimin baştan başa bir hakikat bulunması bu kusuru göstermez zannederim” [1]
Yedi perdeden oluşan bir tiyatro oyunu olarak düşünülmüş “İşgalde Antakya Baskını”. Türü tiyatro da olsa yazarın önsözde söylediği gibi olayları tamamen gerçekleri dikkate alınarak aktarması, kendisinin ise baskında belirleyici rol oynamış biri olması nedeniyle önem kazanıyor. Konusu, Manda dönemi Hatay tarihinin önemli gelişmelerinden biri olan Antakya baskını ve özelde işgalci Fransız kuvvetlerinin yurtseverlere gözdağı vermek için kullandığı hapishanenin çeteler tarafından basılması.
Faik Türkmen, Mufassal Hatay Tarihi’nde bu baskının 13 Mart 1920’de Asım Beyin komutası altındaki 60 kişilik bir çete kuvveti tarafından yapıldığını yazıyor. Grubun bir kısmı kışla kapısını tutarak Fransız askerlerin dışarı çıkmasına engel olmuş, bir kısmı Köprübaşındaki polis karakolunu basmış, Hakkı Bey komutasındaki bir grup ise hapishaneyi basarak tutukluları salıvermiştir. [2]
Oyunun Birinci perdesinde Selamet beldesinde oturan Sultan Hanım ve çocukları vardır. O çocuklardan birisi Hakkı Beydir. Hakkı Bey Fransızlar tarafından aranan bir isim olmasına rağmen ana evini ve mahallesini ziyaret etmekten çekinmemektedir.
İkinci perdede Sultan Hanımın evi Fransız işgal kuvvetleri tarafından basılır. Hakkı Beyi arayan işgalciler evin altını üstüne getirirler. Herkesi dayaktan geçirirler ve Hakkı Beyin yerine annesini ve bir kardeşiyle besleme çocuğu beraberlerinde götürürler. Bu bölümde işgalcilerle işbirliği yapan bir tercümanı da görürüz.
Üçüncü perdede işbirlikçi tercümanın icraatlarıyla karşılaşırız. Tercüman, Sultan Hanıma “gizli bir nasihatte” bulunmaktadır.
“Koca bir devletle uğraşılmaz”dır, “zararın neresinden dönülse kâr”dır. İşbirlikçi tercüman Fransız komutanla görüşmüştür, buna göre Sultan Hanım oğluna bir mektup yazacak ve derhal teslim olmasını isteyecektir, teslim olduğu takdirde Hakkı Bey af edilecek, üstelik kendisine “büyük memuriyetler” verilecektir.
Dördüncü perdede Hakkı Bey Baslıka köyü ahalisine annesinden gelen mektubu yüksek sesle okumaktadır. Mektubun imza yerinde Hakkı Beyin beş yaşındaki çocuğunun parmak izleri vardır. Mektubu dinleyen çete üyeleri işgalcilerin taleplerini kahkahalarla karşılar ve içlerinden birisi hapishaneye baskın düzenlemeyi önerir. Onun bu önerisi diğer arkadaşları tarafından da coşkuyla karşılanır ve karar altına alınır.
Beşinci perdede hapishane baskını gerçekleştirilir. Henüz şafak ağarmadan yapılan saldırıda çok sayıda Fransız asker öldürülmüş, kapılar kırılarak içerdeki tutuklular serbest bırakılmıştır. Saldırıda iki şehit verilmiştir ama etrafta çok sayıda ceset vardır. Altıncı perdede baskını yapan çete silah vb. ganimetlerle Kuseyr dağlarına doğru hareket eder. Hareket öncesi Hakkı Bey, Köprü Caddesi üzerinde toplanmış halka amaçlarını anlatan bir söylev verir. Son bölüm olan Yedinci perdede ise Fransız işgal kuvvetlerinin baskın sonrasında intikam hırsıyla yaptığı zulümler anlatılır.
