EXPO’ya ev sahipliği yapmaya hazırlanan ‘GASTRONOMİ’ ünvanlı bir kentin ahşap evlerinin sıralandığı dar sokakları arasına konumlandırılan yangın hidrantlarının içler acısı hali, anlatılan kent hikâyesine çok başka bir hikâye ekliyor!
Bayındırlık ve İskân Bakanlığı’nın 1/11/2007 tarihli ve 5098 sayılı yazısı üzerine, 7126 sayılı Sivil Savunma Kanunu’nun ek
9’uncu maddesine göre Bakanlar Kurulu’nca 27/11/2007 tarihinde kararlaştırılan “Binaların Yangından Korunması Hakkında Yönetmelik”, ‘YANGIN’ başlığında ‘uyulması gereken kuralları’ sıralar. Bu yönetmeliğin amacı nettir!
Eldeki Yönetmelik oldukça net! Merak edilen şey ise, Antakya’nın doğusunda biriken taş ve ahşap evleri koruyan benzer bir ‘Yönetmeliğin’ olup olmadığı!
-HİDRANTLAR!-
Mevcut Yönetmelik, yangına ilk müdahalede önemli bir işlev üstlenen hidrantlar için şu ifadeyi içerir:
“Yapıların yangından korunmasında, ilk müdahalede söndürülemeyen
Bizlerin fotoğrafladığı tarihi Antakya evlerinin dar sokaklarında yer alan hidrantların durumu ise beklenenden kötü durumda. Pas içinde, kapakları açık halde, kimilerinin üstü çöple kaplanmış, çalışıp çalışmadıkları ise tartışmalı!
Mevcut yönetmelik, “Normal şartlarda, hidrantlar, korunan binalardan ortalama 5 ilâ 15 m kadar uzağa yerleştirilir” derken, ahşap evleri koruması (!) için konumlandırılan hidrantlar ise bu evlerin duvarları ile iç içe! Standardımız mı bu, yoksa ‘yaptık-oldu’ mu?
-SORUMLU KURUM!-
Hatay Büyükşehir Belediyesi ile Antakya Belediyesi’nin sorumluluk alanı içinde yer alan bu tarihi bölgenin bu içler acısı haline bakıp da ‘neden yapılması gerekenler yapılmıyor’ sorusunu soranlar, artık cevap değil, ‘çözüm’ istiyor. -Tamer Yazar-