Asi’de Çıkanlar

‘Eski Roma Mimarisi’ Asi Nehri’nin kuruyan yatağında ortaya çıkan ve arkeolojik terminolojide ‘mimari parçalar’ olarak ifade edilen ‘kalıntılar’ için konuşan Kültür Varlıkları ve Müzeler eski Genel Müdürü Kenan Yurttagül, “Kültür ve Turizm Bakanlığı’na bağlı Müze tarafından alınıp, yine Müze ortamında korunmasını arzu ediyorum” derken, ciddi bir kurumsal ‘ihmal’ olduğunun altını çizdi. Antakyalı bir Arkeolog olan, Kültür Varlıkları […]

‘Eski Roma Mimarisi’

Asi Nehri’nin kuruyan yatağında ortaya çıkan ve arkeolojik terminolojide ‘mimari parçalar’ olarak ifade edilen ‘kalıntılar’ için konuşan Kültür Varlıkları ve Müzeler eski Genel Müdürü Kenan Yurttagül, “Kültür ve Turizm Bakanlığı’na bağlı Müze tarafından alınıp, yine Müze ortamında korunmasını arzu ediyorum” derken, ciddi bir kurumsal ‘ihmal’ olduğunun altını çizdi.

Antakyalı bir Arkeolog olan, Kültür Varlıkları ve Müzeler eski Genel Müdürü Kenan Yurttagül ile içinde yaşadığımız kent üzerine konuşurken, dünden bugüne ekli emanetlerin ‘sahipsizliğini’ de unutmadık. Özellikle de Asi Nehri yatağında beliren, ama resmi kurumsal kimlikler tarafından görmezden gelinen eski Roma’yı!
‘Kadim’ başlığında birçok hikâyeye ve tartışmaya konu olan Antakya özelinde konuştuğumuz Yurttagül, Antakya-Hatay isim karmaşası ile başladığımız sohbetimizde oldukça dikkati çekici tespitlerde bulundu.
-HATAY DEĞİL-
Şehrin ulusal ve uluslararası tanıtım ayağında ‘Hatay’ yerine ‘Antakya’ isminin öne çıkması gerektiğini söyleyen, Kültür Varlıkları ve Müzeler eski Genel Müdürü Kenan Yurttagül, kent idarecilerinin bu başlıktaki ‘Hatay’ tercihinin ciddi bir yanlışlık olduğunu ifade ederken, şunları söyledi:
“Antakya şehrinin, Antakya şehir kimliğinin çok farkında değiliz. Hatay vilayeti olduktan sonra, Antakya’yı biraz öteledik. Şunun altını özellikle çizelim ki, Hatay kimliğini sadece 2 kurum kullanabilir. Bunlardan biri Hatay Valiliği, diğeri ise Hatay Büyükşehir Belediyesi.
Bir kavram kargaşalığı olduğu kesin. Açıkçası basın da bunu yanlış kullanıyor, sivil toplum kuruluşları da yanlış kullanıyor, yerel yöneticiler de yanlış kullanıyor. Antakya’ya baktığınız zaman, bu kenti yöneten sivil idareciler de benzer bir şekilde yanlış ifadeler kullanıyor. Hatta bazen ‘Hatay, kadim şehir’ ifadesi dahi kullanılıyor. Şunu ifade edelim ki, Hatay diye bir şehir yok! Ama sanki Hatay diye bir şehir kurulmuş gibi konuşuluyor. Hatay, sadece bir vilayet adı!
O halde şunu dememiz gerekiyor ki, Hatay’ın değil, ama Antakya’nın mutfağı ve kültüründen bahsetmemiz gerekiyor. Yine Antakya gibi Reyhanlı’nın kendine has bir mutfağı ve kültürü var, bundan bahsetmemiz gerekiyor. Diğer ilçelerde de durum benzer bir noktada. O nedenle kelimeleri kullanırken doğru seçmek ve doğru telaffuz etmek lazım. Hatta Antakya kelimesinden de çekinmemek, dahası korkmamak lazım, yöneticilerin de bahse konu Antakya şehrine biraz saygı göstermeleri lazım.”
-HİKAYENİN ASLI-
“Ben bir Antakyalıyım ve Antakyalı olmaktan da gurur duyuyorum” diyen ve bu konudaki eleştirisini örneklerle sürdüren Kenan Yurttagül, yerel basında çıkan ‘Hatay Ayakkabısı’ ifadesinin de buna dair yanlışlardan biri olduğunun altını çizerken, “Antakya dışında ayakkabı üretilen başka bir yer var mı? Eğer cevap ‘hayır’ ise, neden Hatay Ayakkabısı ifadesini kullanıyoruz?” tespitinde bulundu ve sözlerini şöyle sürdürdü:
“Vali Bey, haklı olarak, Hatay’ın Valisidir ve bu ismi kullanmak durumundadır. Ancak yerel yöneticiler bu konuda bazı yanlışlıklar yapıyor. Yerelde okuduğum bir habere göre, Türkiye’de üretilen erkek ayakkabısının yüzde 35’i Hatay’da imal ediliyor. Şunu soralım o zaman! Antakya dışında ‘ayakkabı’ üretimi yapılan yer var mı? Eğer cevap ‘hayır’ ise, bu ifade doğru değil. O zaman aynı şeyi tekrar etmemiz gerekiyor, ki o da şu… Bu kentteki medya organlarının, Antakya kimliğini ve ismini ‘altını çizerek’ öne çıkartması lazım. Aslında altını çizmesi de gerekmiyor. Antakya ile ilgili haberleri ‘Antakya’ diye vermesinde yarar var.”
