Bindiğimiz dalı kendi elimizle kesiyoruz

Çevre Aktivisti Selda Asker, ilimiz genelinde yapılan çevre felaketlerini aktardı       Çevre Aktivisti Selda Asker, ilimiz genelinde hayata geçirilen çevre felaketlerini aktardı, kendi dalımızı kendi ellerimizle kestiğimize vurgu yaptı.       Hatay çok özel bir İl olduğunu, kendine has kaynakları, zenginlikleri, kültürel mirası barındıran bir kent olduğunu söyleyen Çevre Aktivisti Selda Asker, “Bu kentin dört mevsimi […]

Çevre Aktivisti Selda Asker, ilimiz genelinde yapılan çevre felaketlerini aktardı

      Çevre Aktivisti Selda Asker, ilimiz genelinde hayata geçirilen çevre felaketlerini aktardı, kendi dalımızı kendi ellerimizle kestiğimize vurgu yaptı.

      Hatay çok özel bir İl olduğunu, kendine has kaynakları, zenginlikleri, kültürel mirası barındıran bir kent olduğunu söyleyen Çevre Aktivisti Selda Asker, “Bu kentin dört mevsimi yaşayan bir iklim kuşağında yer almaktaydı ama dağlarımızı, bitki örtümüzü, ormanlarımızı, göllerimizi bilinçsizce yok ettiğimiz için şu anda Akdeniz iklim kuşağından yavaş yavaş çıkıyoruz” dedi.

Amik Gölü’nü kurutmakla övündük …

      Belki de dünya tarihinde bir ilki yaşayan il olduğumuzu söyleyen Çevre Aktivisti Selda Asker, açıklamasında şunlara yer verdi: “Haritadan Amik gölü gibi önemli bir gölü yok etme başarısını gösterip bu başarıyla da övündük !..

      Bilselerdi ki Hatay’da mikro iklim değişikliğinin başlangıcı Amik Gölü’nün kurtulmasıydı acaba bu kadar zahmet edip kuruturlar mıydı çok merak ediyorum. Benzer bir şekilde endemik ve neoendemik bitki türlerini barındıran adeta bir açık hava müzesi olan dağlarımızı da taş ve maden ocaklarına kurban ediyoruz. Ormanlık alanlarda dağlarda taş ve maden ocakları faaliyetleri sonucunda hem su kaynaklarımız kuruyor hem de iklimimiz değişiyor. Siz bugün bir dağ tepesini taş ocağı adı altında tıraşlayıp dümdüz bir hale getirerek oraya yağacak olan yağmurdan tutunda o bölgeyi besleyen su kaynaklarına varana kadar bir çok şeye zarar veriyorsunuz. Aynı zamanda o bölgede yaşayan insanların sağlığını da etkiliyorsunuz oradaki toz bulutları, havaya saçılan aeresollardan kaynaklı yakınındaki tarladan yedikleri yiyeceklerden insanları hasta ediyorsunuz. İnsan sağlığı çevre sağlığından ayrı düşünülemez. Kirlettiğiniz nehirler, yok ettiğiniz sulak alanlar, İmara açtığınız verimli tarım arazileri hepimizin sonunu hazırlıyor. Bindiğimiz dalı kendi elimizle kesiyoruz.”

Ormanlarımız yavaş yavaş yok oluyor …

      Doğudan ve batıdan gelen kuşların birleşerek göç ettiği bir İl olduğumuzu söyleyen Çevre Aktivisti Selda Asker, “Amik gölünü kuruttuk ova yaptık. Bu verimli tarım arazilerimiz üzerine yaptığımız tüm binalara rağmen hala ovadan korunmayı bekleyen kalıntılar var. Şehrin en önemli değerlerinden biri Asi Nehrimiz var. Aslında var olan bütün bu önemli özelliklerimizde en önemli çevre sorunlarımızın başında geliyor. Yeşil alanı kişi başına çok az olan bir şehirdeyiz. Özellikle kış aylarında havamız kirli. Her geçen gün ormanlarımız yavaş yavaş yok oluyor. Etrafımızdaki termik santraller hepimizi hasta ettiği gibi toprağımızı, yeraltı su kaynaklarımızı kirletiyor, iklimimizi değiştiriyor. Aslında bizim en önemli sorunumuz ne biliyor musunuz çevre öncelikli değil çıkar öncelikle düşünüyoruz. EKONOMİ mi EKOLOJİ mi noktasında ikisini bir arada sürdürebilmenin daha etkin olabileceğini öğrendiğimiz gün özlediğimiz çevre bir adım daha fazla yaklaşacağız.

      Çevre içinde yaşayan tüm varlıklarıyla bitkiler, hayvanlar, insanlar, su kaynakları, toprak, hava her şeyle bir bütündür. Bunu bir zincir olarak düşünürseniz ve bu zincirin herhangi bir halkasına zarar verirseniz doğal dengeyi bozarsınız.”

      Mehmet ÖZGÜN  

Exit mobile version