Türkiye karabasalara boğulmuş durumda. Günler geçmek bilmiyor. Cezaevi gibi. Güzel anlar hızla geçer çünkü…
Dolar, Euro kurları baskılanmaktan yer atmış, kırk liraya koşuyor. Yüzde yetmişi dışalıma bağımlı üretimin durumunu düşünebiliyor musunuz?
511 milyar dolar borç içinde debeleniyoruz. Efendim, borç kamçıymış, nüfus artmışmış geçeceksiniz.
Böyle ortamda maliyetler durur mu? Hâlâ üretmek çabasındaki insanlarımıza saygım sonsuz.
Bir litre, irisinden bardak demektir; benzin, mazot kaç liraya vardı? Su özelleşti, elektrik özelleşti, gaz özelleşti. Sağlık, eğitim özelleşti onyıllardır. Araç muayene işi, gübre, şeker, çimento…
Her nen mi artıyor? Hayır. Halk kitaplıkları sayıları rezalet. Her yıl açıklanan düzenl bilgi yok. Yapay zekânın bile kafası almıyor, yorumlayamıyor. 1.200 dolayındaki sayı sürüp gidiyor. Halk kitaplıklarınon tümü açık mı? Kaç milyon kitap, kaynak var? Nedense bu konularda n0fusa orantı sranmıyor. Aynı besi hayvanı sayısında aranmadığı gibi.
Peki, ya kimsesiz, çaresiz çocuklara yurtların sayısında durum nedir? İçleracısı! Çocuk yuvası için 74’ten, çocuk evleri için 395’ten, sevgi evi için 43 sayılarından söz ediliyor. Hem de gerekçeye bakınız. Koğuş düzeni insanca değilmiş, o nedenle azaltılmış, çocuk evi, sevgi evi olmuş. Düxenli bilgi sçıklama bu alanda da yok. Bu acılar tarikatların, cemaatlerin sömürüsüne ardına kadar açılmıştır.
Tarikat demişken, halk dinci yaşama, imam nikâhına alıştırıldı. Neredeyse resmi nikâh tukaka. Yumurta fiyatıyla birlikte, kiralarla birlikte boşanmalar da artıyor, evlenmeler azalıyormuş. Hayırlara vesile olmamış demek ki.
Ha, bu arada vekil transferleri arttı.
Anayasa değiştirilecek, iktidar sürecek. Kolay mı?
YORUMLAR