Dünya hayatı, sadece yaşamak için değil, uyacağımıza söz verdiğimiz Allah’ın birliği başta olmak üzere, Evren’i araştırma, zaman zaman vahiy kitapları ile bildirilen tek olan dine, tek olan insan neslinin birer bireyi olunduğunu, şeytan’ın tek düşman olduğunu ve nefslerimizin olumlu olanlarından kendimizi mahrum etmeden (Tefrit) veya aşırı kullanmadan (İfrat), Sıratal Müstakiym /itidal üzere /orta düzeyde uygulayabilmeyi, olumsuz olanları ise öldürmeyi başarabilmeyi öğrenmek üzere ve ayrıcalık verilerek bizlere tanınan pratik yapma temelli bir eğitim fırsatıdır.
Fatiha-6. Ki O Allah, Bizleri de itidal /doğru olan orta yola /sıratal müstakiyme iletendir.
Diğer bir ifade ile Dünya hayatı, Dünya Okuluna uygun olan Vücut elbisesini /okul üniformasını giymiş olan öğrenci Ruhumuzun Dünya Okulundan mezuniyet diploması alabilmek üzere çabalama dönemidir. Bu okul dönemi sırasında yaptığımız her davranışımızın temelinde derslerimiz olan nefslerimiz yatmakta ve bu davranışlarımızı nefslerimiz bize yaptırmaktadır.
Müddessir-38. Çünkü her nefs, dünyada yol açtığı faaliyetlere göre değerlendirilecek ve olumlu veya olumsuz kazançlarına göre mahşerde yerini alacaktır.
Çünkü bizler, her girişimimizi, bir nefsimizin yönlendirmesi ile ve iki seçenekten birisi için özgür irademizle evet veya hayır diye karar vererek gerçekleştirmekte ve sınavımızın sonucunu etkilemiş olmaktayız. Çünkü bizler sürekli gözetim altındayız ve kararlarımıza doğrudan karışma olmaksızın sadece gözlenmekteyiz ve her faaliyetimiz de kaydedilmektedir.
Fecr-14. Çünkü Rabbin, insanları her an gözetlemektedir /durumlarını sürekli değerlendirmekte ve karşılıklarını henüz dünyada iken başlatmaktadır.
Ve bu yaptıklarımızdan da, ilahi idare merkezindeki Mele-i A’la diye tanımlanan Arş’taki üst Melek görevliler tarafından sürekli bir değerlendirmeye tabi tutulmakta ve puanlandırılmaktayız. Dolayısıyla bu sırada karşılaşacağımız sevindirici veya üzüntü verici her olay, temelde bu puan durumuz, yani sebep-sonuç ilişkisi nedeniyledir ve birer sınav olmaktadır. Sınavlarda alacağımız puanlar, göstereceğimiz çaba, edeceğimiz dua ve gayretli sabrı gösterip göstermeyişimize göre farklı olacaktır.
Kehf-7. Ya Muhammed! Sakın boş yere üzülme. Çünkü Biz, öğrenci Ruh’lardan kimlerin iman edip muhkem /değişmez ana amaç hükümlerimize uygun olumlu ameller /işler gerçekleştireceğini, kimlerin de şımarıp yanlış yola sapacağını ayırt etmek için, dünyayı aldatıcı bir cazibe /ziynet merkezi yapmışızdır.
Kur’an’da belirtilmiş ve 400’ün üzerinde belirlemiş olduğum bütün Muhkem /değişmez ana kuralları öğrenmek ve yaşamımıza, davranışlarımıza yansıtmak ve bunları birer ibad etmek /kulluğu ifade etmek kabul edip, böylece de nefslerimizin terbiyesinde kullanmamız gerekmektedir. Tabi bu arada, davranış olarak gerçekleştirmiş, dolayısıyla bir sonucun oluşmasına sebep olduğumuz her düşüncemiz de, bizimle ilgili olan boş sayfalara kaydedilmek üzere, ilk kaydediciler olan Melekler tarafından Dünya’nın idaresi ile görevli Arş’taki ilâhî idare merkezine gönderilmekte ve sürekli değerlendirilip puanlandırılmaktadır. Bazen de yine puan durumumuza uygun olmak üzere ve nasıl davranacağımızı, kararımızı, sabredip etmeyeceğimizi, çabaya devam edip etmeyeceğimizi belirlemek için, ilahi sistem tarafından olay veya olaylar da organize edilmektedir. Dolayısıyla karşılaştığımız her olayı sebep-sonuca göre ve sınav temelinde olmak üzere değerlendirmeli ve şu amaçlara yönelik olduğunu düşünmeliyiz;
1. Karşılaştığımız sevindirici veya üzüntü verici bir olay, Dünya Öğrencisi olan Ruhumuzun olumsuz bir nefsi öldürülsün veya olumlu bir nefsin orta düzeyde /sıratan müstakiym üzere kullanımı pekiştirilsin diye, diğer bir ifade ile doğrudan bir sınav fırsatı olarak olmuştur. Bu sınav olayı aracılığı ile kişinin Allah’a olan bağlılığı, çabalı sabrı ile tevekkülü, Kur’an’daki muhkem /değişmez ana kurallara uygun salih ameller /yaratılanlara fayda sağlayıcı işler gerçekleştirme yönünde karar vermesi, mal, bilgi, mutluluk, makam gibi nimetler verilmişse, bunlardan muhtaçları veya toplumu faydalandırıp faydalandırmadığı denenmiş olmaktadır. insanın Dünya Okuluna gönderilişinin, başarılı olanı, olmayandan ayırt etmek için olduğu belirtilmiştir.
