Avukat, yargının 3 unsurundan biri…

Hatay Barosu’na göre, Yeni Adli Yıl; adli, idari, hukuksal birçok krizi beraberinde getirdi… Baro mesajında, Çoklu Baro Sistemine de karşı çıkılarak, “Çoklu Baro, konunun muhatapları Avukatlar tarafından benimsenmeyen, ülkedeki hukuksuz ortamı düzeltmeye yönelik hiçbir iddia ve eylem içermeyen bir oluşum olarak kalmıştır” denildi. Yeni Adli Yıl başladı. Dünkü yeni Adli Yıl açılışı dolaysıyla bir mesaj […]

Hatay Barosu’na göre, Yeni Adli Yıl; adli, idari, hukuksal birçok krizi beraberinde getirdi… Baro mesajında, Çoklu Baro Sistemine de karşı çıkılarak, “Çoklu Baro, konunun muhatapları Avukatlar tarafından benimsenmeyen, ülkedeki hukuksuz ortamı düzeltmeye yönelik hiçbir iddia ve eylem içermeyen bir oluşum olarak kalmıştır” denildi.

Yeni Adli Yıl başladı. Dünkü yeni Adli Yıl açılışı dolaysıyla bir mesaj yayınlayan Hatay Barosu Başkanı Hüseyin Cihat Açıkalın, pandemi gölgesinde başlayan Adli Yılı’n; adli, idari ve hukuksal alanda birçok krizi de getirdiğini savundu.
Hatay Barosu Yönetimi adına Başkan H.Cihat Açıkalın imzalı yeni adli yıl mesajında, yine geçtiğimiz yıllarda, neredeyse tüm Baroların karşı olmasına rağmen, Çoklu Baro Sistemi olarak adlandırılan, bunun yanında Baroların delege sistemini de değiştiren yasa değişikliğinin, yapılan şiddetli tartışmaların gölgesinde yürürlüğe girdiği hatırlatıldı ve şöyle denildi:
“Baroların bağımsızlığına ve eşitliğine gölge düşürür nitelikte olan delege yapısındaki değişiklikler, Anayasamızda vücut bulan ‘temsilde eşitlik’ ilkesine açıkça aykırılık teşkil etmektedir. Bu kapsamda, Çoklu Baro Sistemi olarak adlandırılan düzenlemenin yapılmaması adına, diğer Barolarla birlikte hukuki zeminde ciddi bir mücadele ve gayret gösterildi. Ancak tüm gayret ve çabalara rağmen, ne yazık ki bu değişiklikler Meclisin onayından geçerek yasalaştı. Geçen zaman gösterdi ki, Çoklu Baro, konunun muhatapları Avukatlar tarafından benimsenmeyen, ülkedeki hukuksuz ortamı düzeltmeye yönelik hiçbir iddia ve eylem içermeyen bir oluşum olarak kalmıştır. Barolar dinlenmeden, söylem ve eylemleri görülmeden yapılan değişiklikten dönülmesi için halen geç kalınmış değildir.
Avukatlar olarak, bizler, yargının üç kurucu unsurundan biri olan savunmayı temsil etmekteyiz. Yargı sisteminden Avukat çıkartıldığında, sırasıyla; savunma hakkını, adil yargılanma hakkını, hukuk devleti ilkesini en nihayetinde de adaleti yok etmiş oluruz. Dolayısıyla avukatlar olarak, mesleğimizin kutsallığına ve adalete hizmet ettiğimize inancımız tamdır. Ancak günümüzdeki toplumsal algıya baktığımızda, avukatlık mesleğinin hak ettiği değeri ve itibarı görmediğini, avukata güven ve saygının gitgide yitirildiğini gözlemlemekteyiz. Meslek onuruna ve saygınlığına aykırı bu algının düzeltilmesi ve avukatlara hak ettikleri saygınlığın tekrar kazandırılması için gerekli tedbirlerin alınması, mesleğin icrasına yönelik gerekli iyileştirmelerin yapılması oldukça elzemdir. Buna karşın, son dönemde yapılan düzenlemelerin de mesleğin icrasını iyileştirmekten ziyade daha da zorlaştırdığını görmekteyiz. Hâlbuki avukatların kısıtlanması, savunma hakkının kısıtlanması manasına gelmektedir.”
AVUKATLARA ŞİDDET KABUL EDİLEMEZ
Hatay Barosu mesajında, meslek mensuplarına yönelik ülkenin dört bir yanında zaman zaman şiddet ve saldırı olaylarının yaşandığı da hatırlatılarak şöyle denildi:
“Meslektaşlarımız, bir yandan ekonomik zorluklarla mücadele ederken, öte yandan da mesleğini icra ederken şiddete uğramakta, tutuklanmakta, hatta öldürülmektedirler. Karakollarda, adliye binalarında, cezaevlerinde, yani yaşamın her alanında görevimizi yapmamız engellenmekte, avukatlar ise takip ettikleri davalar nedeniyle müvekkilleriyle özdeşleştirilerek saldırılara uğramakta, yer yer soruşturma ve kovuşturmalara maruz kalmaktadırlar. Bu sorunların iyileştirilmesi gerekmektedir.