16 sayfa olarak basılan kitapçığın sonunda ise baskına katılan çetenin bir listesi vardır:[3]
Bu tiyatro senaryosu sanatsal açıdan elbette tartışılabilecek bir metin ama her şeyin gerçeklere dayalı olarak anlatıldığı bilgisi metnin en önemli özelliğini oluşturuyor. Böyle bakınca ise bir ayrıntı net bir biçimde göze çarpıyor. Beşinci perdede özgürlüğüne kavuşan biri “ayağı ile yerdeki can vermekte olan düşman leşlerine tekme vurur”[4]
sözü geçiyor. Bu sözler ise yürütülen savaş ne kadar haklı bile olsa, karşındaki düşman ne kadar zalim biri bile olsa insanın kanını donduruyor.
Elbette bu ayrıntı metnin değerini düşürmüyor ama keşke öyle olmasaydı demeden yapamıyor insan.
Haftanın Şiiri
HAVZA YOLLARINDA MUSTAFA KEMAL/Ceyhun Atuf Kansu
Muhmur dağın başında bir duman, bir duman,
Mustafa Kemal’in başında daha bir duman
Dağ düşünür gündüz gece başından duman gitmez,
Mustafa Kemal düşünür gündüz gece başından duman gitmez,
Dağların başında duman eksik olmaz,
Soy yiğidin başından duman eksik olmaz.
Mahmur dağının dumanlarına baktı da dedi.
Mustafa Kemal, Köroğlu olmak ne güzel şu dağlarda,
Tutmak gece gündüz denizlerin yolunu, yol vermemek,
Üşümek, ateş yakmak, yola düşmek ne güzel,
Bölmek orta yerinden gemilerin getirdiği güneşi,
Bir sana bir bana vermek ne güzel!
Çakal dağının eteğine vardı ki Mustafa Kemal,
Vakit alaca karanlık, dağın eteğinde bir kahve,
Kahvede düze inmiş eşkıyalar, Karadeniz uşakları,
Kaynıyor Erzurum işi semaver, çay demleniyor.
Uyanmış su, gözleri adamların, susuz gözleri sıcak,
Mustafa Kemal baktı, tanıdı, hepsi halk.
Oturdular, hep beraber çay içtiler,
Ordan burdan, dereden tepeden konuştular,
Sabah güneşi gelip bağdaş kurdu bir yana,
Yarı karanlıktı yüzleri birden aydınlandılar,
Acı çekmiş, susamış, dağ çizgileri sert
Mustafa Kemal’in gözlerinde tek tek ışıdılar.
Çıktı kavak yaylasına “oh!” dedi, Mustafa Kemal,
Ölmez be, insan bu vatanı sevince,
Halk kokusudur, güller çimenlerden gelir,
Ovaları sürenler aşağıda, ormanlarda bıçkı sesleri,
Dağılmış Mahmur dağının dumanları
Çekip cümle türküleri bir dere ışıltısıyla akar.
Havza’ya vardım ki, kulağımızı koyalım bir,
Bağımsız yaşamak diyelim bir, dinle ne ses verir?
Havza pazarına inmiş allı morlu köylüler,
Çıkarlar ormanlardan gizli gizli çağıralım, bir,
Gelirler toplanırlar ateşimize, onlar için yaktık,
Özgür yüreklerin soluğunu üflesinler bir.
Sevelim dedi, Mustafa Kemal, sevelim bir,
Selâm verelim bir, selâm alalım bir,
Halk olmak ne güzel şeydir arkadaşlar,
Şu sabah çayını içelim bir, kardeşçe sıcak.
Yüzümüzü yunalım şu dereden bir,
Sonra kursunlar darağacını kavgamıza,
Asarlarsa assınlar bizi düşlerimizden!
Haftanın Sanat Gündemi
Edebiyat, hayatı kuşatacak
37. Uluslararası İstanbul Kitap Fuarı bugün kapılarını açıyor. 800 yayınevi’nin katıldığı fuar 18 Kasım’da sona erecek.
TÜYAP Tüm Fuarcılık Yapım A.Ş. tarafından Türkiye Yayıncılar Birliği işbirliği beraberinde TÜYAP Fuar ve Kongre Merkezi-Büyükçekmece’de düzenlenen 37. Uluslararası İstanbul Kitap Fuarı bugün kapılarını açıyor. Fuar 18 Kasım’a kadar ziyaretçilerini ağırlayacak.
Fuara yurtiçi ve yurtdışından 800 yayınevi ve sivil toplum kuruluşu katılıyor. Fuarın ana teması ise “Hayatı Edebiyatla Kuşatmak.” Dokuz günlük fuar boyunca panel, söyleşi, şiir dinletisi ve çocuk atölyelerinden oluşan 300 kültür etkinliğinde ve binlerce imza gününde yazarlar okurlarıyla bir araya gelecek.
