Bir Tarafta Bayram, Bir Tarafta Beyrut

İzlediğim bir Youtube videosunda, insanlığın teknolojide çok geliştiği, yapay zeka ve üç boyutlu yazıcılar ile insanlığın “ölümsüzlüğü” kovaladığı ifade ediliyordu. Ve sonrasında, bizi bekleyen çok büyük bir tehlike olduğu anlatıldı. Bu tehlike, insanın “hırsı” ve “kibri” olarak tanımlandı. Videoyu durdurup düşündüm. Gerçekten, “hırstan” ve “kibirden”, bitmez “egolarımızdan” nasıl sıyrılacağız? Birçoklarının birçok şeyi “gösteriş” uğruna yaptığı, […]

İzlediğim bir Youtube videosunda, insanlığın teknolojide çok geliştiği, yapay zeka ve üç boyutlu yazıcılar ile insanlığın “ölümsüzlüğü” kovaladığı ifade ediliyordu. Ve sonrasında, bizi bekleyen çok büyük bir tehlike olduğu anlatıldı. Bu tehlike, insanın “hırsı” ve “kibri” olarak tanımlandı. Videoyu durdurup düşündüm. Gerçekten, “hırstan” ve “kibirden”, bitmez “egolarımızdan” nasıl sıyrılacağız? Birçoklarının birçok şeyi “gösteriş” uğruna yaptığı, kinci bir “yaratık” oluveriyorduk resmen.

Hafta sonu, yeni açılan Samandağ-Arsuz yolunda, bisiklet sürücüsünün öldüresiye bıçaklanmasına ne demeli? Bu olay üzerine, Arsuz Belediyesi Başkanımız bir tweet atarak, “Bu tür olayların bir daha yaşanmamasına dair, kamu kuruluşlarımızla beraber teyakkuzda olacağız” açıklamasını yapmıştır. Sayın Başkan, 15 kilometrelik yolda, nöbet sistemiyle 7 gün 24 saat güvenlikçi mi tutacaksınız? Bu çirkin olaylar, bu yöntemlerle engellenemez. Kadına şiddet, hayvana kötü muamele konularında da yazmıştım. “Eğitim” olmadan, “zihniyet değişikliği” yaşanmadan bu tip olaylar maalesef ÖNLENEMEZ.

BEYRUT, NE YAPTILAR SANA?

Sosyal medyada, Beyrut’un halini gördüm, patlama videosunu izledim. Gerçekten de “çivisi çıkmış” dünyanın. Beyrut, Doğu’nun Paris’idir. Osmanlı’dan beri de süregelen, müthiş bir kültürdür. Covid sonrası da, gecikmeden görmek istediğim bir şehirdi. O nasıl bir patlamadır! Hangi insan, bir şehre, canlılara, nasıl böyle bir bombayı reva görebilir? Üstelik ortada hiçbir savaş vs de yokken. İnanılır gibi değil. “Sözün bittiği yerdeyiz” desek, sanırım abartmış olmam.

Cahit Sıtkı Tarancı’nın çevirdiği, Paul Verlaine’ın bir dizesidir;

“Ey sen ki durmadan ağlarsın,
Döversin dizini;
Gel söyle bakalım ne yaptın,
N’ettin gençliğini?”

Bu da işin başka bir yönüdür. Ne desek, bilemiyorum.

Gadir-i Hum Bayramı Kutlu Olsun

Benim içinde yaşadığım şehir ve kültür, hoşgörü kültürüdür. Şehrim, hoşgörü şehridir. İstisnalar her geçen zaman hızla artsa da, biz de, bu hoşgörü kültürünün bozulmaması için sonuna kadar mücadelemizi sürdüreceğiz.

Biz bayramları, “tüm insanlığın bayramı” olarak görürüz. Gadir-i Hum da, Paskalya da, Hanuka da, “insanlığın” bayramıdır ve ortak mirasıdır. Bazıları tarafından yadırgansa da; Camileri de, Kiliseleri de, Türbeleri de, Sinagogları da “Allah’ın Evi” olarak görürüz. Dualarımız, tek bir yere yapılır. Aracı da, mekan farkı da olmaz benim için.

Bu sebeple, “Gadir-i Hum Bayramı, insanlığın bayramıdır, kutlu olsun” diyorum.

Son Söz

Carl Sagan’ın “Soluk Mavi Nokta” (Pale Blue Dot) cümleleriyle bitirmek istiyorum.

“Dünya, üzerinde hayat barındırdığını bildiğimiz tek gezegen. En azından yakın gelecekte, gidebileceğimiz başka yer yok. Ziyaret edebiliriz, ama henüz yerleşemeyiz. Beğenin veya beğenmeyin, şu anda Dünya, sığınabileceğimiz tek yer.

Gökbilimin, mütevazılaştırıcı ve kişilik kazandıran bir deneyim olduğu söylenir. Belki de insanın kibrinin ne kadar aptalca olduğunu bundan daha iyi gösteren bir fotoğraf yoktur. Bence, birbirimize daha iyi davranma sorumluluğumuzu vurguluyor ve bu mavi noktaya, biricik yuvamıza…”

Exit mobile version