Hatay’a komşu Suriye kenti İdlib, son dönem, yaşanan çatışmalar ve sivillerin sığındığı kamplara yönelik saldırılarla gündeme gelirken, diğer taraftan hayat da her şeye rağmen devam ediyor. Bunun en net örneği de, aynı zamanda Suriye’nin en önemli zeytin üretim merkezi durumundaki İdlib’de, çiftçilerin zeytin hasadı telaşı…
İran destekli terörist grupların vurduğu, İdlib Gerginliği Azaltma Bölgesi sınırları içerisindeki çadır kampında yaralar sarılmaya çalışılıyor. Hatay’a oldukça yakın mesafede, Türkiye-Suriye sınırına yakın Kah kamplar bölgesinde, önceki gün İran destekli terörist grupların düzenlediği saldırıda, çoğu çocuk 12 sivil hayatını kaybetmiş ve en az 40 sivil de yaralanmıştı. Yaralıların Hatay’daki hastanelerde tedavileri sürüyor.
-HERKES TEDİRGİN-
Bölgedeki yardım çalışmalarına katılan, ancak güvenlik nedeniyle ismini vermek istemeyen Avrupalı bir gönüllü, sınırın her iki yanında yaşanan durumu şöyle özetledi:
Soru, bunun kim tarafından yapılacağı! Ankara mı? Moskova mı? Washington mu? Şam mı? Bu işi ya her biri kendi politik tercihleri ile yapacak ve her şey çok daha fazla birbirine girecek ya da ortak bir yol ve çözüm üzerinden gidilecek.”
-SÖYLENEN-
Yaşanan son saldırı ise bölgede kalanların tepkisine neden oldu. Kamp sakini Ahmet Zidan, yaptığı açıklamada, saldırıyı soykırım olarak nitelendirdi. Akşam saatlerinde birden fazla patlama sesi duyulduğunu söyleyen Zidan, “Büyük patlamadan sonra farklı patlama seslerin duyuldu.
Diğer çadır kamp sakini Ebu Ammar, saldırıdan hemen sonra yaklaşık 500 ailenin yaşadığı çadır kampın boşaltıldığını belirtti. Saldırıda, babasının ve kız kardeşinin şarapnel parçalarıyla yaralandığını söyleyen 10 yaşındaki Hüseyin Kalaaci de, “Çadırdayken, dünya bir anda kırmızıya dönüştü” diye konuştu.
Kalaaci, saldırı anını söyle anlattı:
“Çadırlar yanmaya başladı. Babamdan ve kız kardeşimden kan fışkırdığını gördüm. Küçük kardeşlerim ağlıyordu. Rüyamda öldüğümü sandım.”
-ÇOCUKLAR-
Peki, tüm bu kargaşa içindeki çocuklar… Onlar ne durumda? Suriye’de savaş yüzünden ortaya çıkan zorunlu göç, eğitim olanakların yetersizliği ve maddi gücün zayıflığı, ne yazık ki okul yaşındaki çocukları, ailelerine katkıda bulunmak için erken yaşlarda çalışmaya zorluyor. Savaşın getirdiği göç, ekonomik istikrasızlık ve ailelerin geçimini sağlayanların hayatını kaybetmesi, çocukları, okulları terk etmeye mecbur bırakıyor. Bu sebeple söz konusu çocuklar, ailelerine maddi destek olmak amacıyla erken yaşlarda sağlıksız işlerde çalışıyor.
Sincar ilçesinden Muhammed Esmer, 6. sınıfta okuması gerektiğini, ama ailesine yardım etmek için okulu terk ettiğini ve 2,5 yıldır çöplüklerde çalıştığını söyledi. Esmer, “Bu işi hiç sevmiyorum. Öğrenmek istiyorum. Oturduğumuz bölgede 4. sınıfa kadar okul var, ama ben 6. sınıfta olmam lazım. Diğer okullar, yaşadığımız yerden uzak. Zaten oraya ulaşacak vasıta da yok” ifadelerini kullandı. Çöplükte poşet, plastik, bakır ve alüminyum parçalarını topladığını anlatan Esmer, günlük 700 (7 TL) ila bin Suriye lirası kazandığını söyledi.
