Bir İmza Ardından Değişen Hayatlar

Hatay’dan Ankara ve İstanbul’a, birçok üniversite, “Bu Suça Ortak Olmayacağız” başlıklı bildiriye imza attıkları gerekçesiyle, bünyelerindeki birçok Akademisyeni ihraç etmiş, ardından bu sürece hukuk davaları eklenmişti. Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) Raporu, yaşananları, Akademisyenler noktasında ele aldı. ‘Bu suça ortak olmayacağız’ başlıklı bildiriyi imzaladıkları için soruşturmaya uğrayan Akademisyenleri merkezine alan son çalışma, Türkiye İnsan Hakları […]

Hatay’dan Ankara ve İstanbul’a, birçok üniversite, “Bu Suça Ortak Olmayacağız” başlıklı bildiriye imza attıkları gerekçesiyle, bünyelerindeki birçok Akademisyeni ihraç etmiş, ardından bu sürece hukuk davaları eklenmişti. Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) Raporu, yaşananları, Akademisyenler noktasında ele aldı.

‘Bu suça ortak olmayacağız’ başlıklı bildiriyi imzaladıkları için soruşturmaya uğrayan Akademisyenleri merkezine alan son çalışma, Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) Raporu oldu. Barış Bildirisine imza attıkları gerekçesiyle üniversitelerden ihraç edilen İzmir’deki bir grup akademisyen tarafından, Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) bünyesinde kurulan TİHV Akademi’nin raporu, “Akademisyen İhraçları: Hak İhlalleri, Kayıplar, Travma ve Güçlenme Süreçleri” başlığında yayınlandı. Rapor, OHAL KHK’larıyla ihraç edilen akademisyenlerin yaşadıkları hak ihlallerini, ekonomik, akademik ve sosyal kayıplarını, bunların travmatik etkilerini ve bu etkilerle başa çıkma yollarını ele alıyor.
Bilindiği gibi, sürecin ‘ihraç’ yaşayan isimlerinden biri, Mustafa Kemal Üniversitesi (MKÜ) Eğitim Fakültesi’nden Yrd. Doç. Utku Sayın olmuş, Antakya Gazetesi’nde yayınlanan röportajında, “Bugün olsa yine imzalardım” demişti.
-50 MÜLAKAT-
“Bu Suça Ortak Olmayacağız” başlıklı bildiriye imza attıkları gerekçesiyle ihraç edilen akademisyenlerle yapılan 244 anket ve 50 mülakat sonucunda hazırlanan raporda, imzacı akademisyenlerin, “adil yargılanma, masumiyet karinesi, seyahat özgürlüğü hakkı, çalışma hakkı, sağlık hakkı, yaşam standardı hakkı, katılım hakkı, ayrımcılık yasağı, ifade özgürlüğü, özel hayatın gizliliği ve eğitim hakkının” ihlal edildiği belirtiliyor.
-YÜZDE 84.8’İ-
Görüşülen akademisyenlerin %84,8’i, ihraç edilme sebepleriyle ilişkili olarak, kamuya açık bir mecrada ve hedef göstermek amacıyla kişisel bilgilerinin paylaşıldığını bilgisini verdi. Akademisyenlerin hedef gösterildikleri mecraların başında, 178 rakamı ile elektronik medya (haber siteleri) yer alıyor. Elektronik medyayı, sosyal medya (149) ve basılı yayınlar (142) takip etti. Yine akademisyenlerin yüzde 55’3’ü (135), imza metninden dolayı sözlü veya yazılı bir şekilde tehdide maruz kaldığını belirtti. Görüşülen 244 akademisyenden 21’i, ihraç sebebiyle ilişkili olduğunu düşündüğü bir nedenle saldırıya uğradığını ifade etti.
-SİGORTASIZ-
İhraç edilen akademisyenlerin %44,60’ı, yeni çalışmaya başladıkları işlerde herhangi bir sosyal güvenceleri olmaksızın çalıştıklarını dile getirdi. Emeklilik hakkını kazanmış olan akademisyenlerden %42,2’si, ikramiye ve tazminatlarını alamadıklarını, %17,8’i ise bu haklarını alsalar da, bu sürecin normal işleyişten farklı olarak, KHK ile ihraç edilmiş olmaları sebebiyle uzadığını belirtti.
-YAKINLARI DA-
KHK ile ihraç edilme yalnızca ihraç edilen kişileri değil, ihraç edilenlerin yakınlarının da hak kaybı ve hak ihlallerine uğramalarına neden olmuş. Görüşülen akademisyenlerden %41,4’ünün bir yakını, en az bir hak kaybı/ ihlaline maruz kaldı. Bu kayıpların başında, %79,8 ile pasaporta el konması geliyor. 15 akademisyen, kendisinin KHK ile ihraç edilmesi nedeniyle bir yakınının işe alınmadığı/atamasının yapılmadığını ifade ederken, 5 akademisyen, bir yakınının işini kaybettiğini söyledi.
-İHRAÇ SONRASI-
Rapora göre, akademisyenlerin %19,3’ü ihraç sonrası hiç çalışmamış. Akademisyenlerin %80.7’si, ihraç edildikten sonraki dönemde en az bir işte çalıştıklarını ifade ederken, çalışanların %8,4’ü ise aynı zamanda emeklilik hakkını kazanmış olan akademisyenlerden. İhraçtan sonra hemen çalışmaya başlayabilenlerin sayısı oldukça az olmakla birlikte, işsizlik, ortalama olarak beş ay sürmüş. İhraçtan sonra gelir getirici işler yapanların oranı neredeyse beşte dört oranında olsa da, görüşmelerin yapıldığı 2018 Ağustos-2019 Temmuz arasında, gelir getirici bir iş yapanların oranı, % 63,1.
-EK İŞ!-
Çalışma hakları ihlal edilen Barış Akademisyenlerinin, geçimlerini sağlamak ve hayatlarını idame ettirebilmek için birden fazla iş yapmaya zorlandığı da raporda yer alıyor. Araştırmanın yapıldığı zaman diliminde çalışmakta olan akademisyenlerin %71’inin tek iş, %29’unun birden fazla iş yaptığı kaydediliyor. Çalışmakta olan akademisyenlerin sadece %40,9’u tam zamanlı istihdam edildikleri bir işte çalışmakta, %38,3’ü ise sadece parça başı işlerde çalışarak geçimlerini sağlamış. Ek olarak, tam zamanlı çalışanların %25,4’ü ek iş yapmak zorunda kaldıklarını belirtmiş. 228 akademisyen, bu dönem içinde en az bir sağlık sorunu yaşadığını bildirse de, %12,7’si gereksinim duyduğu halde başvuramadığını ifade etmiş.
-Tamer Yazar-

Exit mobile version