“Gelen gideni aratmasın” diyerekten 2016 yılını göndermiş, 2017 yılı içinde bu temennide bulunmuş idik.
Ama ne yazık ki, bu temennimiz 2017 yılının daha birinci saatinde bozuldu. Yani gelen gideni fazlasıyla aratmaya başladı.
Türkiye , 2017’nin daha birinci saatinde, yeni bir terör olayı ile sarsıldı. Bilanço yine çok ağır. 39 ölü, 65 yaralı. Yaralılardan 4’nün durumu ağır.
Terör bu kez, yılbaşı kutlaması için bir araya gelen yerli ve yabancıların içinde bulunduğu Reina’da iğrenç yüzünü gösterdi.
Ülke çapında alınan tüm önlemlere ve medya haberlerine göre ABD tarafından istihbaratı yapılan ve ülkemizin de bilgilendirildiği terör olasılığı uyarısına rağmen, yine de Reina’da iğrenç yüzünü bir kez daha gösterdi ve hepimizi büyük bir üzüntüye gark etti.
Her terör eylemi sonunda yapılan klasik açıklamalar bu kez de yapıldı. Yurdun dört bir yanından teröre karşı lanet feryatları yükseldi. Terörle mücadele için birlik ve beraberlik çağrılarında bulunuldu.
Gerçekten terörün sonunun getirilebilmesi, terör bataklığının kurutulması için çok yönlü bir uğraş verilmesi gerekir.
Bunun içinde gerekenler yapılırken dışımızdan, özellikle komşularımızdan gelecek olan terör tehlikesine karşı gereken önlemlerin de alınması bir zorunluluktur.
Bundan aylar önce Suriye’de ilk barış umutlarının belirdiği sıralarda gereken uyarıyı yapmış ve Suriye’deki terörist grupların o ülkede görevlerinin sona erdiğini anladıklarında, ülkemize sızabileceklerini ve ülkemiz için tehlikelerin oluşmasına neden olabileceklerini belirterek uyarıda bulunmuş idik.
Aradan aylar geçti. Suriye’deki barış umutları bir süre için tükendi. Ancak 2016 yılının son günlerinde bu umut yeniden belirdi. Suriye’de ateşkes ilan edildi. Bu ateşkesin devamlılığı için Türkiye ile Rusya ellerinden gelen çabayı göstereceklerini, yani bir tür garantör olacaklarını da ifade ettiler. Bu nedenle de umutlar daha da artar oldu.
İşte bu aşamada Suriye’deki terörist grupların ülkemize sızma ihtimalleri daha çok belirmeye başladı. Bu nedenle de bu sızmaların önlenmesi için gereken tedbirlerin vakit geçirilmeden alınıp uygulamaya konulması zorunluluğu ortaya çıktı.
Bu, dış ülkelerden gelecek terör ve terörist tehlikelerine karşı alınması gerekecek olan önlemlerle ilgilidir.
Ancak asıl önemli olan teröre karşı mücadelede birlik ve beraberliğin sağlanması ve tek bir vücut olarak gereken mücadelenin yapılabilmesidir.
Bunun içinde sık sık yazdığımız ve hatırlattığımız üzere her türlü kişisel beklentinin, hırsın, gelecek hesaplarının bir kenara bırakılması, unutulması, ötelenmesi ve sadece ulusal birliğimizin, ülkenin bölünmez bütünlüğünün devamını sağlayabilmek için el ve gönül birliği içinde çalışmak, bunun yol ve yöntemlerini arayıp bulmak ve hızla uygulamaya koymak gerekir.
“Bunları yapabilmek içinde her şeyden önce , neden bugünlere gelindi, nerde yanlış yapıldı sorularını sormak ve sağlıklı yanıtını bulmak zorunluluğu vardır”
Bunun sağlanabilmesi içinde iktidarı ve muhalefeti ile tüm siyasal partilerin bir araya gelmesi, ortak aklın gereklerini yerine getirebilmek için anlaşmaya varması, birlik ve bütünlük anlayışının tüm dünyaya gösterilmesi zorunludur.
Ülke alev alev yanarken , terör sık sık kirli yüzünü gösterirken, yurttaşlarda terör korkusu giderek artmakta ve bunun etkileri her konuda kendini gösterecek olan boyuta ulaşmakta iken, ayrışmayı , karşılıklı kamplaşmayı, görüşler arasındaki uçurumun giderek açılmasına neden olacak adımları atmakta ısrar etme yerine bu adımları atmaktan vazgeçerek oluşan uçurumun kapanmasını sağlayacak yol ve yöntemleri hızla yaşama geçirmek gerekir.
Birlik ve bütünlüğün sağlanabilmesi demek, herkesin aynı düşünceyi paylaşması demek değildir. Eğer herkes aynı düşünceyi paylaşacak ve o düşüncenin arkasından gidecek olsa bunun adına demokrasi demek mümkün olamaz.
İktidarın düşünceleri ile muhalefetin düşünceleri elbette ki farklı olacaktır. Parlamenter rejimde bunlar olağan şeylerdir.
“Ama son zamanlarda bir yandan terörle mücadele edilirken, öte yandan başkanlık sisteminin getirilmesi ve böylece parlamenter sistemin etkisiz hale konulması yolundaki çalışmalar, ülkede birleşme yerine ayrışmayı ve başka bir anlatımla kamplaşmayı yaratacak boyuta ulaşmak tehlikesi ile karşı karşıya kalmamıza neden olabilecektir. ”
Bu nedenle herkesin şapkasını önüne koyarak uzun uzun düşünmesi ve her türlü ayrışmayı doğuracak olan beklentileri bir yana bırakmak suretiyle, birlik ve beraberlik içinde terörle mücadele etme ve terör bataklığını kurutma azim ve kararlılığında olunduğunu, gerek Türk, gerekse dünya kamuoyuna duyurmalı ve göstermelidir. Daha çok ocakların sönmemesi, daha çok yüreklerin dağlanmaması, ülke çapında mateme gark olmamamız, oluşan yangının daha da büyümemesi için ülkenin bölünmez bütünlüğünü sağlayabilmek, ulus devlet yapımızı koruyabilmek için el ve gönül birliği içerisinde gereken kararlar alınmalı ve hızla uygulamaya konulmalıdır.
2017 yılının daha ilk saatlerinde karşılaştığımız bu terörist saldırının, akıllarımızın başımıza gelmesine, gerçeği görmemize, sağduyunun egemen olmasına vesile olmasını diliyor ve bekliyoruz.
Kaybettiğimiz canlara tanrıdan rahmet, kederli aileleri ile sevenlerine ve ulusumuza sabır , yaralılarımıza acil şifalar dilerken, “bir musibet bin nasihatten evladır” özdeyişi gereği bu son terör saldırısından gereken dersin vakit geçirilmeden alınmasını umut ediyor ve “bu son olsun” diyoruz….