Adaylar ne diyor, biz ne istiyoruz?
Mart 2019 yerel seçimlerine aylar kala, Hatay Büyükşehir Belediyesi’nden Antakya ve Defne’ye, onlarca ismin ‘ADAYIM’ diyerek ortaya çıktığı bir süreci izliyoruz. Hepsinin ortak sloganı ‘BEN DAHA İYİYİM’ olurken, ‘BEN İYİ ONLAR KÖTÜ’ mesajı ise geleneksel siyasetin en çarpıcı cümlesi olarak bu süreçte de yerini almaya devam ediyor. Peki, sokaktaki vatandaş ne diyor, ne istiyor? Biliyor muyuz?
31 Mart 2019 tarihinde, ülke genelindeki yerel yönetimlerin belirleneceği yerel seçimler; Ankara, İstanbul, İzmir, Hatay, Diyarbakır, Konya ve diğer kentler noktasında ‘daha iyi hizmet’ sloganlarının yarıştığı bir süreci bir kez daha vatandaşın karşısına koyuyor. Peki, Türkiye’de mahalli idareler ile mahalle/köy muhtarlıkları ve ihtiyar heyetlerinin seçilmesi amacıyla 2972 sayılı yasanın sekizinci maddesi uyarınca her beş yılda bir yapılan ve son olarak 30 Mart 2014 tarihinde gerçekleşen seçimlerde ‘seçmen kararları’ aynı mı, değişti mi?
Hürriyet Yazarı Abdulkadir Selvi, Mart 2019’da yapılacak yerel seçimlere dair AK Parti tarafından yaptırılan anketi değerlendirirken, kararsızların oranının düne göre yüzde 20 arttığına dikkati çekmiş. Selvi, Hatay’daki siyasi dengeleri ve olası sonucu etkileyebilecek ‘ittifak’ hesaplamaları üzerine konuşurken de şu tespitleri paylaşmış:
“İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, ‘Hiçbir siyasi parti ile kurumsal bazda ittifak yapmayı düşünmüyoruz. İttifakı seçmen kendi yöresinde yapıyor’ dedi. Ancak İYİ Parti’de seçimlere ittifakla mı ittifaksız mı girileceği konusu kesin karara bağlanmış değil. Yüzde 50 yüzde 50 durumu.
Kılıçdaroğlu da Akşener de bu seçimlerin liderlikleri açısından hayati derecede önemli olduğunun farkındalar. Yaşanacak bir seçim hüsranının 31 Mart gecesinde tehlike çanlarını çalmaya başlayacağının farkındalar. 31 Mart yerel seçimleri bu anlamda Kılıçdaroğlu ve Akşener için varlık ya da yokluk seçimlerine dönüştü.
SP Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu ise ‘Yerel seçimlerde ittifak yapmayacağız. İl ve belde bazında teşkilatlarımız dirsek temasında bulunurlar’ dedi. Üç liderin açıklamasındaki ittifak yapmayacağız sözü önemli ama asıl anahtar cümle ‘yerelde işbirliği’ sözünde yatıyor.”
Selvi’nin tespitinde durup Hatay’a bakıldığında, olası ittifak senaryolarının şimdilik rafa kalktığını söylememiz gerekiyor. Peki, ‘ittifakların’ olmadığı bir Hatay tablosunda mevcut isimlere sürpriz isimler de eklenir mi?
-MEVCUT İSİMLER-
Hatay ‘yerel idare’ fotoğrafına bakıldığında, Ak Parti adına; Antakya Belediye Başkanı İsmail Kimyeci, Hassa Belediye Başkanı Abdurrahman Demirel, Belen Belediye Başkanı Adnan Vurucu, Kırıkhan Belediye Başkanı Ayhan Yavuz, Payas Belediye Başkanı Bekir Altan, Kumlu Belediye Başkanı İbrahim Paç, Erzin Belediye Başkanı Kasım Şimşek, Reyhanlı Belediye Başkanı Mehmet Çüter, Yayladağı Belediye Başkanı Mehmet Kalkan, Altınözü Belediye Başkanı Rifat Sarı, İskenderun Belediye Başkanı Seyfi Dingil, hala görevde olan isimler ve bazıları ‘tekrar’ aday olacaklarının sinyalini şimdiden verdi bile!
MHP adına Dörtyol Belediye Başkanı Yaşar Toksoy, CHP adına ise Arsuz Belediye Başkanı Nazım Culha, Defne Belediye Başkanı İbrahim Yaman ve Samandağ Belediye Başkanı Mithat Nehir mevcut tabloya ekli diğer isimler. Büyükşehir’de ise CHP’li Lütfü Savaş ismi hala en güçlü aday! Şu ana kadar ortaya çıkan, Antakya eski Belediye Başkanı Mehmet Yeloğlu gibi isimler bu kalabalık içinde ne kadar ‘hızlı’ koşar ve bitiş çizgisine ne kadar önce varır bilinmiyor ama… Vatandaş beklentisi oldukça net!
-NE İSTİYORUZ?-
‘Yerel seçimlerde aday olacaklardan ne istiyorum’ noktasında okurlarımızdan gelen talepleri, adayların ‘sloganları’ ile karşılıklı oturtmanın sırası mı sizce de? Peki, onlarca ADAY’ın ortaya çıktığı bir ortamda, yaşadığımız şehre dair beklentiler mi?
