Bugün 9 Eylül.
Düşman kuvvetlerinin, Anadolu’yu işgal eden güçlerin denize döküldüğü mutlu bir gündür.
9 Eylül’de sadece istilacı güçler denize dökülmemiş, aynı zamanda ulus devletin oluşması için kurtuluş mücadelesi ile başlatılan temeller dahada sağlamlaştırılmak suretiyle bugünlere gelinmesi sağlanmıştır.
Bu nedenle 9 Eylül’ün önemini, değerini ve Genç Türkiye Cumhuriyetinin yaşamındaki yerini çok iyi bilmek gerekir.
İstilacı güçler denize dökülürken, Cumhuriyet rejimi ile demokrasinin de temellerinin sağlamlaştırılması için gerekenler yapılmaya başlanmıştır.
Anadolu’yu istila eden yabancı güçlerle bazı iç iş birlikçilerin anlaşması sonucu yaşanan tüm olumsuzlukların üstesinden, birlik ve beraberlik anlayışı içinde hareket etmek suretiyle çıkılmıştır.
Birinci iktisat kongresinin de toplanması bunun en tipik göstergelerinden biridir.
Anadolu’nun geçici bir süre için de olsa istila edildiği bir sırada ülkede toplu iğne dahi üretilmiyor, kapitülasyonlar nedeni ile de tüm ülke gelirleri yabancıların tasarrufunda bulunuyordu.
Böylesi bir ortamda İzmir iktisat kongresini toplayan anlayış, Genç Türkiye cumhuriyetinin dışa bağımlı olmadan, çağdaş bir yaşam biçimi içinde yaşayabilmesi içinde gerekenleri yapmış ve ileride atılacak çok önemli adımlara da ışık tutmuştur.
Bu anlayış içinde hareket ederek, bugünü sadece İzmir’in kurtuluş günü olarak görmemek gerekir.
9 Eylül aynı zamanda ülkenin birlik ve beraberlik için çağdaş bir yaşama geçebilmesi için atılmış önemli bir adım olarak kabul edilmeli ve buna göre de bir yol çizilmelidir.
Eğer 9 Eylül’de düşman denize dökülmese ve daha sonrada iktisat kongresi gibi önemli adımların atılması yoluna gidilmese idi, bugünlere gelinmez ve kapitülasyonlar değişik bir anlayışla varlığını sürdürmeye devam ederlerdi.
Bu anlayıştır ki; Anadolu’nun bağımsızlığa kavuşmasını ve genç Türkiye cumhuriyetinin sağlam temeller üzerine oturtulmasını sağlamıştır.
Cumhuriyetin kurucusu olan Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve dava arkadaşlarının ileri görüşleri sayesinde adımlar atılmış ve bir yol izlenmiştir.
Eğer çağdaş bir görüş ve anlayış var olmasa idi ,9 Eylül’de denize dökülen düşman güçleri, değişik bir yöntemle yeniden ülkeye nüfuz eder ve yeni bir istila anlayışını sergileme yoluna giderlerdi.
Bu anlayışı ve bu anlayış doğrultusunda alınan kararları, atılan adımları unutmamak ve bundan sonrada izlenecek yolun temeli olarak görmek gerekir.
Bunun içindir ki; Atatürkçü düşünce hiçbir zaman göz ardı edilmemeli ve bu düşünceden sapma yoluna gidilmemelidir.
Atatürkçü düşünce; çağdaşlığa giden yolun anahtarıdır.
Atatürkçü düşünce; Cumhuriyetin ve demokrasinin ülkede tüm kurum ve kuralları ile var olabilmesi için yakılmış olan bir ışıktır.
Atatürkçü düşünce; ülkenin geleceğinin şekillenmesi yolunda gerekenleri gösteren bir olgudur.
Atatürkçü düşünce; Ona inanan ve gönül verenlerin sığınacakları bir limandır.
Bu nedenle de tüm yaşamımız boyu Atatürkçü düşüncenin ve anlayışın gösterdiği yolda hareket etme zorunluluğunda olduğumuzun bilincinde olmalıyız.
Eğer bu anlayış içinde hareket eder ve bu anlayış doğrultusunda kararlar alır, adımlar atarsak, bilinmelidir ki; dünyanın en saygın ve etkin ülkeleri arasında ilk sıralardaki yerimiz hiçbir zaman kaybolmayacaktır.
İşte 9 Eylül’ü bu anlayış içinde karşılamak ve kutlamak gerektiğini bir kez daha hatırlatıyor ve nice 9 Eylüllere diyoruz…
nabiinal@hotmail.com