Ana Sayfa Arama Video Yazarlar
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

Antakyalı Deprem Bilimci Sözbilir’den Önemli Açıklama

İzmir Dokuz Eylül Üniversitesi Deprem Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdürü,

İzmir Dokuz Eylül Üniversitesi Deprem Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdürü, Antakyalı deprem bilimci Prof. Dr. Hasan Sözbilir, Türkiye’de 2011 yılından bu yana tanımlanan 485 fay hattı bulunduğunu belirtti. Bu fayların 30’unun “sismik boşluk” sınıfında yer aldığını ve her an deprem üretebileceğini vurguladı.

Prof. Dr. Sözbilir, fayların üzerinde son 125 yılda meydana gelen depremlere öncelik verdiklerini ve özellikle son 20 yılda “paleosismoloji” yöntemiyle fayların geçmişte ürettikleri depremleri inceleyerek, deprem tekrarlama aralığını tespit ettiklerini açıkladı. Fayların en son depremden sonra geçen süre ile tekrarlama aralığının örtüştüğü durumlarda, depremin çok yakında olabileceğini kaydetti.

Türkiye genelinde 30 fay hattının sismik boşluk sınıfında olduğunu söyleyen Sözbilir, bu fayların her an deprem üretebileceğini belirtti. İstanbul’daki Kumburgaz, Adalar ve Avcılar segmentlerinde yıkıcı bir depremin beklendiğine dikkat çekti.

Akdeniz ve Ege’de deniz içi fayların yanı sıra, karada da çok sayıda sismik boşluk sınıfında fay bulunduğunu belirten Sözbilir, şunları söyledi:

  • Batı Anadolu’da İzmir, Balıkesir ve Eskişehir fayları,

  • Orta Anadolu’da Tuz Gölü, Kayseri-Erciyes ve Erkilet fayları,

  • Kuzey Anadolu Fayı’nda Erzincan ve Bingöl civarındaki Yedisu Fayı,

  • Doğu Anadolu’da Malatya ve Ovacık fayları,

  • Güneydoğu Anadolu’da Şirvan, Cizre ve Yüksekova fayları

uzun süredir deprem üretmeyen, fakat sürekli stres biriktiren sismik boşluk sınıfındaki faylar arasında yer alıyor.

Prof. Dr. Sözbilir, hazırladıkları raporların ilgili belediyelere teslim edildiğini, belediyelerin ise Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı ile görüşmeler yaparak önlemler üzerinde çalıştığını bildirdi. Fayların üzerinde yapılaşmanın engellenmesi gerektiğini belirten Sözbilir, mekansal planlamalarda bu fayların “fay sakınım bantları” ile korunması ve mevcut yapı stoklarının risk analizlerinin yapılması gerektiğini söyledi. Hasar riski yüksek olan yapıların kentsel dönüşüm kapsamına alınması gerektiğini de vurguladı.