Tarihi Temizliyoruz!
Antakya Belediyesi Temizlik İşleri Müdürlüğü ekiplerinin, Uzun Çarşı içinde bulunan bazı tarihi çeşmelerde gerçekleştirdiği ‘toz fırçalı’ ve ‘deterjan’ destekli temizliğe işaret edenler, “İyi niyetli bir girişim, ama böylesi eski ve artık kiri içine işlemiş kesme taş çeşmelere biraz daha uzman bir dokunuş gerekmez mi?” tespitini paylaşıyor.
Antakya genelinde kaç tarihi çeşme var, biliyor muyuz? Peki, envantere kayıtlı bu çeşmelerin bakım ve onarımına ekli restorasyon ihtiyaçlarını gideriyor muyuz? Ne kadarı kullanımda? Ne kadarı kurtarılmış? Peki, kaçı kaderine teslim edilmiş?
-DERS Mİ OLUR?-
Örneğimiz, Karabük’ten. 2018 Aralık ayında yaşanan sorun, Karabük’ün, UNESCO Dünya Miras Listesi’nde yer alan Safranbolu ilçesinde bulunan, ancak ihaleyle müstecire verilen, ardından da yapımına başlanılan 51 tarihi çeşmenin ‘yanlış’ restorasyonu, yani aslına uygun yapılmaması! Çalışmaları durdurulan tarihi çeşmeler için şimdilerde başka bir çalışma söz konusu olsa da, mevcutlar adına ‘kontrol’ ve ‘denetimin’ ne kadar hayati olduğunun da altını çiziyor, eldeki bu son örnek. Zira röleve, restitüsyon, restorasyon proje ve raporları hazırlanarak, Karabük Kültür ve Tabiat Varlıkları Bölge Koruma Kurulu’ndan alınan izinler ve görüşler doğrultusunda restorasyon ihalesi yapılan çeşmeler, tüm bu ön hazırlığa rağmen, proje dışına çıkılarak restore edildi. Şimdilerde mi? ‘Zararın neresinden dönsek, kardır’ noktasındayız! Peki, bizler hangi noktadayız?
Karabük örneğinin biraz ötesinde duran Antakya’nın sahip olduğu tarihi çeşmelerin sorgusunda duranlar adına konuşan eski bir çarşı esnafı söylesin beklentisini:
“Bu şehrin gerdanlığı, tüm bu saydıklarınız! Ama o gerdanlığın taşları döküle döküle eksiliyor. Dürüst olmak gerekirse, iş yapanımız yok. Olsaydı eğer, eski hallerini bildiğimiz onca çeşme, bugün torunlarımıza emanet kalırdı o halleriyle. Ama kaldıkları hal, içler acısı. Başkası ne düşünür, bilmem, ama ben bu kentin idarecisi olsam, bu kadar turistin geldiği bir şehirde var olanı o eski, kirli görüntüsüyle fotoğraflamalarından rahatsız olurdum. İnsan olan, merak ediyor. Soruyor da ama! Niye, diye! Niye kendi şehrimizle alakamız bu kadar kötü? Bir yerlerden bu şehri toparlamak için başlamak gerekiyor gerekmesine de, neresinden tutup kaldırmak gerek?”
Antakya’daki çeşmelerin temizliğine dair hassasiyeti ‘mevcut şartları’ ile karşılamak isteyen Antakya Belediyesi’nin son paylaşımı ‘iyiniyetli’ bulunsa da, olması gerekenin de altı çizildi. Bilindiği gibi, Antakya Belediyesi, Uzun Çarşı’nın tarihi çeşmelerinde geçtiğimiz günlerde bir temizlik çalışması gerçekleştirdi. Yürütülen hizmet kapsamında, çeşmeler, ‘özel’ diye tabir edilen bir deterjanla ve fırça marifeti ile temizlendi.
-DİRENİYORLAR!-
Çeşmelerin hikâyeleri, Antakya’dan İstanbul’a çok fazla değişmiyor. Onlar, kentin su ihtiyacını karşılamak amacıyla yapılmaya başlanan, zamanla da mimari ve hat sanatının eşsiz eserleri haline gelen tarihi çeşmeler. Şehirleşmeye yenik düşseler de, ayakta kalmak için zamana direnenler. Taşıdıkları tarihi değer ve güzellikleriyle, kadim kent Antakya’nın kültür tarihinin önemli örnekleri olarak varlıklarını sürdürmeye çalışanlar.
O zaman, soru da sorgu da net! Çok sayıda tarihi çeşme, günümüzde ilgisizlik ve bakımsızlık yüzünden unutulmaya yüz tutmuş bulunsa da, hala hayatın içindeler. Peki, Antakya Belediyesi tarafından ‘özel’ olduğunun altı çizilen bir deterjanla ve toz fırçasıyla temizlenen kesme taş çeşmeler için ‘olması’ ve ‘beklenen’ bakım şekli bu mu?
Aslında bu soru, ilk toplantısını 15 Mart 2019 tarihinde yapan Hatay Kültür Varlıkları Koruma Kurulu üyeleri için gelsin.
Yerel idare tarafından ‘tarihi çeşmeler’ konusunda gerçekleştirilen temizlik şekline işaret eden, işaret ederken de olması gerekenin altını çizen, ismini vermek istemeyen bir arkeolog şu tespiti ve uyarıyı paylaştı:
“Burada öncelikle şunu sormak gerekiyor. Çünkü bahse konu olan tarihi çeşmeler. Bir kere, yapılan çalışma (temizlik), uzmanlık gerektiren bir iş. Bunu sadece temizlik olarak da görmeyin. Bu bir konservasyon işi. Bilmeyenler için şunu söyleyelim hemen… Konservasyon, en temel anlatımıyla, mimari yapının doğal hali bozulmadan yapılan ve yapının zamana yenik düşmemesi için yapılan işlevlerdir. O nedenle, kullanılan ‘deterjan’ ne, bunun bilinmesi gerekiyor. Özelmiş! Peki, içeriği nedir? Hangi kimyasalları içermektedir? Taş yapıya zararı olabilecek bir içerik söz konusu mudur? Sorulması gereken bir şey daha var ki, o da şu! Kurul kararı var mı ya da onayı? Yoksa bunun için izne ya da onaya gerek yok mu? Eğer onay alındıysa ve bu tarz bir temizliğe yol açılmışsa, bu da tartışmalı bir tablo yaratır. O nedenle, buna dair atılacak adımları biraz daha ‘profesyonel’ bir zemine oturtmakta fayda var diye düşünüyorum.”
-Tamer Yazar-