Ana Sayfa Arama Video Yazarlar
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Muhsin Boz

BEBEKLİKTEN ERİŞKİNLİĞE ADIM ADIM DEPREM  

Bebeklik dönemini kimse hatırlamaz. Büyüdüğümüzde başka bebekleri görerek, gözleyerek bebekliğimizi hayal ederiz. Annemiz başta olmak üzere yakınlarımızdan dinleriz: Doğum, bezlenme, ağlama, meme emme, diş çıkarma, ek gıdalara başlanma, emekleme ve… yavaş yavaş ayağa kalkma, yürüme. Hepimizin bildiği gibi öyle kolay olmuyor yürüme. Eşyalardan, duvarlardan, anne babaların kollarından / ellerinden destek alma derken… desteksiz, kollar iki yana açık, yürümeği başarmak. Tabii, çoğu kez devrilme, yere kapaklanmayla sonuçlanır ilk adımlar. Bebek, bazen hızlı ve kontrolsüz yürür. O sırada en çok güvendiği, “yer” olmalı; yani “yer” in yüzeyi, yeryüzü… Hareket etmesine, yürümesine müsaade eden, sallanmayan, oynamayan, dengeli düz bir yüzey!

Bebek büyür. Artık bebek değil bir çocuktur. Sağdan soldan duyar depremin ne olduğunu. Çağımızda nasıl bilgi kirliliği varsa, deprem konusunda da birbirini tutmayan, tuhaf bilgiler edinir. Yavaş yavaş depremden korkar hale gelir. Depremin ve diğer doğal felaketlerin ne olduğuyla okulda tanışır, tanıştırılır.

Asıl tanışmaysa, acımasız ve korkunçtur. Bu metni ben yazdığıma göre kendimden söz etmeliyim: Çocukluğumda, Antakya’da birkaç kez, orta şiddetli depremlere yakalanmıştım. 1980 yılı öncesinde babamların evinde, muhtemelen 4- 4.5 şiddetinde bir depremde; çatı kiremitlerinin büyük bir gürültü çıkardığını, camların şıngırdadığını, sıvaların çatladığını, duvarlara asılı birkaç fotoğrafın yere düştüğünü hatırlarım. Babam, korkmayalım diye evden çıkarmamıştı bizleri. 6 Şubat’ı yaşadıktan sonra bu davranışın doğru olmadığını anladım.

Şiddeti 5.5 olan 1997’deki Antakya depreminde, Antakya’da değildim. 17 Ağustos 1999 depremi sırasında, Marmaris’te kamuda çalışıyordum. Aynı yılın ekim ayında sabaha karşı 5.2 şiddetinde bir deprem olacak, yataklarımızdan fırlayıp sokaklara, caddelere atacaktık kendimizi. Doğal olarak herkeste bir panik hali vardı ve insanlar arabalarına binmiş, bir yerlere gidiyorlardı. Belki de kimisi Marmaris’ten kaçıyordu. Biz ailecek bir yere gitmemiş, sabahı, dışarda beklemeye başlamıştık. Şiddetleri 4.1 ve 4.2 gibi iki artçı. Bir artçıyı çok iyi hatırlıyorum: Yeryüzü, alttan büyükçe bir sopayla itiliyordu sanki. Hemen akabinde yerin hafifçe dalgalandığını görmüştüm. O dalgalanma ile depremlerin korkunçluğunu anlayacaktım. Öyle ki benim gördüğüm dalgalanma, 4 küsur şiddette olan bir depreme aitti. Artık düşünün, 7 küsur şiddetli bir depremi, depremleri…

Daha önceki bir metnimde,* yaşlılarımızdan, eski depremlerle ilgili duyumlar aldığımdan söz etmiştim. Eşimin nenesi, nenesinden duyumlar almıştı. Araştırdığımda, bu duyumların 1872 Antakya depremiyle ilgili olduğunu tespit etmiştim. Nenem de aynı depremle veya daha küçük çaplı diğer Antakya depremleri ile ilgili muhtemelen duyumlar almıştı. Beş- altı yaşımdayken, nenemin, “Yer, toprak… bazen açılır ve insanı yutar!” dediğini hatırlıyorum. Aman Allah’ım! O yaşlarda bir çocuğa bunu demenin ne kadar ürkütücü ve korkunç olduğunu düşünebiliyor musunuz? Nenemim, korkutmak amacıyla söylediğini düşünür, o yaşımda bile saçma bulurdum.  Ama söylediklerinin saçma değil, gerçek olabileceğini, “6 Şubat” öğretecekti bana: Samandağ’ın bir köyünde, 80 yıllık bir zeytin ağacının ikiye yarıldığını, yarılan parçaların birbirlerinden 10-15 metre uzaklaştığını duyunca, neneme hak verdim. Ağacı ikiye ayıran deprem sırasında, uzunluğu 200-300, derinliği 30- 50 metreyi bulan bir yarık oluşmuştu. Deprem sırasında oluşan yarık, tekrar kapansa insanı yutmaz mı?

Özetle bebeğin yürümeye başladığı o yer, o yüzey (yeryüzü) düşündüğü gibi öyle pek tekin değildir. Sonraki yıllarda o yüzeyin zaman zaman dalgalanmaya, sarsılmaya, yarılmaya, hatta ve hatta insanı içine alıp yutmaya gebe olduğunu acıyla öğrenecektir.

 

* https://antakyagazetesi.com/author/muhsin-boz/: Milattan Önce, Milattan Sonra ve Depremden Önce, Depremden Sonra – 24 Mart 2024

Nisan 2025, Eskişehir

 

 

 

İletişim: 0 532 425 37 66

E.posta: [email protected]

 

 

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

SON HABERLER