Bakanlığın Transferi Bu!

Peki, Bizler Nasıl Taşıdık? Batman’ın Hasankeyf ilçesinde, Er-Rızk Camisi’nin Hasankeyf Yeni Kültürel Park Alanı’ndaki yeni yerine taşınma süreci gerçekleşirken, ağırlığı yaklaşık bin 700 ton olan caminin tüm detaylarıyla taşınma ve transfer işlemleri kamuoyu ile paylaşıldı. Hataylı bir turizmcinin dediği gibi… “Keşke Defne de DSİ sorumluluk sahasında olsaymış da, çıkanların transferine ve içeriğine şahitlik edebilseymişiz!” Batman’ın […]

Peki, Bizler Nasıl Taşıdık?

Batman’ın Hasankeyf ilçesinde, Er-Rızk Camisi’nin Hasankeyf Yeni Kültürel Park Alanı’ndaki yeni yerine taşınma süreci gerçekleşirken, ağırlığı yaklaşık bin 700 ton olan caminin tüm detaylarıyla taşınma ve transfer işlemleri kamuoyu ile paylaşıldı. Hataylı bir turizmcinin dediği gibi… “Keşke Defne de DSİ sorumluluk sahasında olsaymış da, çıkanların transferine ve içeriğine şahitlik edebilseymişiz!”

Batman’ın Hasankeyf ilçesinde, Er-Rızk Camisi’nin Hasankeyf Yeni Kültürel Park Alanı’ndaki yeni yerine taşınma süreci başlarken, gözler, tarihi ve kültürel emanetlerin taşıma işlemlerinde ‘şeffaf’ bir süreç işleyen kurumlara çevrildi.
Bilindiği gibi, Ilısu Projesi kapsamında yapılan taşıma işlemleri, yapıların tarihlendirildiği dönem, taşıma mesafesi, yapıların ağırlığı ve işlemlerin maliyeti açısından dünyanın en geniş kapsamlı çalışması olarak değerlendiriliyor. Bu konuda dikkatlerin çevrildiği Devlet Su İşleri (DSİ) Genel Müdürlüğü ise, Ilısu Barajı ve HES Projesi kapsamındaki tarihi ve kültürel varlıkların korunması konusunda, dünyaya örnek olacak nitelikte bir çalışma gerçekleştiriyor.
-DEFNE Mİ?-
Konuya ilişkin konuşan bir turizmci, oldukça dikkati çeken bir değerlendirme yaparken, Defne’ye işaret etti:
“Su altında kalacak 3 bin 500 nüfusa sahip Hasankeyf’in tarihi ve kültürel varlıklarıyla 3 kilometre uzaklıktaki yeni yerleşim alanına taşınması için başlatılan çalışmaları izlerken, hayran kalmamak mümkün mü? Düşünün ki, şimdiye kadar 6 eser, baraj gölü sahasından çıkarıldı ve taşınacak son eser de, sizin sorduğunuz Er-Rızk Camisi. Yapılan hiç basit bir şey değil. Aksine, alkışlanacak bir sonuç. Okuduğuma göre, Cami’nin toplam ağırlığı bin 700 ton. Var olana zarar vermeden yerinden kaldırmak, teknik ve bilgi işi. Zira bu cami de 3 aşamalı olarak, yerden 4 metre 40 santim yukarı kaldırılarak özel bir araca yüklenmiş ve transfer edilmiş.
Şöyle bir düşünün… Bölge, koruma altında. Çalışmalar nedeniyle de ek güvenlik söz konusu. Yani istense, transfer işlemlerini de bilmezsiniz, nasıl taşındıklarına dair detaylara da ulaşamazsınız. Sansürlemek mümkün, anlayacağınız. Ama bu olmamış. Saklanmamış! Zaten neden saklansın ki! Buna bir neden var mı? Anadolu’nun emanetleri, itinalı bir şekilde, varlıklarını sürdürecekleri yere konumlandırılıyorlar.
Peki, gelelim bize! Defne Uğur Mumcu’da çıkanlara! Çıktığı söylenenlere. Mozaiklere! Heykellere! Roma hamamına! Şu ana kadar tek bir açıklama var mı? Yok! Resmi kurumsal fotoğraf ya da fotoğraflar paylaşıldı mı? Hayır! Transfer işlemlerinin nasıl yapıldığını biliyor muyuz? Fikrimiz dahi yok!
Eldeki örnek, biraz da bu yüzden önemli. Bir tarafta, her şey şeffaf ve ortada. Diğer tarafta, yani bizde, müthiş bir gizlilik var! Anlamaya çalışıyorsunuz, neyi, niye gizlediklerini! Buna cevap verebilen var mı? Bugün hala, bu konuda konuşan tek kişi, Büyükşehir ve Belediye Başkanı! Yani ne İl Kültür Müdürü ve ne de Müze Müdürü açıklama yapmıyor, ama yerel idare, çıkanları nasıl sergileyeceğinden bahsediyor! Durumun trajik halinden nasıl bir Hatay turizmi çıkartırsınız, siz düşünün! Böyle bir şehirde turizm nasıl patlar, siz hesaplayın!”
-AÇIKLAMA!-
Eleştirilen konuya dair son açıklama, Hatay Büyükşehir Belediye Başkanı Doç. Dr. Lütfü Savaş’tan gelmiş ve sürecin, EXPO bağlantılı olarak kamuoyu ile paylaşılacağına işaret edilmişti. Açıklama, şöyle:
“İskenderun’daki iki farklı alanda, bu dev organizasyonu gerçekleştireceğiz. Antakya bölgesindeki alanda; gastronomi köyü, fuar merkezi, amfi tiyatro, dikey tarımın yapıldığı seralar, coğrafyamızda iz bırakan medeniyetlere ait mozaikler yer alacak. Bunlarla beraber, battı-çıktı çalışmamız sırasında çıkan 5.yüzyıla ait şapeli bu alanda sergileyeceğiz.”
Bahse konu ‘şapel’ için bugüne kadar, ne İl Kültür Müdürlüğünden ve ne de Müze İdaresinden bir açıklama gelmedi. Şapel, kamuoyu ile paylaşılmadı. Konunun, kent turizmine katacakları konusunda, beklenen ve istenen strateji izlenmedi. Mevcutların saklanma politikasında sıkışan gizlilik ise şu ana kadar anlaşılamadı.
Peki, kent turizmi adına gerçekleşen toplantılara liderlik eden ve bu konuda son dönemde önemli kararlara imza atan Hatay Valiliği, Defne ilçesi Uğur Mumcu Meydanı’ndaki tarih keşfinin üzerindeki sır perdesini aralar mı? Yoksa bu konudaki tüm inisiyatifi yerel idarecilere teslim eden zihniyete devam mı edilir?
-ŞAPEL!-
Şapel, Hristiyanların, tapınak veya kutsal alanı olarak bilinir. Bazen küçüktür ve büyük bir kuruma bağlıdır. Büyük kiliselerin içinde, bir azizin adına ayrılmış küçük ibadet yerleri de olup, özellikle kırsal alanlarda ve küçük yerlerde veya yol kenarlarında, dinsel ihtiyaçları karşılamak için yapılmış, dua etme ve mum yakma yerleridir. -Tamer Yazar-

Exit mobile version