Fuarın onur yazarı Selim İleri, fuar süresince etkinliklerde ve imza günlerinde okurlarıyla buluşacak. Everest Yayınları ve TÜYAP tarafından düzenlenen Selim İleri Edebiyatı panellerinin 10 Kasım’daki ilk oturumunu Doğan Hızlan yönetirken, Ayşe Sarısayın, Gül İrepoğlu ve Beşir Ayvazoğlu konuşmacı olarak katılacak. Oturumun ikinci paneli ise 18 Kasım Pazar günü Metin Celâl’in yönetiminde ve gazetemiz Kitap Eki Yayın Yönetmeni Turhan Günay, Atilla Birkiye, Fatih Altuğ, Handan İnci, Filiz Aygündüz’ün konuşmalarıyla gerçekleşecek. Bu paneli gazetemiz Kitap Eki Editörü Eray Ak’ın yöneteceği, Jale Sancak, Sibel Oral, Onur Caymaz ve Burcu Aktaş’ın konuşmacı olacakları “Selim İleri ve Sonraki Kuşaklar” paneli takip edecek.
11 Kasım Pazar günü ise Türkan Şoray’ın konuşmacı olarak katılacağı ve Faruk Şüyün’ün yöneteceği “Arkadaşım Selim” söyleşisi gerçekleştirilecek. Selim İleri için hazırlanan onur yazarı kitabından seçme metin ve fotoğraflardan oluşan “Arkadaşım Selim” sergisi ise ana giriş / üst kat fuayede fuar süresince ziyaret edilebiliyor.
Atatürk’ü Anma Günü ve Atatürk Haftası kapsamında Mustafa Kemal Atatürk, fuarın açılış günü olan 10 Kasım’da düzenlenecek etkinliklerle TÜYAP’ta anılacak. Yapı Kredi Yayınları’nın düzenlediği “Mustafa Kemal Atatürk’e Yakından Bakmak” isimli söyleşide İpek Çalışlar ve Teyfur Erdoğdu; İnkılap Yayınları tarafından düzenlenen “Atatürk Etkisi” söyleşisinde ise Sinan Meydan konuşmacı olacak. Mustafa Kemal Ulusu da “Atatürk’ün Yanıbaşında” söyleşisinde konuşmacı olacak. Aytül Akal’ın minik okurlarıyla buluşacağı “Atatürk Olmak” söyleşisi ise Uçanbalık Yayınları tarafından düzenlenecek.
Kitap fuarı süresince yayıncılık sektörünün tüm bileşenlerini bir araya getiren TÜYAP , ilk kez illüstratör ve yayıncıların buluşacağı bir etkinlik organize ediyor. Türkiye Yayıncılar Birliği ile birlikte yürütülen organizasyonun hazırlık aşamasında tüm illüstratörlere bir çağrıda bulunuldu ve ilk kez doğrudan yayıncılarla illüstratörlerin buluşacağı etkinliğe 64 illüstratör ve 35 yayıncının katılımı gerçekleşti. Buluşmaya katılan illüstratörlerin işlerinden bir seçki fuar süresince 12. salonda sergilenecek.
Ara Güler Sergisi
Fotoğrafın usta ismi Ara Güler, TÜYAP ’ta bir sergi ile anılıyor. Geçen ay 17 Ekim’de hayatını kaybeden Güler için Ara Güler Müzesi’nin ilk yayını “Islık Çalan Adam”, Ara Güler’in görsel hikâyeciliğini farklı alanlardaki üretimleri üzerinden yeniden okumaya davet ediyor. Sergi, 12. salonda fuar süresince ziyaret edilebilir.
İlhan Erdost anıldı
Yayıncı İlhan Erdost katledilişinin 36’ncı yılında mezarı başında tören düzenlendi. Törende ailesi ve dostları katılırken Erdost, yapılan konuşmalarla anıldı.
