DEM Parti İstanbul Milletvekili Cengiz Çiçek, artan kira bedelleri ve düşen alım gücü nedeniyle barınma krizinin derinleştiğine dikkat çekerek, Meclis’e kapsamlı bir araştırma önerisi sundu. Kira desteğinin zorunlu hale geldiğini vurgulayan Çiçek, sosyal devletin bu yükü paylaşması gerektiğini ifade etti. DEM Parti İstanbul Milletvekili Cengiz Çiçek, Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne sunduğu araştırma önergesinde, barınma hakkının anayasal bir hak olmasına rağmen halkın önemli bir kesimi için erişilemez hale geldiğini belirtti. Özellikle asgari ücretli ve emekli vatandaşların gelirlerinin büyük kısmını kiraya ayırmak zorunda kaldığını vurgulayan Çiçek, bu durumun artık yapısal bir sosyal soruna dönüştüğünü söyledi.
Barınma hakkı piyasa koşullarına terk edildi
Barınmanın artık bir anayasal güvence değil, kağıt üzerinde kalan bir vaat olduğunu savunan Çiçek, neoliberal kentleşme politikaları, inşaat odaklı büyüme ve kamusal konut üretiminin tasfiyesi nedeniyle barınma hakkının serbest piyasa insafına terk edildiğini belirtti. Bu sürecin en çok dar gelirli kesimi vurduğunu söyleyen Çiçek, “Konut artık ihtiyaç değil, yatırım aracıdır” dedi.
Ayrımcılık ve eşitsizlikle örülü sosyal mesele
Depremler, zorunlu göçler ve ekonomik krizlerin etkisiyle derinleşen barınma krizi, sadece ekonomik değil, aynı zamanda sınıfsal bir adaletsizlik olarak öne çıkıyor. Çiçek, kira ödemeleri nedeniyle temel ihtiyaçlara dahi ulaşamayan hanelerin sayısının arttığını, bunun da yaşam kalitesini dramatik şekilde düşürdüğünü vurguladı.
Kira artışlarında dünya birinciliği: 11 kat yükseldi
OECD verilerine göre, Türkiye kira artışlarında son 10 yılda zirveye yerleşti. 2015’ten bu yana kiraların yüzde 996 oranında arttığı belirtilirken, bu artış oranı dünya ortalamasının çok üzerinde. Çiçek, kiraların 2015-2024 yılları arasında 11 kat arttığını, yıllık bazda bakıldığında ise yüzde 775’lik bir yükseliş yaşandığını ifade etti.
Nüfusun yüzde 28’i kiracı
TÜİK 2024 verilerine göre, Türkiye’de kiracı oranı son 10 yılda yüzde 22,1’den yüzde 28’e yükseldi. Aynı dönemde ev sahipliği oranı yüzde 61,1’den yüzde 56,1’e düştü. Bu tablo, barınma krizinin yapısal hale geldiğini gözler önüne seriyor. Yaklaşık 24 milyon kişi kiracı konumunda bulunurken, 7,7 milyon hane kira ödemek zorunda. KONUTDER verilerini paylaşan Çiçek, yıllık konut ihtiyacının 700 binin üzerinde olmasına rağmen üretimin 500 bin konutta kaldığını belirtti. Bu durumun her yıl 200 bin konut açığı yarattığını kaydeden Çiçek, TOKİ’nin şimdiye kadar sadece 1,5 milyon konut üretmiş olmasının yetersizliğine dikkat çekti. Önümüzdeki 10 yıl için en az 7 milyon yeni konut gereksiniminin altını çizdi.
Kira desteği verilmeli
Çiçek, yoksulluk sınırının altında yaşayan haneler için kira desteği verilmesinin sosyal devletin asli sorumluluğu olduğunu dile getirdi. Sendikalar tarafından açıklanan en yüksek açlık sınırının yüzde 25’i oranında destek verilmesini öneren Çiçek, bu adımın hem sosyal adaletin sağlanması hem de yaşam kalitesinin korunması için elzem olduğunu belirtti.