“İnsan, savaş gibi inanmadığı bir şey için acı çekeceğine, barış gibi inandığı gibi bir dava uğruna ölse daha iyi değil midir? Savaş için hiç direnmeden verdiğimiz kurbanları, barış için de vermeye hazır olmalıyız.”
ALBERT EİNSTEİN
Savaştan söz edince tabii ki aklımıza önce savaşın karanlığı geliyor. Ordular, silahlar, öldürülen, sakat kalan insanlar, yıkılan kentler, yok edilen köyler geliyor. Ama savaşın tarihi de, bugünü de, geleceği de bundan ibaret değil. Savaşların bir parçası da aslında savaşa karşı direnenlerdir. Savaşsız bir dünya direnenlerin dünyasıdır. Savaşsız bir dünyada ise silahın ve stratejik çıkarın yeri olmaz. Sadece silaha savaşa ve ölüme karşı çıkmak yeter..
Heredot”un aktardığına göre Lidya kralı Krezus şöyle söylemiştir;
“Barış, savaştan her zaman daha iyidir; çünkü barışta oğullar babalarını, savaşta babalar oğullarını gömerler. “Ukrayna, Avrupa’daki leylek popülasyonunda büyük bir paya sahip. Ukrayna’da 30 bin çift leylek sayılmış. Dolayısıyla bu leylekler yuva yerlerini muhtemelen kaybedecek ya da değiştirmek zorunda kalacak. Hayvanların yeni yuva yeri kurmaları, yeni yiyecek yerlerini aramaları çok zor. Dolayısıyla onlar da savaş mağduru olarak ifade edilebilir. Nüfuslarında düşüş olacak. Çünkü yuva kurmaya çok fazla enerji harcamaları lazım. Yiyecek yeri bulmalarında ciddi sıkıntılar olacak. Yuvaya 5 yumurta bıraksalar bile hepsini besleyemeyecekler. Doğru dürüst kuluçkaya yatamayacaklar. Dolayısıyla popülasyonda gerileme olacak.”
Dünyada ‘barış’ hayali büyük bir yalana dönüşüyor…
Biten her savaşın ardından duraklama dönemleri yaşanıyor..
Yeni bir savaşın hazırlık sürecinin sessizliğini biz barış günleri sanıyormuşuz. Ve savaştan geçinen küresel güçler asla topraklarında kalarak yaşamakla yetinmeyecek. Ama biz hayal dahi olsa genede ” barış” dolu günleri görmek en büyük temennimiz olsun…
Bu haftaki kitap tavsiyem: ERİCH FROM” İNSANDAKİ YIKICILIĞIN KÖKENLERİ”
YORUMLAR