Yayıncı İlhan Erdost, katledilişinin 36’ncı yılında ailesi ve dostları tarafından düzenlenen törenle anıldı. 12 Eylül darbesinde, abisiyle gözaltına alınan ve dövülerek katledilen yayıncı İlhan Erdost, Ankara Karşıyaka Mezarlığı’ndaki kabri başında anılırken, HDP’li Milletvekilleri ve Cumhuriyet Gazetesi yazarlarının tutuklanması eleştirildi. 12 Eylül’deki karanlık günlerin bugün de yaşandığı aktarıldı.
“Demokrasi sorunu devam etmekte”
Anma töreninde ilk sözü alan İHD eski Başkanı Nevzat Helvacı, İlhan Erdost’un katledildiği yıllardaki koşullarla şuan ki koşulların aynı olduğunu aktarırken şu sözlere yer verdi:
“Türkiye’de birinci sorun demokrasi sorunudur. İlhan ve ağabeyi Marksizm’in klasiklerini, bilimsel sosyalizmin temel eserlerini sunarak aydınlanma devrimine katkı sağlamışlardır. Ama bunun bedeli ağır olmuştur. Bugünde görüyoruz ki demokrasi diye bir şey kalmadı. Bir sürü olumsuzluk yaşanıyor. Yaşanan olumsuzluklar karşısında toplumun sessiz kalmasını anlayamıyorum. Siyasal muhalefet bu konuda yetersiz kalıyor”
“O artık bir simge”
Nevzat Helvacı’dan sonra söz alan eski CHP milletvekili Mustafa Gazalcı, İlhan Erdost’un faşizm ve baskının katlettiklerinin bir simgesi olduğunu aktardı. Gazalcı, konuşmasına şu şekilde devam etti: “İlhan, bize direnmeyi her ne olursa olsun teslim olmamayı, sevmeyi ve barışı anımsatıyor. Ülkemiz karanlık ve sıkıntılı günler geçiyor. Her gün ölenler yetmiyormuş gibi idamı geri getirmeye çalışılıyor. Bu kötü koşullarda insan umudu tüketmemelidir. Her genç aydınlığın kazanacağını bilmeli ve öyle yürümelidir. Öldürülenlerin bize bıraktığı ders budur”(Birgün)
Vakıfbank Kültür Yayınları yayın hayatına başlıyor
VakıfBank Kültür Yayınları’nın (VBKY) kuruluşu, Beyazıt Devlet Kütüphanesi’nde düzenlenen toplantıyla duyuruldu. Toplantıda VakıfBank Kültür Yayınları’nın neden kurulduğuna ve vizyonuna yönelik açıklamalarda bulunan VakıfBank Genel Müdürü Mehmet Emin Özcan, yıl içinde geniş bir yelpazede pek çok kitabın okuyucuyla buluşacağını belirterek, “Geçmişten aldığımız gücü, geleceğe taşıma vazifemizin önemli bir parçası da kültür yayıncılığıdır” dedi.
VBKY, TÜYAP Kitap Fuarı’nda okurlarla buluşacak
VakıfBank’ın kültür dünyasına katkıda bulunacağını kaydeden Özcan, VBKY’nin ilk olarak TÜYAP Kitap Fuarı’nda okuyucuyla buluşacağını belirterek kitaplarla ilgili şu bilgileri verdi: “Sürgünde Muhalefet: Namık Kemal’in Hürriyet Gazetesi 1868-1869 önemli bir eser. Hürriyet, dönemin toplumsal ve siyasal görüşlerini genişçe aktaran, fikir adamı Namık Kemal’in sürgün yıllarında Ziya Paşa’yla beraber Avrupa’da yayınladıkları gazetenin adıdır. Latin harfli alfabemizle ilk kez okuyucuyla buluşacak birinci kitap, belirtilen yıllarda Namık Kemal’in editörlüğünü yaptığı gazetenin ilk 50 sayısını içeriyor. Bir diğer önemli kitabımız ise Kuruluş: Mekteb-i Sultani’den Galatasaray Spor Kulübü’ne. Bu eserde, 1904-1907 yılları arasındaki Türk futbolunun erken çağına da ışık tutuluyor.” (Bir Gün)
Okuma Önerileri
1.Ödek Kızı/ Hatice Yakut/Zeytindalı Yayıncılık
2.Dinmez Taarla Kuşunun Şarkısı/Nilüfer Belediyesi
3. Şairaneden Şiirsele/ Murat Belge/ İletişim