Kimine göre doğanın ilk hecesidir Haziran, edebiyatın hüznüdür ama…
İlk akla gelen Nazım Hikmet olur, sonra Orhan Kemal ve Ahmed Arif…
Hayatın getirisi nedir ki?
Bir ağızdan kaçırılan hece hangimizin düşüne sığınır?
Hüzün, mutluluk ve geçmişi bağlayan değerler…
Geçmiş nedir ki ve insan neden hep geçmişte yaşar?
Her birimizin içine sinen şaşkınlık, bilincimize yer eden bellek ve benliğimize hükmeden derinlik…
Haziranda ölmek…
Zaman, hangi yolculuğu unutturur?
“Kitapların acımasız kişileri, işleri, çıkarları gereği acımasızdılar; onların niçin acımasız olduğunu hemen her zaman anlayabiliyordunuz. Oysa ben hiçbir amacı, anlamı olmayan acımasızlıklara tanık oluyordum; hiçbir çıkar beklemeksizin, salt eğlenmek için acımasız davranışlar sergiliyordu bizde insanlar…” Ekmeğimi kazanırken, Gorki
Adı Aleksey Maksimoviç Peşkov… Çok küçük yaşta anne ve babasını kaybetmenin travması… Kısıtlı bir eğitim ve işçi sınıfıyla yaşadığı erken tanışıklık… Yaşadığı zorluklar ve yoksulluklar nedeniyle Rusça’da acı anlamına gelen Gorki ismini alması…
Petersburg’da yayınlanan bir dergide çıkan Çelkaş adlı öykü ilk sıçrama noktasıydı. Pek başarılı olmayan ilk roman denemelerinden sonra, 1898 yılında yayımlanan ilk kitabı (Hikaye Denemeleri) yazarlık kariyerini tetikler… Ölümü 18 Haziran 1936
“Yeryüzünde kardeşliğe inanıyordum, huzur ve barış içinde yaşamaya inanıyordum, toplumsal adalete inanıyordum. Ve her şeyden çok insanlığa ve insanların yaratıcı gücüne inanıyordum…” Bir Dinozorun Anıları, Mina Urgan
Mina Urgan, İngiliz edebiyatının en önemli eserlerini Türk edebiyatına kazandırdı. Thomas Malory, Henry Fielding. Aldous Huxley ve Shakespeare bunlardan bazıları… Mina urgan; Thomas More, Shakespeare ve Virginia Woolf üstüne yaptığı incelemelerle düşün dünyamızda önemli izler bıraktı. “Edebiyatta Ütopya Kavramı ve Thomas More” adlı çalışmasını özgürlük ve barış çerçevesinde yorumladı… Bir Dinozorun Anıları ve Bir Dinozorun Gezileri adlı iki kitabıyla da okuyucudan büyük ilgi gören Urgan 15 Haziran’da aramızdan ayrıldı.
“Artık yeryüzünde hiçbir şeyin beni şaşırtmayacağından korktum; gördüklerimden hiçbir zaman kurtulamayacağımdan korktum. Neyse ki birkaç uykusuz geceden sonra, unutkanlık bir kez daha imdadıma yetişti…” Alef, Jorge Luis Borges
Borges’in ilk adımlarını attığı o küçük bahçeye bakmalı… Oğluna satranç tahtasında yaşamayı öğreten Jorge Guillermo Borges, avukat ve psikoloji öğretmeniydi. Evlerinde Borges’in hayalini kurcalayan bir bahçe ve kocaman bir kütüphane… Büyülü Gerçeklik düşüncesi burada başlıyordu belki… Çocukça düşlerin zorladığı galaksiler… Borges 14 Haziran 1986’da aramızdan ayrıldı.
“O, başka türlü yapamazdı. Öğretmen onu övse de övmese de o durmadan okuyacak, çalışacak, durmadan kendi kendini aşmaya çalışacaktı. O, mutluluğu ancak bunda buluyordu…” Öksüz Musa, Hasan İzzettin Dinamo
Hasan İzzettin’in babası savaşta ölünce, 6 çocuklu annesi ile yaşadığı zorlu günler başlar…
Trabzon Akçaabat’taki mutlu çocukluk çok kısa sürmüştü…
Acılar, yoksulluk ve sürgün…
Ankara Gazi Eğitim Enstitüsü’ndeki eğitimini tamamlayamadan ayrılan yazar, geçimini çeviriler yaparak ve özel ders vererek sağladı.
Seyyar fotoğrafçılık, gazetecilik ama daha çok işsizlik…
Ve zorluklarla geçen bir yaşamın 20 Haziran 1989’da son bulması…
Haziranda ölmek zor…
Murad Demirkol