Bir Olayın Oluş Hikmetleri-2

Konuya kaldığım yerden devam ediyorum. 3. Yakın veya uzak başka birinin veya birilerinin Dünya Okulundaki eğitimleri için bir aracı /görevli kişi olduğumuz için olayları yaşarız. Ki bu görevlendirmede kişi iyi veya kötü biri olabilir Furkan-20: Gerçekte Biz sizi, birbiriniz için bir sınav aracı yaptık ki doğru ve yanlış yola hanginizin sapmış olduğunuzu belirleyelim. Ve şüpheniz […]

Konuya kaldığım yerden devam ediyorum.

3. Yakın veya uzak başka birinin veya birilerinin Dünya Okulundaki eğitimleri için bir aracı /görevli kişi olduğumuz için olayları yaşarız. Ki bu görevlendirmede kişi iyi veya kötü biri olabilir

Furkan-20: Gerçekte Biz sizi, birbiriniz için bir sınav aracı yaptık ki doğru ve yanlış yola hanginizin sapmış olduğunuzu belirleyelim. Ve şüpheniz olmasın ki Rabbin, her şeyi en iyi görendir.

Veya bebeklik-çocuk yaşta olan ölümde, bebek-çocuk sadece görevlidir. Görevli olan kişi erişkin yaşa gelmiş ise, bu görevlilik, bu kişi için de bir sınav demektir ve bu sınavdaki başarı veya başarısızlığına göre puan alacaktır. Ancak hiç kimse bu görevliliğinin farkında değildir ve kimin sadece kendi sınavları için, kimin de başkası veya başkalarının sınavı için görevli olarak Dünya’ya gönderilmiş olduğunu Allah’tan ve ilâhî görevlilerde başka kimse bilemez.

4. Oluşan olay, bizi silkeleyip uyanmamızı ve aşırıya gitmiş olduğumuz bir konuda gerçeği görmemizi sağlamak, yanlış yöne yönelmemizi engellemek veya dönüşü olmayacak derecede yanlış yolda isek bunu pekiştirmek amacıyladır. Diğer bir ifade ile puanımızı yükseltme fırsatı veya son kurtarma sınavı olarak olmuştur.

5. Son olarak oluşan bir olay, şimdiki veya daha önceki hayatımızda, esasını araştırmadan, ön yargımıza göre birinin yaratılış özellikleri ile alay etmişiz veya dedikodusunu yapmış ve onu bir şekilde üzmüşüz ve sebep olduğumuz bu olumsuzluğu aynı şekilde yaşayıp deneyimlememiz ve aynı duyguları tatmamız veya benzer bir olayda daha olumlu davranmayı öğrenmek amacıyla olmuştur.

Muhammed-31. Ve şunu da bilin ki, Biz sizi çeşitli sıkıntılara uğratıyoruz ki, içinizden kimin içtenlikle çaba göstereceğini /mücadeleye katlanacağını ve güçlük¬lere karşı sabredeceğini belirleyip ortaya çıkaralım. Şunu da bilin ki, söylemekte olduklarınızı da size yaşatacağız /musallat edeceğiz. Bu nedenle de ne söyleyeceğinize dikkat edin”.
Bazen de bir olayın oluş nedeni, yukarıda saydığımız amaçlardan sadece birine yönelik olabileceği gibi 2 veya üçüne birden yönelik de olabilir.

Bu olasılıklar nedeniyle bir olay veya durum ile karşılaştığımızda, hangi nedenle olaya muhatap olduğumuzu biz bilemeyeceğimize göre, bir olayın “Mutlaka bir hikmeti vardır” diyerek karşılamak ve olay her ne olursa olsun, olaydan olumlu yönden yararlanmak durumundayız. Yine karşılaştığımız her olay hakkında ve olay ne olursa olsun “Şu nedenden olmuştur, zamanında şu şu olmuştu” veya bir başkasının olayında “Bu nedenle hak etmiştir” gibi yorumlar yapmak, Kur’an’da tek karar verici olarak sadece Allah vurgulanmış olduğuna göre, kişiyi kendini Allah gibi değerlendirici görme hatasına, diğer bir ifade ile şirk koşmaya sokar. Kur’an’da Bakara-216 buna değinmektedir:
Bakara-216 için bakınız.

Bu nedenle, her ne olursa olsun karşılaştığımız bir olayın, gerçek hikmetini ve amacını bilemeyeceğimize göre “Gerçeği ancak Allah bilir” diyerek herhangi bir değerlendirme yapma hatasına girmemeliyiz, yoksa şirk koşmuş duruma düşeriz.
Çünkü her olumlu veya olumsuzluk, “Allah’ın izni ile insana gelmekte” deyimi ile Kur’an’da tanımlanmakta, fakat bu deyim ile Evrensel yaratılış ve doğa yasalarına göre gerçekleşen bir sonuç, bir durum, dolayısıyla da puan durumunun uygun oluşu kastedilmektedir. Diğer bir ifade ile olan her olay doğrudur diyebiliriz.