Açık isimleri bizde saklı okurlarımızın kelimeleri şöyle:
T.Y. > Bir memur olarak, ismim sizde saklı kalmak şartıyla iletiyorum düşüncelerimi… Aslında ‘ne değişecek’ ki, noktasındayım açıkçası. Sizce bir şeyler değişir mi? Yıllardır bu kentte yaşıyorum. Daha önce Adana’daydım.Herkesin bu kadar çok konuştuğu, ama şehir için bu kadar az şey yaptığı başka bir yer görmedim. Bir kere kent içinde yaşanan çöp olayına çözüm bulamayan idareciler var. Adam, gözümün içine baka baka yere pisliğini atıyor. Parklar, sokaklar, bahçeler, caddeler aynı durumda. Zabıta görüyor, ama görmemezlikten geliyor. Ceza yazın kardeşim! Ben bu insanların kirlettiği bir kentte yaşamak istemiyorum. Her aday çok konuşuyor. Ama bu kentin bu sorununa dair bir tanesi kalkıp tek bir şey söylemiyor. Var olanı yok kabul ediyor. Yazık!
M.N. > Daha önce oy verme önceliğim ‘Parti’ değildi, kişiydi. İnsan istiyor ki, bu şehri, mesleki olarak uygun biri yönetsin… Mesela doktor, mimar, sanatçı, akademisyen ve hatta yurt dışını çok iyi bilen biri. Dışarıda yapılanı iyi takip eden biri. Şimdi mi? Bilmiyorum! Aslında ‘oy vermeli miyim?’, bunu da bilmiyorum. Herkesin herkesi suçladığı, her adayın ‘muhteşem’ olduğu, projelerinin ise ‘inanılmaz’ olduğu bir seçime doğru gidiyoruz! İnsan merak ediyor… Herkesin bu kadar iyi ve her projenin bu kadar görkemli olduğu bir coğrafyada bizlerin yaşadığı şehir niye bu halde? Nerede vadettiğiniz şehir? Dışarıda bu kent adına o kadar güzel şeyler söyleniyor ki… Ama eski dönemlerine dair! Şimdilerde bize kalan mı? Kalabilen aslında! O yüzden şimdiki adaylar arasında ‘İŞTE BU’ diyeceğim bir tanesi bile yok! Çıkar mı, bilmiyorum… Bekliyorum…
S.H. > Bir Harbiyeli olarak, bizlere büyüklerimiz tarafından anlatılan eskileri ve bizlerin yaşadığı bugünü karşılaştırıyorum. O zaman ortaya çıkan şey mi? Mutsuzum. Bir birey olarak, bir vatandaş olarak, ama en çok da bir seçmen olarak. Yapılan çalışmaları izliyorum. Yollar, kaldırımlar, parklar… Ama bir şey var ki, özensizler! Hep bir şeyler eksik! Ailemizde bir engellimiz var mesela… Kaldırımlar, onun yürümesine uygun değil. Tekerlekli sandalyesi var, ama kendi başına kaldırımlara çıkamıyor ya da çıktığında, inemiyor. Rampalar, biz engelsizler için bile problemli. Sanırım ’empati’ yok! Yönetmek isteyenlerimizde bunu arıyorum en çok da! Var olanı
bulduğumda da ona oy vereceğim.
Z.İ. > Kim neye göre oy verecek, bilmiyorum. Benim önceliğim, kullandıkları dil! Kavga edip duranları izlemekten sıkıldım. Ankara’nın meclisini Hatay’da da görmekten sıkıldım. Bu kenti beraberce omuzlamak varken, sahne şovlarına hayatlarımızı kurban etmelerinden sıkıldım. O yüzden dinliyorum. Dili güzel olanı, kalbi güzel olarak ilan edip oyumu da ona vereceğim.
L.A. > Aslında, herkes o kadar güzel bir şehir anlatıyor ki! ‘Keşke’ diyorum, her birini dinlerken! Keşke anlattıkları olsa… Keşke anlattıkları gibi bir kent olsa… Keşke bizler de böyle bir şehirde nefes alıp veriyor olsak. Bu aynı genel seçimler gibi! Pembe hayatlar sunuyorlar bizlere önce! Ama sonra unutuluyor o ‘pembe’ ve tüm o duvarlar siyahtan griye dönüşüveriyor. Arkadaşlarım geliyor bazen, başka şehirlerden. Antakya evlerini merak ediyorlar, dizilerde seyredip geldikleri için, ama… Onlara hangi sokağı göstereceğimi bilemiyorum. Öyle kirli ki her yer ve öyle bakımsız ki! Buna nasıl bir bahane ekleyebilirim, bu kent adına, bizi yönetenler adına? Zaten ben niye bahane bulmak zorundayım ki? İstediğim şey, bize kendi şehir planlarını sunsunlar. Hayallerini anlatsınlar. Sokakları, caddeleri, meydanları, parkları, tarihi, kültürü, sanatı bu şehrin içinde nasıl yeşerteceklerini dile getirsinler. Ondan sonra da, ‘adayım’ desinler!
-SON SÖZ-
Antakya’dan Defne’ye, Hatay’ın Büyükşehir makamından diğer ilçelere, ‘ADAY’ koltuklarında oturanların şehrinde beklentiler genelde aynı, şikayetler de, sorular ve sorgular da. Peki, son okurumuzun dediği gibi olsun mu ‘olası cevap’?
O zaman, istediğimiz şey, bize kendi şehir planlarını sunmaları olsun! ‘ADAYIM’ diyenler, hayallerini anlatsın bizlere. Sokakları, caddeleri, meydanları, parkları, tarihi, kültürü, sanatı bu şehrin içinde nasıl ‘yeniden’ yeşerteceklerini dile getir-sinler. Sloganları ve kavgaları bir kenara bırakıp, ‘medeniyetler kenti’ kavramını nasıl omuzlayacak-larını söylesinler. Olmaz mı? -Tamer Yazar-