Fransız yazar ve düşünür Jean-Paul Sartre, romanlarının yanı sıra, her yönüyle kendine özgü olarak geliştirdiği Varoluşçu felsefesiyle ve siyasetteki etkinlikleriyle 20. yüzyıla damgasını vuran düşünürlerden biri olmuş, ülkemizde de neredeyse yarım yüzyıl boyunca büyük bir ilgiyle okunmuştu.
Sartre yalnızca politik ve felsefi sevaplarıyla değil, politik ve felsefi günahlarıyla da öne çıkmış, hata yapmaktan korkmamış ve hatalarını zaman zaman kabul etmişti.
Sartre özgürlük adına şiddeti desteklemekten kaçınmamış olsa da, siyasal alanda aldığı cesur tavırlar, örneğin Cezayir’deki Fransız sömürgeciliğine karşı ve Cezair’in bağımsızlığından yana olması, 1964’te kendisine verilen Nobel edebiyat ödülünü kurumlar tarafından ödüllendirmeyi kabul etmediği için reddetmesi, Vietnam Savaşı karşıtlığı ve hatta Bertrand Russell ve başka entelektüellerle birlikte Amerika’nın Vietnam’da işlediği suçları yargılayan bir mahkeme kurmuş olması, 1968 olaylarında öğrencilerden yana çıkması takdir edilmişti.
Tarihin Sorumluluğunu Almak, Jean-Paul Sartre’ın geç dönem eserlerini tartışan dokuz özgün yazıyı içeriyor.
Kitabı hazırlayanlar, düşünürün 1943 yılında yayımlanan “Varlık ve Hiçlik”e kadar süren felsefi gelişimini “ilk dönem” düşüncesi olarak, İkinci Dünya Savaşı sonrasında verdiği Ahlak İçin Defterler ve Diyalektik Aklın Eleştirisi gibi devasa yapıtları ise ikinci dönemine ait eserler olarak adlandırıyorlar; ikinci dönem düşüncesinde, bireysel sorumluluk ve toplumsal sorumluluk arasındaki organik bağa işaret ederek, Sartre’ın etiğe ve siyasete bakan bir düşünür olduğunu öne çıkarıyorlar.
Kitabın ilk metni olan “Bir Entelektüel Olarak Jean-Paul Sartre” başlıklı yazıda Sartre düşüncesinin felsefi ve politik bağlamı ortaya koyuluyor. Sartre’ın hem bir filozof hem de bir güncel siyaset figürü olarak aldığı tavırlarla ilgili tartışmaları konu ediniyor. Bir entelektüel olarak Sartre’dan yola çıkan metin, entelektüel hakkında şu sözlerle noktalanıyor: “Entelektüel, hatalarından çok şey öğrendiğimiz, ufuk açıcı, yeni fikirler doğurucu şekilde yanılabilen ve bir yere kadar takip etmeyi içimize sindirmiş olduğumuz kimsedir.”
“Varlık ve Hiçlik’ten Diyalektik Aklın Eleştirisi’ne, Sartre Düşüncesinde Çoğulluğun Kuruluşu ve Praksis” başlıklı yazı Sartre’ın felsefi metinleri arasındaki devamlılığı göz önüne seriyor. “Diyalektik Aklın Eleştirisi’nde Anlaşılabilirliğin Zeminleri” başlığını taşıyan yazıda ise praksisin anlaşılabilirliğini kendi içinde nasıl bulduğu sorusuna yanıt aranıyor.
“Sartre’ın Tarih Üzerine Tezlerine Eleştirel Bir Bakış” başlıklı yazı, praksisin anlaşılırlığı temelinde kavranması gereken ya da bir çeşit “yaparak anlama” kuramı gibi görülebilecek Sartrecı Tarih analizlerine kuşkuyla yaklaşıyor: Sartre’da Tarih’in failleri kimlerdir? Sartre, tüm coğrafyalar, tüm toplumlar için ortak bir Tarih alanı yaratabilmiş midir?
“Hegel’den Rousseau’ya… Sartre’da Başkası ile İlişki” başlıklı yazı, Sartre’da ve Hegel’de belirleyici rol oynayan çatışmaya dayalı ilişkileri merkeze alıyor. Sartre düşüncesinin en belirgin temalarından olan çatışmanın ve olumsuzlamanın, Hegel’in köle-efendi diyalektiğine yapılan açık ya da örtük referanslarla nasıl anlaşılabileceği tartışılıyor.
Sartre, Tarih’in nasıl kurulduğunu ve faillerinin kimler olduğu sorularını taslak biçimde ele aldığı, Ahlak İçin Defterler eserinde Tarih’in ötekileştirdikleri üzerine düşünmüş, cehalet ve şiddeti insan ilişkilerinin birer kipi olarak ele almıştı. Bu derlemede, “Şiddet ve Etik” başlığıyla yer alan metin soruşturmasının merkezine Defterler’i yerleştiriyor. Cehalet, şiddet, yalan gibi temalar, Sartre’da etik-ontoloji ilişkisini açıklama girişimi içinde ele alınıyor ve söz konusu ilişkiyi aydınlatmak için “ontolojik yasallık” kavramı öneriliyor.
“Ahlaki Yabancılaşmadan Etik Gerekliliğe” başlıklı yazı, Sartre düşüncesinin birinci döneminden ikinci dönemine geçişe tanıklık etmiş olan Francis Jeanson’un imzasını taşıyor. Sartre’ın düşüncesinin evrimini Sartre’la beraber yaşamış, bakış açısı, Sartre’ın kendisi tarafından da desteklenmiş bu önemli yorumcu, Sartre düşüncesinin ikinci döneminde ele aldığı sorulara ve meydana getirdiği dönüşümlere ışık tutuyor.
“Sorgulanan Yöntem: Marksizmde Sartre” adlı diğer çeviri metinde ise Sartre, Marksist maddeci kuram ve yöntem bağlamında ele alınıyor. Sartre’ın Marksist kurama getirdiği eleştiriler ve yaptığı katkılar üzerine düşünürken ele alınması gereken başat problemler sıralanıyor.
Tarihin Sorumluluğunu Almak, “Hayatımda gülmeden, güldürmeden tek bir emir vermiş değilim. Demem o ki, iktidarın çıbanı içimi kemirmemiştir: Bana itaati öğretmediler.” diyen bir modern filozof üzerine kaleme alınmış önemli bir felsefi inceleme.