Teğabun-11: Ey insanlar! Şunu iyice bilin ki, Allah’ın izni /puan durumuna göre uygun bulması, başkasının /larının sınavları için görevlendirilmesi veya kendi sınavı için uygun görülmesi olmadıkça hiç kimseye, hiçbir felaket gelip çatmaz…..

Bu açıklamalara dayanarak da insanların dünyaya doğuşları ve oluşan her olay belirli nedenlere dayandırılmaktadır.
Dolayısıyla da hiç kimseyi bir davranışı nedeniyle yargılamamalı ve özgürlüğünü etkilemeden sadece önerilerde bulunulmalıdır.

Bir ülke veya toplumun başına toplumsal bir olay geldiğinde de şu olasılıkları düşünebiliriz:
1) Ülke veya bir topluluktaki insanlar, ortak toplam puanları nedeniyle hak etmişlerdir veya
2) Bir toplum olumlu ve olumsuz bir aşırılıkta rehavettedir ve uyandırılmaları ve gerçeği görmeleri amacıyla oluşturulmuştur
3) Kendileri seçip kabul ettikleri idarecilerin, kötü idareleri nedeniyle hak etmişlerdir,
4) İdareciler kötü bir yoldadırlar, ders alıp düzelsinler diye (sınav aracı olarak) bu olay oluşturulmuştur veya başka bölgenin halkına ibret olup ders alsınlar diye (sınav aracı olay) idareci Melekler tarafından, ezelî-ebedî ilahî kurallar gereği oluşturulmuştur. Buna bir örnek Fil olayı olmuştur diyebiliriz. Burada, 570 yılında Habeş ordusunun Vali Ebrehe komutasında Kâbe’yi yıkmak üzere olan seferine değinilmektedir.

Fil-1. Ya Muhammed! Rabbinin, fil halkını ne hale getirdiğini göz önüne getiriver. 2. Rabbin, nasıl da bütün planlarını boşa çıkarmıştı?3. Rabbin, onların üzerine gruplar halinde ebabil kuşlarını göndermişti. 4. Onlar, fil ordusunun üzerine, siccil’den yapılmış, yakıp kavurucu taşları, iri dolu taneleri yağar gibi fırlattılar. 5. Sonunda tüm ordu, yakılmış /harap olmuş bir ekin haline gelmişti.

Buradaki ebabil kuşları diye tanımlanan kuşlar, mikroplar veya uçaklar /uçan daireler olabilir mi acaba? Çünkü bunlardan atılanlar, hedefe göre gönderilen ve yangın çıkaran özelliktedirler. Siccil adı verilen madde konusunda herhangi bir açıklama bulunmamaktadır.

Hz. Muhammed’in doğum yılının bu Fil olayı yılı olduğu ve kesin bir tarih değil ancak böyle bir olayın tarihi ileri sürülmektedir. Ve bu olay için 570 veya 571 denmiştir.
5) Hava, su ve toprak birlikteliğinden oluşmuş Dünya’nın dengesini ve üzerinde yaşamakta olan insan, hayvan ve bitkilerin yaşamını yarıdan fazla oranda olumsuz etkileyecek derecede zarar vermeye başlamak. Bu durumda ya önce çok zarar veren topluma sınırlı, zarar verişlik dünya toplumlarının yarıdan fazlasının etkisi ile olmuşsa bütün dünya toplumlarına yönelik olacaktır. Olumsuz olay doğal bir afet dediğimiz sel, fırtına, kar aşırılığı, zarar verici dolu, orman yangını, toprak kaymaları, yanardağ patlaması, tsunami, salgın hastalık, haşere, böcek, vahşi hayvan aşırılıkları örneklerdir. Bunun tersine bu sayılan dünya birimlerine belki uyanırlar ve önleyici bilimsel çalışmalar yapmayı öncelemeye başlarlar diye nimetler fazlasıyla verilir ve son bir sınav şansı tanınır diye düşünüyorum. Bu konu Rum-41 ve Rahman-8-9 ncu ayetlerde vurgulanmıştır.

Rum-41. İnsanların kendi işledikleri olumsuzluklar ve yaptıkları yanlışların yansımaları /sonuçları yüzün¬den, karada ve denizde doğal felaketler oluşmaktadır. Belki bu felaketlerden ders çıkarıp yapmakta oldukları yanlışları fark edip doğruya yönelirler diye Allah, hak ettikleri azabın çok azını böylece onlara tattırmaktadır. Umulur ki böylece Allah’a yönelirler.

Rahman-8. Ey insanlar! Sakın Allah’ın yer ve gökte kurmuş olduğu dengeyi bozmayın. 9. Ve bu dengeliliği titizlikle ve adaleti gözeterek devam ettirin. Dengeyi bozarak da kendinize zarar vermeyin.
Bu duruma göre, gerek bireysel, gerekse toplumsal herhangi bir olay hakkında ve nedenine yönelik bir yorum yapmak, kişiyi gerçek nedeni tek bilen olan Allah’ın yerine karar verici, yani şirk koşan durumuna sokacaktır. Ki bu suç da en önemli ve en büyük suçların ilki olmaktadır.

Exit mobile version