Avukatlar, savcılar ve hâkimler üzerindeki her türlü baskı, doğrudan hukuk devletinin ortadan kalkmasına yol açar. Avukatlar ve barolara karşı, mesleki faaliyetleri nedeni ile yönelen baskı ve her türlü sindirme girişiminin, esasen halka, halkın adil yargılanma hakkına ve demokratik hukuk devletine yönelik olduğunu ve mücadelemizin şahsi değil toplumsal olduğunu hatırlatmak istiyoruz. Yürütmenin, yargının tüm kurucu unsurları üzerindeki baskı ve yönlendirmesi ivedilikle ve mutlaka sonlandırılmalıdır.”
HUKUK EĞİTİMİ KALİTESİ DÜŞÜYOR
Hatay Barosu mesajında ayrıca, her yıl altyapısı olmadan ve ihtiyaç doğmadan yeni hukuk fakülteleri kurulduğu ve hukuk eğitiminde kalitenin düşürüldüğü görüşüne yer verildi ve şöyle denildi:
“Tüm bunlar yanı sıra, başta avukatlık olmak üzere, yargının mekanizmasının tümünü tehdit eden başka bir unsur da, hızla artan hukuk fakülteleri, dolayısıyla gittikçe kalitesi düşen hukuk eğitimi… Bizler, hızla artan hukuk fakültelerinin sayısının azaltılmasını talep ederken, her gün yeni bir fakülte açılmaktadır. Türkiye’nin ekonomisiyle ters orantılı bu artış sonucunda genç meslektaşlarımız ofis açamamakta, işçi avukatların sayısı artmakta, birçok meslektaşımız asgari ücretin de altında ücretlerle çalışmak zorunda kalmaktadır. Bu kriz sarmalından çıkmanın tek yolu, hukuk fakültelerinin sayısı hızla azaltılması ve kontenjanların da düşürülmesidir.
Vatandaşların, kendilerini hukuki güvenlik içerisinde hissettikleri ülkeleri diğerlerinden ayıran en temel etmenin, bağımsız ve tarafsız bir yargının varlığı olduğunu gözlemlemekteyiz. Vatandaşların, kendilerini hukuki güvenlik içerisinde hissetmelerinin yegâne koşulu, bağımsız ve tarafsız bir yargı sisteminin varlığıdır.
Bu husus, ülkemiz açısından değerlendirildiğinde, yargının bağımsızlığı ve tarafsızlığı konusunda daha çok yol almamız gerektiği bir gerçeklik olarak karşımızda durmaktadır. Her adli yıl açılışında dile getirilen, yargının bağımsızlığı ve tarafsızlığı konusu, ne yazık ki bu adli yıl açılışında da önemini korumaktadır. Beklentimiz, bu konuda bir an önce adımların atılması ve ülkemizin hak ettiği şekliyle bağımsız ve tarafsız bir yargı sistemine kavuşturulmasıdır.”
KADIN CİNAYETLERİ
Hatay Barosu mesajının “kadın cinayetleri, kadına şiddet” olaylarıyla ilgili kısmında da şöyle denildi:
“Ülkemizde kadın cinayetleri ve her türlü şiddet vakıaları, çocuk istismarları, artık hayatın olağan bir parçası haline gelmiş durumdadır. Kadına karşı şiddeti önleme konusunda büyük bir öneme sahip olan İstanbul Sözleşmesi’nin uygulanabilirliğini sağlamak yerine, hiçbir haklı gerekçe olmadan sözleşmeden çıkılarak büyük bir hataya düşülmüştür.
Buradan bir kez daha sesleniyoruz… Kadına karşı şiddeti önlemek istiyorsanız, 6284 sayılı Kanunu ve İstanbul Sözleşmesi’ni eksiksiz uygulayın.
Hukukun üstünlüğünün, hukuk devletinin, adil yargılanmanın ve toplumsal barışın güvencesi Barolar ve yargının kurucu üyesi biz avukatların, geçmişte olduğu gibi bugün de mücadeleyi birlikte sürdürme azim ve kararlılığıyla, zor günlerin aşılacağına inancımız tamdır.
Korkudan uzak, huzur ve güvenlik içinde ve onurlu bir şekilde yaşamak, insanların en temel amaçlarından biridir. Bu nedenle, savaşsız bir Dünya’da, barış içinde yaşamak bir haktır. Bu vesile ile Adli Yıl açılış tarihine denk gelen 1 Eylül Dünya Barış Günü’nü de kutluyoruz.
Kadınların ve çocukların korkusuzca ve özgürce sokaklarda dolaştığı, yaşanabilir bir çevre ile doğal ve kültürel mirasın korunduğu; inançlara, farklı kimliklere ve kültürlere saygı duyulan, hukuk güvenliği ilkesinin tesis edildiği; yargısının tarafsız ve bağımsız olduğu, insan haklarının yanında birlikte aynı dünyayı paylaştığımız bütün canlıların haklarına da saygı duyulan, evrensel hukuk ilkelerine bağlı demokratik bir hukuk devleti özlemiyle, yeni adli yılın tüm ülkemize demokrasi, adalet, eşitlik ve özgürlük getirmesini, mesleğimizin hak ettiği itibarı yeniden kazanmasını dileriz.” -Cemil Yıldız-

Exit mobile version