İnsan toplumsal varlıktır. Bu doğru bir önerme. Bu önerme özellikle çağımızda birey olmayı ve birey ile toplum arasında kurulması gereken dengeyi de içerir.
Türkiyeli dedikleri okumuş yazmış tipi sanılanın aksine, bireyleşememiş, sürü psikolojisi ve davranışında kalmış bir varlıktır. Birey değil ama çıkarına pek düşkün. Etnikçi, kimlikçi, özelleştirmeci, hür teşebbüsçü, piyasacı, goygoycudur. Vesayet korkusu salarak dinci faşizme tüm kapıları açmayı görev sayar. Ağlarken de özür dilemez, Onları da Kemalist bürokratlar aldattı (fetö de değil) deyu şeytanın aklına gelmeyecek yalanlar uydururla; mahçup olmazlar!
Aralarından birine intihal şuçlaması yöneltilip, dava aleyhine mi sonuçlandı, hemen o an içli bir mektupla imza kampanyası yapar, dışarıdan çembere aldıkları kardeşlerinin linç edildiğini savlarlar. Tehlikelidirler. Aman dikkat!
Ad vermek hiç gerekmez, onları tanıdınız. Aralarında Nobel Ödülü almışlar var. Erkek haliyle türban takmışlar, çarşaf giymişler, Türban özgürleştirir, diye sosyoloji kitabı yazan prof’lar var.
Siz hiç onlardan deprem bölgenize gelenini, durumunuzu soranını, Acı olaydır, diyenini, yardım edenini gördünüz mü? Peki, gerekmez miydi? Bunlar değil düne dek milli irade diye bir taraflarını yırtan? Kapağı nasılsa Amerikalara, İsveçlere, Birleşik Krallıklara, Almanyalara… atmışlar. Milletle kim uğraşacak. Yarattıkları cehennemden kaçmışlar. Yıllarca kanal kanal gezdiler, zırvalarıyla efendilerine hizmet ettiler, halkın beynini yaktılar.
Aydın halkını sevendir. Bilinçsizliklere karşı halkı sürekli uyarandır. Halkın her işini onaylamasa da çamur atmayandır. Erdemlidir, yüreklidir, uzakgörüşlüdür. İçinden geldiği, acısını duyduğundan halkına destek olur. Kimse için yazmıyorum… demez. Halkın okumasından, yazar olmasından mutluluk duyar. Kimsesiz çocuklara sahip olur, onlara yurt kurar. Yıllarca hapis yatar. Gocunmaz. Korkmaz. Yanı başında dostları kör kurşunlarla, bombalarla, işkencelerle öldürülür. Değmezmiş, hata yapmışız, demez.
Dikkat edin, ülkemizi binbir engele karşın ileri götüren ikinci bölümdekilerdir. Solun, devrimciliğin, Atatürkçülüğün, cumhuriyetin gerçek sözcüleri, aydınlık yüzleri onlardır. Onları da tanıdınız. Adları hiç unutulmayacak. Anmayı unutabileceğimiz adlara haksızlık olmasın kaygısıyla yazmıyoruz. Onları biliyorsunuz.
İnsanlık ailesi içine onların emeğiyle çıkabiliyoruz. Büyük insanlık bizi onlarla biliyor. İyi, güzel, doğru yanımızlar. Dünyanın neresine giderseniz gidin Türkiye denince iki üstün insan hemen anımsanır: Mustafa Kemal Atatürk, Nâzım Hikmet! Ekmek kadar temiz, su gibi ak.