Aphrodisias antik kenti Unesco listesinde

Peki, bizden ne var o listede? Türkiye’nin ‘Dünya Kültür Mirası Kalıcı Listesi’ne aday gösterdiği, Aydın’ın Karacasu ilçesinde yer alan Aphrodisias Antik Kenti arkeolojik alanı Unesco Dünya Miras Listesi’ne alındı… Peki, eşsiz bir tarihi geçmişi olan Hatay adına o listeye ne kadar uzak ya da ne kadar yakınız? Eski Yunan ve Roma dönemlerine ait en görkemli […]

Peki, bizden ne var o listede?

Türkiye’nin ‘Dünya Kültür Mirası Kalıcı Listesi’ne aday gösterdiği, Aydın’ın Karacasu ilçesinde yer alan Aphrodisias Antik Kenti arkeolojik alanı Unesco Dünya Miras Listesi’ne alındı… Peki, eşsiz bir tarihi geçmişi olan Hatay adına o listeye ne kadar uzak ya da ne kadar yakınız?

Eski Yunan ve Roma dönemlerine ait en görkemli antik kentlerden biri olan, Aydın’ın Karacasu ilçesindeki Aphrodisias Antik Kenti arkeolojik alanının Unesco Dünya Miras Listesi’ne alınması, Hatay ‘başlığında’ durup da o listede Hatay adına bir şey arayanlar adına yeni bir sorgu başlığı yarattı.
-LİSTEDEKİ 17-
Afrodit Tapınağı ile ünlü olan Afrodisyas’ın Unesco Listesi’ne girmesi ile beraber, ülkemizin bu listedeki varlık sayısı 17’ye ulaştı. İşte o kültür varlıkları:
İstanbul’un Tarihi Alanları (İstanbul) (1985)…
Göreme Milli Parkı ve Kapadokya (Nevşehir, Kayseri) (1985)…
Divriği Ulu Camii ve Darüşşifası (Sivas) (1985)…
Hattuşa: Hitit Başkenti (Çorum) (1986)…
Nemrut Dağı (Adıyaman) (1987)…
Xanthos-Letoon (Antalya, Muğla) (1988)…
Hieropolis-Pamukkale (Denizli) (1988)…
Safranbolu Kenti (Karabük) (1994)…
Troya Arkeolojik Siti (Çanakkale) (1998)…
Selimiye Camii ve Külliyesi (Edirne) (2011)…
Çatalhöyük Neolitik Kenti (Konya) (2012)…
Bursa ve Cumalıkızık:Osmanlı İmparatorluğunun Doğuşu (Bursa) (2014)…
Bergama Çok Katmanlı Kültürel Peyzajı (İzmir) (2014)…
Diyarbakır Kalesi ve Hevsel Bahçeleri (Diyarbakır) (2015)…
Efes (İzmir) (2015)…
Ani Arkeolojik Alanı (Kars) (2016)…
Afrodisias Antik Kenti (2017)…
-SIRADAKİ ADAY!-
2018 yılında düzenlenecek olan UNESCO 42. Dünya Miras Komitesi toplantısında Türkiye’nin sıradaki adayı ise Göbeklitepe Arkeolojik Alanı olacak. Peki, Titus Tüneli’nden Beşikli Mağarası’na ve Saint Simon Manastırı’ndan Saint Pierre Kilisesi’ne, sahip olduklarının ‘yorgun’ kalabalığında duran Hatay bu listeye neden hala çok uzak? Bu uzaklığa neden olan ‘nedenler’ neler? Eldekilerin bakımsızlığı mı? Uluslararası kriterlerden uzak kalış mı? Mevcutların korunması noktasındaki tartışmalı hallerimiz mi? Tarihe dokunuştaki acemiliğimiz mi?
 -18 BELLİ, PEKİ 19?-
Türkiye’nin gelecek seneki toplantıda liste için sunacağı 18. adayı belli olurken, 19. aday için Hatay o sıralama içerisine girer mi, merak konusu. Ancak, dendiği ve tekrarlandığı gibi… Çaresizliği ve terk edilmişliğiyle son dönem haberlere de konu olan ‘Saint Simon Manastırı’ örneğinden yola çıkarsak eğer, eldekilerin bakımsızlığına henüz çare bulamamış bir Hatay için, öncelik, kendi listesinin bakımı olmalı! Unesco Listesi değil!
-GEÇİCİ LİSTE-
