Atamalarda Eşitlik Olmalı;<br>Şiddet, Mobbing ve Angarya Çalışma Son Bulmalı

Sosyal hizmet emekçileri dün de işbaşı yapmadı, alanlara çıktı, taleplerini sıraladı       SES Hatay Şubesi’ne bağlı sosyal hizmet emekçileri dün de iş başı yapmadı, alanlara çıktı, taleplerini bir kez daha sıraladı. Hatay Aile ve Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü önünde bir araya gelen sosyal hizmet emekçileri, atamalarda eşitlik olmasının, işyerlerinde şiddet, mobbing ve angarya çalışmaların son […]

Sosyal hizmet emekçileri dün de işbaşı yapmadı, alanlara çıktı, taleplerini sıraladı

      SES Hatay Şubesi’ne bağlı sosyal hizmet emekçileri dün de iş başı yapmadı, alanlara çıktı, taleplerini bir kez daha sıraladı. Hatay Aile ve Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü önünde bir araya gelen sosyal hizmet emekçileri, atamalarda eşitlik olmasının, işyerlerinde şiddet, mobbing ve angarya çalışmaların son bulmasının önemine vurgu yaptı.

      SES Hatay Şube Eş Başkanı Meryem Avcı, sosyal hizmet emekçileri adına yaptığı konuşmada, sosyal hizmet alanının, gerek neoliberal dönüşümün en acımasız etkilerini yaşadığımız ekonomik kriz ortamında ve gerekse de pandemi süresince artan yoksulluk koşullarında, giderek sorunlu bir alan haline geldiğini söyledi, sosyal hizmet alanının iktidarın himmetçi politikasıyla siyasal olarak kendini yeniden var etmeye çalıştığı bir alana dönüştüğünü, sosyal dayanışma ihtiyacı içinde olan geniş kesimleri bir ‘hayırseverlik’ konusu olarak algılama tavrının meseleyi iyice içinden çıkılmaz hale getirdiğini ifade etti.

İktidarın sosyal politika anlayışı çöktü …

      Siyasal iktidarın; yaklaşık 20 yıldır yaşam standartlarını hızla düşürüp yoksullaştırdığı halk kitlelerini kendine bağımlı hale getirerek ürettiği sosyal politika anlayışının günümüz koşullarında iflas ettiğini gördüklerini söyleyen Avcı, benimsenen bu yaklaşımın; toplumun tüm üyelerine yeterli bir gelir ve yaşam standardının sağlanması, uygun çalışma koşullarının sağlanarak çalışanların emeğinin korunması, gelir adaletinin, sosyal güvenliğin ve nihayetinde sosyal adaletin sağlanması, bireylerin mesleki, fizyolojik, psikolojik ve sosyoekonomik risklerden korunması gibi sosyal devlet ilkesiyle uzaktan yakından alakası bulunmadığını bildirdi.

      Yine günümüzde, kadın, çocuk, engelli, yaşlı, LGBTİ+, mülteci, yoksul, hapishanedeki mahkûm başta olmak üzere hakları elinden alınan veya hakları daha fazla korunmaya ihtiyacı olan insanların, insan haklarının çiğnendiği ya da insan haklarının gerekleri yerine getirilmediği için daha fazla psikososyal sorunlarla karşı karşıya kaldığını,  yalnızlaştığını ve çaresiz hale geldiğini söyleyen Avcı, “Bu çerçevede her geçen gün insanın insan olmaktan kaynaklı sahip olduğu hakları korumaya ve bu hakları geliştirmeye daha fazla ihtiyaç duyulmaktadır.  Siyasal iktidar;  Kamu personel/ücret rejiminde izlediği kuralsız, keyfi tutuma ek olarak giderek artan ve derinleşen sosyal sorunlara gerçekçi sosyal politika geliştirmeyerek, yeterli kaynak ayırmayarak, biz sosyal hizmet emekçilerinin emek sömürüsünü artırdığı gibi insan haklarına aykırı bir çalışma düzeni de yaratmıştır.  Yaratılan bu düzen, biz sosyal hizmet emekçilerinin çalışma koşullarını tahrip ederek onarılması güç yaralar açmıştır” dedi.

Ekonomik ve özlük haklar düzeltilmeli …

       Avcı, açıklamasının sonunda şunları dile getirdi: “Biz Sosyal Hizmet Emekçileri olarak; sosyal hizmetin bireyin iyilik halinin sağlanmasını, insan haklarının korunmasını, sosyal değişimi ve bu bağlamda ortak sorumlulukların desteklenmesini esas alan bir meslek ve disiplin olduğu bilinciyle alana dair taleplerimizi şöyle sıralıyoruz.

      Küresel salgın ve ekonomik kriz süresince yoksullaşan kitlelere yönelik sosyal politika yaklaşımının kurumsal bakış açısıyla hayata geçirilmesini; Kolektif ve sosyal haklar olan Sosyal Güvenlik ve Sosyal Hizmet haklarının korunması ve geliştirilmesini ve pek çok toplum kesiminin güvencesizleştirilmesinin önüne geçilmesini; Sosyal hizmetin, hak temelli ve bütüncül bir yaklaşımla ele alınmasını; Sosyal Hizmet sunanların ve bu hizmetlerden yararlananların güvence altına alınmasını;  Kuruluşlarda yeterli ve nitelikli personel bulundurulmasını; Atamalarda eşit ve etik kurallara uygun, güvenceli ve tam zamanlı istihdam yapılmasını, ASDEP uygulanmasından vazgeçilmesini, İşyerlerinde şiddet, mobbing ve angarya çalışmanın son bulmasını; Ücret uygulamalarındaki eşitsizliğin giderilmesini;  Sosyal Hizmet Emekçilerinin ekonomik ve özlük haklarının düzeltilmesini, insanca yaşayacak ücret sağlanmasını, ek ödemelerin artırılması ve emekliliğe yansıtılmasını;

Siyasi kadrolaşmalara son verilmeli …

      Yaşanan personel eksikliği sebebiyle artan iş yüküyle, ağır koşullarda ve yıpranarak çalışmak durumunda bırakılan emekçilere yıpranma payı ve fiili hizmet zammı verilmesini; Görev tanımlarının gerçekçi yapılmasını, etik uygulamalara engel oluşturan yönetsel sorunların çözülmesini, çalışanların keyfi ve görevleri olmayan işlerde çalıştırılmamasını; Kurumdaki siyasi kadrolaşmaya, baskı, sürgün, ihraç ve açığa almalara son verilmesini;  Çalışanların mesleki çalışmalarına müdahale edilmemesini, baskıların kaldırılmasını; Görevde yükselme ve unvan değişikliği sınavlarında mülakat gibi usulsüz işletilen uygulamalara derhal son verilmesini; Sosyal hizmet emekçilerinin tamamına eşit ücretsiz, nitelikli ve anadilinde hizmet sunan kreşler açılmasını; Sosyal hizmet emekçilerinin sosyal incelemeler ve evde hizmet verilmesi gereken durumlar başta olmak üzere, iş sağlığı ve güvenliklerinin sağlanması için gerekli tedbirlerin alınmasını istiyor, Dünya Sosyal Hizmet Gününüzü kutluyor ve herkes için eşit, ücretsiz, nitelikli ve anadilinde sosyal hizmetin mümkün olduğuna inanıyoruz.”

      Mehmet ÖZGÜN

Exit mobile version