Prof. Dr. Alpay Azap, aşı karşıtlarının, geniş toplum kesimlerinin bilimsel düşünceden uzaklaştırılmış olmasından güç aldığına vurgu yaptı
Dünyada 2 milyondan fazla insanın ölümüne ve 90 milyonu aşkın insanın hasta olmasına sebep olan COVID-19 pandemisine karşı şu ana kadar geliştirilen en etkin araç aşı. Ancak farklı nedenler ileri sürerek aşıya karşı olduğunu ifade edenlerin sayısı da azımsanmayacak kadar fazla.
Türk Klinik Mikrobiyoloji ve İnfeksiyon Hastalıkları Derneği Başkanı ve Sağlık Bakanlığı Koronavirus Bilim Kurulu Üyesi infeksiyon hastalıkları ve klinik mikrobiyoloji uzmanı hemşerimiz Prof. Dr. Alpay Azap, Dünya Sağlık Örgütü’ne göre 2019 yılında insanlığı tehdit eden 10 sağlık sorunundan birinin “aşı karşıtlığı” olduğunu hatırlattı. Azap, değişen bilgi ekosisteminin aşı karşıtlığının hızla yayılmasına da
Sahte bilimsellik …
Azap, aşı karşıtlığı yayanların iki yöntemi bulunduğuna dikkat çekiyor ve şöyle devam ediyor: “Birincisi; doğru olmadığı açık olan bilgilerin büyük bir iddia ile doğruymuş gibi savunulmasıdır. Bilim insanları bunu çürütünce hemen başka bir iddiayı dile getirirler. Böylece kamuoyunu ve bilim insanlarını sürekli meşgul etmeye çalışırlar. Bunu yaparken bir önceki iddialarının çürütülmüş olmasından hiç utanç
Örnek vermek gerekirse, anne sütü bebeği infeksiyonlardan koruduğu için iki yaşını bitirene kadar çocuklara aşı yaptırmak yerine anne sütü vermenin yeterli olacağını iddia ederler. Anne sütünün infeksiyonlardan koruduğu çok doğrudur. Hekimler anne sütünü bebeğin ilk aşısı olarak tanımlar. Ancak bu bilgi ne kadar doğru ise buradan yola çıkarak dile getirilen ‘tek başına yeterlidir’ iddiası o kadar yanlıştır.”
Çıkar amaçlı çalışmalar …
Aşı karşıtı kampanyalara değinen ve ilk kampanyanın Amerika Birleşik Devletleri’nde 1900’lerin başında Çiçek aşısına karşı düzenlendiğini hatırlatan Azap, 1980’li yıllarda difteri-boğmaca-tetanoz aşısının, 1990’ların sonunda kızamık-kızamıkçık-kabakulak aşısının hedef alınarak aşılanmaya karşı kamuoyu oluşturulmaya çalışıldığını, son yıllarda ise grip aşısının hedefte olduğunu hatırlatıyor. Azap Amerika Birleşik Devletleri’nde çeşitli televizyon kanallarına çıkarılan doktorların uzmanı olmadıkları alanlarda insanları yanlış yönlendirerek aşı üreten firmalara yüklü miktarda tazminat talebi içeren davalar açılmasına neden olduklarına dikkat çekiyor ve sözü aşı karşıtlarının sıkça dile getirdiği otizm-aşı ilişkisine getiriyor: “2000’lerin başında İngiltere’de bu sefer kızamık-kızamıkçık-kabakulak aşısının bağırsakta geçirgenliği artırarak beyne zarar veren proteinlerin emilmesine ve böylece otizme neden olduğuna dair uydurma yayın yapan ve daha sonra bu nedenle hekimlik diploması iptal edilen Andrew Wakefield isimli bir doktor, ABD’de aşı karşıtı hareketlerin etkinliklerinde yer alarak açık bir yalanı dillendirmeye devam etmekte, sözleri çok sayıda
mRNA aşısının genlere müdahalesi yok …
Profesör Doktor Alpay Azap, COVID-19’a karşı genetik kod (mRNA) içeren aşılara dair tereddütlere de yanıt verdi: “Burada da çok net olarak bu genetik kodun bizim genlerimize bir müdahalesinin olmadığını, hücrede protein yapımını sağladıktan sonra dakikalar içinde parçalandığını söyleyebiliriz. İşin özü tüm bu komplo teorileri ve yanlış bilgiler, geniş toplum kesimlerinin bilimsel düşünceden uzaklaştırılmış olmasından, bilimsel yöntemin işleyişinden habersiz olmasından ve bilim karşıtı söylemlere gerekli yanıtların her platformda verilememesinden kaynaklanıyor.” -Mehmet ÖZGÜN-