UNESCO Dünya Miras Listesi’nin ön adımı niteliğindeki geçici listede ise Türkiye’den 71 kültürel ve doğal varlık bulunuyor. Bunlar arasında; Nevşehir’deki Hacı Bektaş Veli Külliyesi, Tuz Gölü Özel Çevre Koruma Alanı, Çanakkale’deki Assos Arkeolojik Alanı, Ankara’daki Hacıbayram Camii, Bodrum Kalesi, Trabzon’daki Sümela Manastırı, Van’daki Akdamar Anıt Müzesi, Çanakkale ve Gelibolu 1. Dünya Savaşı Alanları, Kırşehir’deki Ahi Evran Türbesi ve Denizli’deki Laodikeia Antik Kenti ilk göze çarpanlar arasında yer alıyor. Bu geçici listede de Hatay adına her hangi bir kültürel ve doğal varlık bulunmuyor.
-KRİTERLER-
Bir alanın Dünya Miras Listesi’ne dahil edilebilmesi için, Dünya Miras Komitesi tarafından belirlenen olağanüstü evrensel değerini ölçen ‘6 kültürel’ ve ‘4 doğal’ kriterden en az birini karşılaması gerekiyor.
Bu kriterler ise şöyle sıralanıyor:
-İnsanın yaratıcı dehasının üst düzeyde bir temsilcisi olması,
-Dünyanın bir kültür bölgesinde veya bir dönemde mimarlık veya teknoloji, anıtsal sanatlar, kent planlama veya peyzaj tasarımı alanlarında önemli gelişmelere ilişkin insani değer alışverişlerine tanıklık etmesi,
-Yaşayan veya yok olan bir kültür geleneğinin veya uygarlığın istisnai, ender rastlanan bir temsilcisi olması,
-İnsanlık tarihinin önemli bir aşamasını veya aşamalarını gösteren bir yapı tipinin, mimari veya teknolojik bütünün veya peyzajın istisnai bir
örneği olması,
-Özellikle geri dönülmez bir değişimin etkisi altında hassaslaşmış olan çevre ile insan etkileşiminin veya bir kültürün/kültürlerin temsilcisi olan, geleneksel insan yerleşimi, arazi kullanımı veya deniz kullanımının istisnai bir örneği olması,
-İstisnai evrensel önem taşıyan sanatsal veya edebi eserler, inançlar, fikirler, yaşayan gelenekler ve olaylarla doğrudan veya dolaylı olarak ilgili olması (Komite bu kriterin tercihen diğer kriterler ile birlikte kullanılması gerektiğini kabul etmektedir.),
-Üstün doğal görüngelere veya eşsiz doğal güzelliklere ve estetik öneme sahip alanları içermesi,
-Yaşamın kaydı, yer şekillerinin oluşumunda devam eden önemli jeolojik süreçler veya önemli jeomorfik veya fizyografik özellikler dahil dünya tarihinin önemli aşamalarını temsil eden istisnai örnekler olması,
-Kara, tatlı su, kıyı ve deniz ekosistemleri ve hayvan ve bitki topluluklarının evrim ve gelişiminde devam eden önemli ekolojik ve biyolojik süreçleri sunan istisnai örnekler olması,
-Bilim veya koruma açısından istisnai evrensel değere sahip tehlike altındaki türleri içeren yerler de dahil, biyolojik çeşitliliğin yerinde korunması için en önemli ve dikkat çeken doğal habitatları içermesi.
-HATAY’IN DOSYASI-
O halde yapmamız gerekeni yapıp, binlerce yıllık tarihi ve kültürel geçmişinin biriktirdiklerini özellikle de inanç noktasında ‘taçlandıran’ Hatay coğrafyasının, ‘6 kültürel’ ve ‘4 doğal’ kriterden en az birini karşılayacak bir ‘tarihi’ ve ‘kültürel’ emaneti adına şu ana kadar tek bir ‘dosya’ dahi hazırlayamamasını tartışsak mı? Peki ya bu dosyalar için eldekilerin ‘yetersiz’ hallerini masaya yatırıp ‘nedenlerini’ sorgulasak mı? Finalde de, havada takla attırılan künefelerin lokal coşkusunu bir türlü küresel marka değerine çevirememiş bir coğrafya adına ‘yanlış’ nerede, ona odaklansak mı? -Tamer Yazar-

Exit mobile version