8 yaşındaki Ganim Ahmed ise okula hiç gitmediği için okuma-yazma bilmediğini, kuzeniyle, her gün sabah 10’da çalışmaya başladıklarını, en iyi günde 600 Suriye lirası kazandığını anlattı.
18 yaşında Ali Hilal de, Sincar’dan ailesiyle, Marratinnuman ilçesinin kırsalındaki bir kampta yaşadığını belirterek, önceden seyyar tezgahta sebze ve ekmek satmaya çalıştığını, ancak hiç kar etmediğini ifade etti. Hilal, “Her gün sabah 7’de buraya gelip, çelik parçaları topluyoruz. En iyi günümde, bin – bin 500 Suriye lirası kazanıyoruz. Ekmek parasını ancak kazanıyorum” diye konuştu.
Bu işin sağlığa zararlı olduğunu da vurgulayan Hilal, “Ellerimizde kalan iz ve yaraların tedavisini evde bir şekilde yapıyorum. Ne yapabilirim? Ailemin geçimi ve ekmek parası için çalışmam lazım” şeklinde konuştu.
-VE YAŞAM!-
Yaşanan tüm zorluğa rağmen, Hatay’ın sınır komşusu İdlib ve çevresinde ekonomi de, zor şartlar altında da olsa, sürüyor. Çünkü burası, Suriye’nin en önemli zeytin üretim merkezi durumunda. Ancak İdlib’de bulunan çiftçiler, bombardıman ve göç gölgesinde zeytin hasadına başlasa da,
-SORUN ÇOK-
Suriye Türkiye sınırındaki Kah köyünde zeytin hasadına başlayan Macid Alluş, yaptığı açıklamada, “Bir litre mazotun fiyatı 400 Suriye lirası (3 TL). Malzemeler keza pahalı. Çiftçi, ne kadar bolluk içerisinde olsa da, hasat yetersiz kalacak. Satarak kazanılanlar, harcamaları karşılamıyor. Ağaçlar, doğru düzgün ilaçlanmadı. O yüzden kurtlu. Zeytinleri sadece yağını çıkarmak için kullanacağız. O da az miktarda olacak çünkü ağaçlar bakımsız” diye konuştu.
Bombardıman yüzünden yerinden edilen Maarethırmeli Ali Hasan da, 4 ay önce göç ettiklerini, ölümü göze alarak bombardıman altında zeytin topladığını söyledi. Hasan, “Bölgeyi tarayan keşif uçakları yüzünden, kimse tarlasına erişemiyor. Zeytinlerimizi, sanki başkasının bahçesinden çalıyormuşçasına toplayabiliyoruz. İnsanlar, 2-3 gece bombardıman nispeten durunca hasada başlıyor” dedi.
Zeytin işleme fabrikası sahibi Mustafa Musa da, şöyle konuştu:
“Çuvalların fiyatları bile pahalandı, 700 Suriye lirası civarı (5 TL). Nakliyat, 1000 Suriye lirası (8 TL). Bir teneke, 900 Suriye lirası ( 7 TL). İlaçlar etkisiz. Hastalıklar çok. Zeytin oranı, geçen yıla göre yüzde 80 daha az. Bir teneke zeytinyağının satış fiyatı 25 dolar (142 TL). Bir teneke (16 litre) zeytinyağı almak için harcanan para ise yaklaşık 30 dolar (170 TL).”
Musa, çiftçilerin yaşadığı sorunların, kısmen Türkiye’ye ihracat yolunun açılmasıyla çözülebileceğini de kaydederken, gözler, Afrin Zeytinyağı nedeniyle bir süredir ‘İç Pazar’ tartışması yaşayan Hatay ve diğer kentlere çevrildi ve Afrin’den sonra sırada İdlib zeytininin ‘gündem’ olup olmayacağına… Tamer Yazar-AA