Batan Ekonomi, İnatçı Toplum

Toplumun, kötü haberlere ve ekonomik buhranı konuşmaya ilgi göstermediğinin farkındayım. Fakat mevcut hükümetin ve yöneticilerin ortaya bir vizyon ve umut koymaması da, içimizi de karartsa, bu durumun konuşulması gerektiğini göstermektedir. Bakan Nebati, maalesef ekonomi bilimi ile ilgisi alakası olmayan her türlü argümanla süreci yönetmeye devam ediyor. %150 enflasyonun olduğu, TL’nin pul olduğu, zamların yağmur değil […]

Toplumun, kötü haberlere ve ekonomik buhranı konuşmaya ilgi göstermediğinin farkındayım. Fakat mevcut hükümetin ve yöneticilerin ortaya bir vizyon ve umut koymaması da, içimizi de karartsa, bu durumun konuşulması gerektiğini göstermektedir.

Bakan Nebati, maalesef ekonomi bilimi ile ilgisi alakası olmayan her türlü argümanla süreci yönetmeye devam ediyor. %150 enflasyonun olduğu, TL’nin pul olduğu, zamların yağmur değil sel gibi oluk oluk aktığı bir ortamda, Bakan hala “gözlerime bak” diyebilecek noktadadır. Akıl alacak gibi değil.

Kur Korumalı Mevduat ile bir gece düşen dolar, tekrar aynı seviyeye geldi. Bilim budur, görünen köy kılavuz istemez. Bir avuç milyonerin milyonlarına milyon kattığı, orta ve düşük gelirlinin gün be gün fakirleştirildiği bir dönemi yaşatıyorlar.

Şimdi ortaya Gelire Endeksli Senet diye bir icat ortaya attılar. Bunun da tutulacak, makul, dertlere derman olacak bir tarafı yok. Çok basit bir mantık. Para, yılda %150 değer kaybederken, insanlar neden yılda %30 getirisi olan bir sisteme geçiş yapsın ki? Mantıklı bir yönü yok bunun.

%150 enflasyon derken, bazıları sakın “Yanlış rakam veriyorsun TÜİK %150 açıklamadı” demesin. Gün gibi ortada, ki TÜİK gerçek verileri paylaşmıyor.

KÖTÜ YÖNETİM ORTADA, DEĞİŞİM ŞART

Yapılması gerekenler o kadar basit ki… “Amerika’yı yeniden keşfetmeye” gerek yok.

-Hukuk güvenliği ve hukuk devleti ilkesi şart

-Tabii buna bağlı olarak ifade özgürlüğünün teminat altına alınması şart.

-Cari açık bu kadar fazla iken mega projelere yatırımlar yapılmaması şart.

-Yanlışlarda inat edilmemesi şart.

-Geçiş garantili ve yatırımcıya “kaymak” iş alanı yaratan modellere son verilmesi şart.

-Kamuda tasarrufların artırılması, israfın yok edilmesi şart.

-Yolsuzlukla mücadele şart.

-Demokrasi şart.

Bunlar, hemen herkesin bildiği ve farkında olduğu, hatta belki de duymaktan da usandığı cümleler. Fakat maalesef bu hataların farkında olan bir hükümet de yok, bunları düzeltmeye niyet eden bir hükümet de yok.

-Eleştiriye tahammül yok.

-Sosyal medyaya tahammül yok. Yasa çıkartarak baskı altına almak amacı var.

-Merkezi hükümetin de belediyelerin de tasarruf yapma amacı yok.

-Hukuk yok.

-Demokrasi yok.

Bunların olmadığı bir ortamda huzur da olmaz, gelişme de olamaz.

YENİ BİR HİKAYE LAZIM

Artık yürümeyen, motoru çökmüş bir arabanın tekrar şahlanacağına ve yolda tam gaz ilerleyeceğine inanmak hayalcilik olur.

Türkiye’nin umuda ihtiyacı var. Yeni bir hikayeye ihtiyacı var. Bu durum bir gerçektir. Akaryakıtın bir senede 3 kat zam yediği, doların 17 TL’ye çıktı, marketlerin ateş pahası olduğu, her türlü emtianın fiyatının katlanarak arttığı, dar ve orta gelirlinin alım gücünün düştüğü, enflasyonun yıllık %150 olduğu bir ülkede sürecin doğru yönetildiğini savunmak mantıksızlıktır.

Değişime ve umuda şans verme günüdür. Yapılacak tercihler, vaat edenler projelerine ve söylemlerine göre belirlenmeli.

Kulaktan dolma bilgilerle, ön yargılarla, sığ söylemlerle bir yere varmak imkanı yoktur. Siyasi partilerin grup konuşmalar, web sitelerindeki politikalarını incelemek, tercihleri belirleyebilmek için izlenecek yollardan olabilir.

Yeni bir hikaye için istişare ve hoşgörü geleneğini sürdürenlerle ilerlemek, ülkemiz için hayırlı olacaktır. İnat etmek bizlere kazanç sağlamayacak, zarar verecektir.


bekir.atahan@atahanhukuk.com

Exit mobile version