Merhaba sevgili okuyucu.
Günler günleri kovalıyor, evlerimiz bize en büyük yoldaş oluyor. Öyle ki her köşesini evimizin ayrı bir sevmeye başladık. Sevmek zorundayız zaten, zaman bu kutunun içinde geçiyor. İnanın hiç bu kadar mimar gözüyle bakmamıştım evime. Her kusurunu görüyor, her avantajını yaşıyorum doyasıya evimin.
Sabah saat 08:30… Usulca kahvemi içiyorum günün başlangıcında. Ardından genelde cep telefonumdan bir Zeynep Bastık şarkısı dinliyorum. Bir gün öncesinin Cüneyt Özdemir programına bir göz atıyorum Youtube’dan. Sonra üst katın merdivenlerini tırmanıp çalışma odasına giriyor, bilgisayarımı açıyorum. Çoğu zaman ne yazacağımı çok iyi bilmiyorum. Ama yazmak istiyorum. Windows ta yeni bir sayfa açıp, giriş cümlemi kuruyorum. Merhaba oluyor genelde ilk cümle.
Sonra kız arkadaşım da uyanıyor güne başlıyor. Beraber kahvaltı hazırlıyoruz. Bazen çok pratik bir kahvaltı oluyor, bazen kallavi bir sofra kuruyoruz. Yavaş yavaş gazete mesaisi başlıyor. Belli ki diğer çalışan arkadaşlar da geçmiş bilgisayarın başına. Önce hepimiz birbirimize günaydın diyoruz. Gün boyu whatsapp tan yazışarak internet üzerinden gazetemizi hazırlıyoruz.
Dolu dolu geçiyor saatler. Gözüm twiter da bir yandan. Gelişmeleri an be an takip ediyorum. Öğlen vakti iki saatlik bir uyku uyuyorum. Babamın alışkanlığı. Antakyalılar öğle uykusunu çok sever. Uyanınca ilk işim annemi ve ablamı aramak oluyor. Küçük bir rapor veriyoruz ne yaptığımıza dair. Ardından bilgisayarı televizyona bağlıyor neftlix dünyasında zaman geçiriyorum. Akşama doğru genelde sessiz sedasız bir düşünce hali sarmalıyor beni. Düşünmeyi çok seviyorum.
Aralarda gün boyu köpeğim Deli ile ilgileniyorum. Bazen dışarı çıkarıp yürütüyorum onu. Gece oluyor. Karanlık baş gösteriyor. Can dostum ile telefonlaşıyoruz. Ya o bana geliyor ya ben ona gidiyorum. Günlük Covid raporu açıklanıyor. Ölümleri, vaka sayılarını, iyileşenleri yorumluyoruz. Ne diye yalan söyleyeyim genelde rakı içiyoruz. El yapımı mis rakılar. Neşemiz yerine geliyor ve bir gece cümbüşü başlıyor. Raks ediyoruz.
Sıra dışı anormal bir gelişme genelde yaşamıyoruz. Beklentiler doğrultusunda ilerliyor zaman. Çok fazla müzik dinliyoruz. Ben bazen aşka gelip o bas ses tonumla iddialı şarkılar söylüyorum. İşin ilginç tarafı bu durum bir ayı aşkın süredir böyle devam ediyor. Şikayet etmiyorum, halime şükrediyorum.
Gece sonuna doğru elim telefona gidiyor. Tek tek aramaya başlıyorum kankalarımı. Gülüyoruz, eğleniyoruz ve bazen düşünüyoruz. En çok özlediklerimi görüntülü arayıp konuşuyoruz. Gün sonu usulca yatağıma geçiyorum. Nedense ben akşamları çok derin uyuyorum.
İşte böyle geçiyor günler.
Ama covid 19 ile beraber her sabah, öğlen ve akşamları kendimi buluyorum. En çok kendim ile zaman geçirmiş oluyorum. Şunu keşfettim ki çok keyifli bir adammışım ben. Neşeli, duyarlı ve eğlenceli.
Sanırım bunun böyle olmasının en büyük nedeni kendim ile barışık olmam. Sürekli bir polyanna mantığı hakim. Herşeye en iyi tarafından bakıp, en iyi yerinden görmeye çabalıyorum. Covid 19 öncesinde geçirdiğim bir günün bu denli kıymetli olduğunu göremiyordum. Şimdi geride bıraktığım bütün günler çok güzel.
Ama en çok, en çok hayal ediyorum sevgili okuyucu. Hayal etmek, bir süre hayallere kapılmak terapi gibi bir şey. Müzik dinlemekten, film izlemek ya da kitap okumaktan çok daha güzel. Bir yandan yaşıyorum, bir yandan hayal ediyorum.
Hayal ederek ruhunuzu zenginleştirin.
Evde kalın. İyi zaman geçirin.
Sevgiyle.