“Aynı gökyüzü aynı keder
değişen bir şey yok ki
gidip
yağmurlara durayım…” Behçet Aysan
İnsan ruhunun ve özellikle doğanın toplum eliyle örselendiği bir çağda yaşıyoruz. Birdenbire çürüyen bir derinin varoluşsal çığlığından söz etmek. Farkında olmak ya da soyutla somutun ikileminde yaşanan bir izdüşüm hali…
“Tuhaf ama harika bir evrende yaşıyoruz. Evrenin yaşını, büyüklüğünü,
gücünü ve güzelliğini kavramak olağanüstü bir hayal gücü gerektiriyor.
Görünen o ki bu uçsuz bucaksız kozmosta biz insanların kapladığı yer, epey önemsiz. Ve biz onu bütünüyle anlamaya, ona nasıl uyum sağladığımızı öğrenmeye çalışıyoruz. …” diye yazmıştı Stephen Hawking, Zamanın Kısa Tarihi adlı eserinde.
Dünden bugüne, gelmiş geçmiş bütün bilim insanları, fikirleri ve buluşlarıyla galaksimize ses verdi. Kuşkusuz bunlardan en popüler olanı Hawking oldu. Stephen Hawking, karadelikler ve görelilik teorisi ile ilgili yaptığı önemli çalışmalarla adını duyurmuştu. Dünya çapında çok satanlar listesine girmeyi başarmış Zamanın Kısa Tarihi ve Ceviz Kabuğunda Evren gibi kitapların da yazarıydı. Çocukları Lucy, Robert ve Tim, kısa bir açıklama yaptılar
“Sevgili babamızın ölümü bizi derinden üzdü. Müthiş bir bilim insanı ve sıradışı bir adamdı. Çalışmaları ve ismi uzun yıllar boyunca yaşayacaktır. Bize bir keresinde, ‘Eğer ki sevdiğiniz insanların evi olmasaydı, evren pek de anlamlı olmazdı.’ demişti. Onu sonsuza dek özleyeceğiz.”
1942 yılında İngiltere’de dünyaya gelen Hawking’in yaşamı, normal seyrinde ilerlerken, ALS (Amnyotrophic Lateral Sclerosis) yani “motor nöron” hastalığına yakalandı. Bu hastalık hayatının sıkıntılı, tekerlekli sandalyeye mahkûm sürecinin de başlangıcıydı.
Umut… İnsan ve doğaya adanmış bir direnç öyküsü.
Hawking, teorik fizikte çok güncel olan, fizikteki dört-çeşit kuvveti birlikte açıklamaya çalışan Büyük Birleşim Teorisi’nin kurucusu olup, aynı zamanda Einstein’e ait rölativite teorisi ile, modern fiziğin en sofistike teorisi olan kuantum mekanik teoriyi birleştirmeye çalışmıştır.
Ama Hawking de o çok sevdiği yıldızlara kavuştu… Hastalıklı kalabalıklara inat, engelli bir bedenin sağlıklı bilinciyle göçtü. İnsanlık için gizemini koruyan birçok bilgiyi avuçlarımıza sunarak çıktı bu yolculuğa.
*
14 Mart ve sağlık…
Sağlık sorunları ve sağlıkçılara yönelik şiddet haberlerinin gölgesinde yeni bir 14 Mart gününü geride bıraktık. CHP İnsan Haklarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Tekin Bingöl’ün hazırladığı rapora göre, “Türkiye’de bir doktora 572 hasta düşerken, son 5 yılda sağlık çalışanlarına yönelik, kayıtlara geçen sözlü ve fiili şiddet içeren vaka sayısı 46 bin 361 olarak açıklandı.
*
Ve sinema…
50. Sinema Yazarları Derneği (SİYAD) Ödülleri sahiplerini buldu. Reha Erdem’in yönettiği Koca Dünya, “En İyi Film” de dahil olmak üzere 4 ödül kazandı. filmloverss’da yer alan habere göre, 2017 yılında vizyona giren tüm yerli filmleri değerlendiren SİYAD üyeleri arasında yapılan oylama sonucunda belirlenen 50. SİYAD Ödülleri’nde En İyi Film başta olmak üzere dört dalda ödül kazanan Koca Dünya, en fazla öne çıkan yapım oldu. Reha Erdem’in yazıp-yönettiği Koca Dünya’yı üç ödülle Pelin Esmer’in yönettiği İşe Yarar Bir Şey ve iki ödülle Ceylan Özgün Özçelik’in ilk uzun metraj çalışması Kaygı izledi.