Duhhan-38-39. Biz gökler, yer ve aralarındakileri sırf oyun ve eğlence olsun diye ve boşuna yaratmadık. Biz onları gerçeği göstermek ve içtenlikle iman edip etmeyeni /hak edip etmeyeni ortaya çıkarmak için yarattık……
Bazen de sevindirici veya üzüntü verici bir değil, birden fazla olay art arda gelmektedir. Burada amaç, aynı amaçlı sınavlar şeklinde bir veya birden fazla olumlu nefsimizin terbiye edilmesi veya olumsuzun öldürülmesinin pekiştirilmek istenmesidir diye düşünüyorum. Yani ilk defa karşılaşılan birkaç sevinç verici veya birden fazla üzüntülü olayda reaksiyonumuz, izleyeceğimiz yol, vereceğimiz kararlar değerlendirilip puanlandırılmakta ve mevcut olumlu veya olumsuz puan durumu iyice pekişmiş olmaktadır.
Olumsuz bir nefse yönelik bir olayda ise kişi yine bu olumsuz nefsi paralelinde davranmışsa, bu olumsuz nefs daha da güçlenecek, alınan başarısızlık puanı, toplam puan durumunu belki de çok daha olumsuz bir hale getirecektir. Bu durumda kişi olumsuzluklardan gerekli dersi almıyor, olumluluğa dönmeyip kötülüklerine (nankörlük, kibirlilik, sabırsızlık, cimrilik, haksız kazanç sağlama, başkalarını kandırma ve üzme vs) devam ediyorsa, kurtuluşa /doğru yola yönelme fırsatlarını kullanmamış duruma düşecek ve battıkça batmış olacaktır. Bazen de sevindirici bir olayı üzüntü verici bir olay, üzüntü verici bir olayı da sevinç verici bir olay izleyecek şekilde ikili olaylarla da karşılaşabiliriz. Ki bu durumda da birbirine zıt iki olaya karşı takınacağımız tutumumuz sınanmış olmaktadır.
2. Karşılaştığımız sevindirici veya üzüntü verici bir olay, yaptığımız olumlu bir amele veya bir olumsuzluğa karşılık olarak, diğer bir ifade ile puan durumumuz böyle bir olayı (sevindirici veya üzücü) hak ettiği için olmaktadır. Kendi zan edişimize göre, hak edişimize bağlayarak karşılaştığımızı düşündüğümüz sevindirici veya üzüntü verici bir olayın bize hayır veya şer mi getireceğini, yani esas amacını tam olarak bilmemiz mümkün değildir.
Sevindirici bir olayı biz hemen hak ettiğimize bağlar ve abartılı bir şekilde sevinmeye başlayabiliriz. Ancak bu olayın belki de sonra üzüntü verici olacağını bilemeyiz. Veya üzüntü verici bir olayı yine hak edişimize bağlar ve yine abartarak üzülmeye başlarız. Ancak bu olayın da belki daha sonra bize sevinç verici ve hayrımıza olduğunu da bilemeyiz. Bazen de üzüntü verici bir olay başlangıçta belki hak edişimiz, yani almış olduğumuz zayıf notlar nedeniyle başımıza gelmiştir. Fakat bu olaydan gerekli dersleri alır, ilgili bir nefsimizi terbiye eder ve olumlu notlar alma becerisini gösterebilirsek, olumsuzluğu olumluluğa çevirmiş oluruz.
Bakara-216: Ey insanlar! Sevmediğiniz ve istemediğiniz halde, size saldıranlarla savaşmak size farz kılındı. Şunu iyi bilin ki, sevmedi¬ğiniz bir şey sizin için hayırlı ve sevdiğiniz bir şey de sizin için kötü /şer olabilir.
Karşılaştığınızın nedenini ve sonucunu en iyi siz değil, ancak Allah bilir.
Yani almış olduğumuz zayıf notu, olumlu düşünce ve amellerimizle geçer nota, hatta pekiyi’ye çevirme becerisini göstermiş oluruz. Bazen de olumsuz bir olay, olumlu olan puan durumumuzu daha da pekiştirmek içindir. Bunun tersine, almış olduğumuz iyi notlar nedeniyle karşılaştığımız sevindirici bir olayda çok abartılı sevinirsek veya şımarır da hata yapmaya başlarsak, bu durumda iyi notumuzun zayıf nota dönüşmesine yol açmış oluruz. Yine yapılan her amel ve alınan her olumlu veya olumsuz puan, sadece kişiyi etkilemekle kalmıyor, etrafına da yansıyor ve etkiliyor.
Zumer-15. “Ey şirk-ortak koşanlar! Siz de Allah’ın yanında dilediğinize istediğiniz kadar öncelik verin ve ibad /kulluk da edin. Ancak şunu bilin ki, böyle davrananlar ahret gününde hem kendilerine, hem de ailelerine /etrafındakilere zarar vermiş olacaklardır…..
Ancak bu etkileme, sevap veya günahı paylaşma şeklinde değildir.