Cezaevlerinde kalan mahkum ve tutuklu sayısı 416 bini geçti. Bu rakam, Türkiye’deki 34 ilin nüfusunu aşarken, cezaevlerinde kapasite alarmı veriliyor. Son verilere göre aralarında binlerce çocuk ve kadın da bulunuyor.
Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü tarafından yayımlanan 2 Haziran 2025 tarihli resmi verilere göre, Türkiye genelindeki cezaevlerinde kalan kişi sayısı 416 bin 927’ye yükseldi. Bu sayı, Türkiye’nin 34 ilinin nüfusunu geçti. Hükümlü ve tutuklu sayısındaki artış, cezaevlerinde ciddi bir kapasite aşımı sorununun ortaya çıktığını da gözler önüne seriyor.
50 günde 13 binden fazla kişi eklendi
7 Nisan 2025 tarihinde cezaevlerinde kayıtlı bulunan kişi sayısı 403 bin 60 olarak belirlenmişti. Ancak yalnızca 50 gün içinde bu rakam 13 bin 867 kişi artarak 416 bini geçti. Bu yükseliş, ülkedeki adli ve cezai sürecin yoğunluğunu ve ceza infaz sisteminin üzerindeki baskıyı ortaya koyuyor.
Cezaevlerinin kapasitesi doldu, hatta aşıldı
Birgün gazetesinin ulaştığı verilere göre, Türkiye genelindeki cezaevlerinin toplam kapasitesi 295 bin kişi olarak belirlendi. Ancak mevcut mahkûm ve tutuklu sayısı bu sınırı aşarak 121 bin 927 kişi kapasite fazlası yarattı. Bu durum, cezaevlerinde yaşam koşullarının ne denli zorlaştığını ve mahkûmların insani haklarının tehlikeye girdiğini düşündürüyor.
Verilere göre, cezaevlerinde kalanların 359 bin 227’si hükümlü, 57 bin 700’ü ise tutuklu statüsünde bulunuyor. Bu tablo, yargı süreçlerinin geciktiğini ve adalet sisteminde yaşanan yüklenmeyi de yansıtıyor. Uzun tutukluluk süreleri, adil yargılanma hakkı açısından da endişe verici.
Binlerce çocuk cezaevinde
Adalet Bakanlığı verileri, cezaevlerinde kalan çocuklara ilişkin de çarpıcı rakamlar ortaya koydu. 12-18 yaş grubunda 4 bin 293 çocuk, 2 Haziran itibarıyla cezaevlerinde bulunuyor. Bu durum, çocukların suça sürüklenme oranındaki artışa ve mevcut sistemin rehabilite edici işlevini sorgulatıyor.
Kadın mahkûm sayısı da dikkat çekiyor
Aynı tarihte kayıtlara geçen verilere göre, cezaevlerinde kalan kadınların sayısı 18 bin 727 olarak belirlendi. Kadın mahkûmların sayısındaki artış, kadınların toplumsal koşulları, aile içi şiddet, ekonomik sıkıntılar ve diğer sosyoekonomik etkenlerin adalet sistemine nasıl yansıdığını da ortaya koyuyor.