-ŞÜPHE YOK-
Antakya merkezinden geçen Asi Nehri’nin kuruyan yatağında çıkan bazı ‘mimari’ parçaların eski Roma dönemi parçalar olduğu iddiası için de konuşan Kültür Varlıkları ve Müzeler eski Genel Müdürü Kenan Yurttagül, ne Müze İdaresi ne de İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü tarafından şu ana kadar haklarında tek bir resmi açıklama dahi yapılmayan ‘tartışmalı’ durum için oldukça net ifadeler kullandı ve şöyle konuştu:
“İfade edildiği gibi, burada bir sahipsizlik söz konusu. Buna katılıyorum. Zira nehir yatağında bulunan bahse konu o parçalar, ki o parçalar arkeolojik terminolojide ‘mimari parçalar’ olarak ifade edilir, bir yapının geride kalan önemli kalıntıları konumundadır. Peki, ‘NE YAPILMALI’ diye soracak olursanız eğer… Mutlaka, Kültür ve Turizm Bakanlığı’na bağlı Müze tarafından alınıp, yine Müze ortamında korunması gerekiyor. Burada bir ihmal söz konusu. Siz bunu defalarca Gazete’de yazdınız, ama bakıyoruz hala yerinde duruyor. Oysaki bunu yapmak çok zor bir şey değil. Bunların mutlaka bulundukları yerden alınıp Müze’ye götürülmesi gerekiyor.”
-SU KEMERLERİ-
Aynı zamanda Hatay Büyükşehir Belediye Başkanlığı Kültür Danışmanı da olan Kenan Yurttagül, Asi Nehri boyunca uzanan yol hattı üzerine bulunan ‘Su Kemerleri’nin kent turizmine katılması konusunda da ciddi girişimlerde bulunduklarını hatırlatırken, “Antakyalı yöneticiler, Antakya’ya çok fazla sahip çıkmıyorlar” dedi.
Yurttagül’ün buna dair eleştirisi ve önerisi ise şöyle:
“Büyükşehir Belediyesi olarak, 4-5 sene önce; Su Kemerleri’nin onarılması, ışıklandırılması ve çevre düzenlemesinin yapılması adına bir yazı yazdık ve Kültür Bakanlığı’ndan bu konuda izin istedik. Ancak yanıt alamadık ve bugün o Su Kemerleri hala harap vaziyette. Eğer bu tarihi yapıyı, Kültür Bakanlığı ya da Antakya Belediyesi onarır ya da etrafını düzenlerse, Antakya farklı bir destinasyon daha kazanır. Antakya’ya gelen ziyaretçiyi burada daha uzun bir süre tutmak için de ek bir alan yaratılmış olur. Ama bugün hala sahipsiz!”
-İKİLEM Mİ?-
Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından, Anadolu’dan kaçırılan kültürel ve tarihi emanetleri konusunda dünyanın birçok ülkesinde verilen takip ve hukuksal mücadeleye rağmen, Antakya’da yaşananların ciddi bir ikilem yaratıp yaratmadığını sorduğumuz Yurttagül, “Bu ülkenin en temel sorunu kültürel kalkınmadır” dedi ve şöyle devam etti:
“Kültürel kalkınmayı yapmadan, sosyal ve ekonomik kalkınmayı yapamazsınız. Siz, geçmiş tarihinize sahip çıkamazsanız, gelecekle ilgili hiçbir öngörünüz, hiçbir projeniz olamaz. Bugün üzerine basa basa konuştuğumuz ilgisizlik, vatandaştan değil, ama ne yazık ki bu kenti yönetenlerden, eldekilere sahip çıkması gereken insanlardan kaynaklanıyor.”
-VEKİLLERE ÇAĞRI-
Mevcut sorunların düzelmesi ve çözüm adına farklı platformlarda dile getirilmesi adına Hatay Milletvekilleri ile de bir araya gelmek istediğini, onlara bu kentin hikâyesini ve bilinmeyenlerini anlatmak istediğini söyleyen Yurttagül, sözlerini şöyle sonlandırdı:
“Kültür Varlıkları ve Müzeler eski Genel Müdürü ve bir Antakyalı olarak, siyaseten hangi noktada durduğu hiç önemli değil, ama Hatay’ın tüm Vekilleri ile bir araya gelmek istiyorum, bu kentin dinsel, tarihsel, kültürel hikayesini onlarla paylaşmak istiyorum, içinde yaşadığımız bu coğrafyanın farkına bir an önce varılmasını sağlamak için. Ama en çok da, temsil ettikleri kenti daha rahat ve daha bir bilerek taşımalarına yardımcı olmak için. Zira yapılması gereken birçok proje var. Ben, her türlü katkıya ve bilgi paylaşımına her zaman hazırım.” -Tamer Yazar-

Exit mobile version