Doğanın kucağında büyüyen canlılığın, geleceği toparlayan bir rengi olmalı…
Hayal kırıklığına uğratmayan bir renk…
Canlının acısıyla kımıldayan, doğanın telaşıyla koşturan…
Her mevsime dokunan arayış ve her mevsime yaslanan bir avunuş…
Bellek ve o renklenen sözcüklerin bitmeyen telaşı…
Sormadan yaşanır mı sahi?
Bir canlının avuntusu olmadan?
Bunca algı ve bunca sis tabakası…
Bir tebessümün, koyu renklere ve bilhassa siyaha kaçışı mı?
Hangimiz daha gerçek, hangimiz daha acılı…
“Deniz, toprak, gökyüzü, ateş, rüzgâr,
Üzerinde yaşadığımız kalıcı dünya
Neredeyse bize yalvaran uzak yıldızlar,
Bazen gözlerimizi okşayan bir el gibi olurlar…”
Hayvanlar da rüyasında ürker mi acaba?
Bir sincap, bir tilki ya da Kaplumbağa…
Bir canlının yok oluşuna acıyan yürek, sormadan yaşar mı sahi?
Bir labirent şaşkınlığı olmadan yaşar mı?
Gördüğümüz kadarız işte, duyumsadığımız kadar…
Var olan her şeyi ya da geçmişi… İlk çağlardan günümüze kadar yaşanan acıları…
Kendi kendine konuşan ve bilinçli bir sığınağı adımlayan sesi…
Yaşamın en kaba halini bulup çıkaran, en acımasızını…
Bir serçenin gözüyle, kurumuş bir ağacın çığlığıyla bulup çıkaran…
Sınırsız bir gözkapağıdır, içinde var olduğumu bildiğim.
Anımsıyor musun? Düşlere anahtar olduğum
Bir gece yeryüzü için doğdum ben, bütün ve kalan.
Bilmek ve hissetmek yaşamın çakıl taşı değil mi yoksa?
Çırpınışı, olanı ve olmayanı fısıldayan…
Bir yıkım hali değil mi?
Uzaklık yok…
Yaşam, gerçekle düş arasında yalpalayan bir sarkaç ve gökyüzü kendi mavisiyle…
İnsan kendi yalnızlığıyla…
Gerçek ve üstü…
Sesin de rengi olan bir gerçeküstü,
Çığlığın ve yok olan ormanların rengi…
Yüzlerce kez yabancılaşmanın yüzlerce kez acımanın…
“Şimdi dünyada nerede biri ağlıyorsa
Sebepsiz, dünyada, ağlıyorsa
Bana ağlıyor…”
Nedir bu yaşanan sıcak, bu alev alev coğrafyanın ıssızlığı?
Sormadan yaşanır mı sahi?
Yaşanır mı, bir sesin avuntusu olmadan?
Bunca renk, bunca sis tabakası, hangimiz daha gerçek?
Doğanın kucağında büyüyen canlıların geleceği toparlayan bir rengi olmalı…
Hayal kırıklığına uğratmayan bir renk…
Bir derenin sesi, bir ağaç yaprağı hışırtısı…
Doğayı ve canlılığı yoran bir bulanıklık bu
Zamana yeni anlamlar yükleyen ve yaşamın ritmine çöken bulanıklık
Doğaya, yaşama sevincine, renklere
Geleceği acımıza saklayan, geleceği sızımıza
Yalnızlığı ve ıssızlığı…
“Şimdi dünyada nerede biri ölüyorsa
Sebepsiz, dünyada, ölüyorsa
Bana bakıyor…”
i Işık, Vicente ALEIXANDRE, Çeviri: Tuğrul TANYOL
ii AŞK ŞİİRİ, Vicente ALEIXANDRE, Çeviri: Sait MADEN
iii Ciddi saat, Rainer Maria RİLKE, Çeviri :Behçet NECATİGİL
iv Ciddi saat, Rainer Maria RİLKE, Çeviri :Behçet NECATİGİL